16 Ağustos 2011 Salı

Acem Oyunu

Ortak sınırötesi operasyon için anlaştıkları bildirilen Türkiye ile İran, özel savaş haberlerine ağırlık verdi. Dün ‘Karayılan yakalandı’ iddiası tekrar edildi. Ancak KCK yetkilileri iddiayı kesin bir dille yalanlayınca hesaplar boşa çıktı.

PSİKOLOJİK SAVAŞ HABERLERİ

Sınırötesi ortak operasyon için anlaştıkları belirtilen İran ile Türkiye şimdi de ortak özel psikolojik savaş haberlerine yöneldi. TRT’nin önceki gün ortaya attığı “İran Karayılan’ı yakaladı” iddiası KCK tarafından yalanlanmasına rağmen dün de sürdürüldü. İran haber ajansları ile Türk medyası  İranlı yetkililere dayanarak iddiayı tekrarladı.

YENİ BİR OYUNUN PARÇASI

Hükümet yetkililerinin de doğrulayamadığı haberler ikinci kez KCK tarafından yalanlandı. ANF’ye konuşan KCK yetkilileri, iddiayı kesin bir dille yalanladı. Roj TV de akşam saatlerinde Karayılan ile yapılan röportajı yayınladı. Bütün bu psikolojik savaş haberleri “yeni bir oyunun parçası” olarak değerlendirildi.

İran da yalanladı

Karayılan’ın yakalandığına dair habere bir yalanlama da İran’dan geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu aradığı İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’den “Karayılan yakalandı bilgisi bizde yok” yanıtını aldı.



Yalandan kim ölmüş ki!


Son dönemlerde PKK aleyhine psikolojik savaş haberlerini yoğunlaştıran Türkiye’deki medya yine sınır tanımadı. İki gündür hükümete bağlı bağlı resmi haber kanalları TRT ve Anadolu Ajansı eli ile kamuoyuna yalan haber bombardımanı yapıldı. TRT ve Anadolu Ajansı, iki gün arayla KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın İran güçleri tarafından yakalandığı haberlerini servis etti.


İlk büyük yalan Cumartesi günü akşam üzeri TRT’den geldi. TRT “İran resmi haber ajansına” dayandırdığı “haberinde” Karayılan’ın yakalandığını duyurdu. Türk medyası da haberi flash olarak geçti. ANF’ye konuşan KCK yetkilileri haberi kesin bir dille yalanladı. İran’a ait haber servislerinde de söz konusu haberin yer almaması ise dikkat çekti.


Senaryolar anında yazıldı


İkinci büyük yalan ise yine devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı’ndan geldi. TRT’nin, “İran Karayılan’ı yakaladı” haberinin yalanlanmasının üzerinden 24 saat geçmeden bu kez de Anadolu Ajansı, “İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaadin Burucerdi’nin Karayılan’ın yakalandığını açıklandı” şeklinde haberi abonelerine servis etti. İran resmi haber ajansı Fars’a dayandırılan haberde, “Burucerdi’nin Karayılan’ın yakalandığını teyit ettiği” duyuruldu. Bunun üzerine bütün medya anında haberi flaş olarak geçti ve “analizciler” televizyonlara akın edip bol bol savaş, “PKK’yi bitirme” senaryoları yazdı.


Ya tutarsa hesabına...


Daha senaryolar yazılırken KCK yetkilileri ve Murat Karayılan’dan yalanlama geldi. Karayılan’ın Roj TV’ye yaptığı yalanlama ve ANF’ye konuşan KCK yetkililerin açıklamalarına rağmen medya Anadolu Ajansı’nın yalan haberimi manşette tutmaya devam etti. Hükümet yetkilileri ise “henüz bize bilgi ulaşmadı” şeklindeki açıklamalarla “sessiz” kalma yoluna gitti.


Kaynaktan kurudular


Çok geçmeden Anadolu Ajansı’nın habere dayanak yaptığı Burucerdi’den konuya ilişkin açıklama geldi. Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi’yle görüşen Burucerdi, kendisinin böyle bir açıklama yapmadığını söyledi. Yalanın ömrü kısa sürünce hükümet yetkilileri de sessizliğini bozmak zorunda kaldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İranlı meslekdaşı Ali Ekber Salihi ile yaptığı telefon görüşmesinde, Salihi’nin kendilerinde Karayılan’ın yakalandığına ilişkin bir haber olmadığını söylediğini açıkladı.

 
‘Uzmanlar’ın senaryosu hazır

Önce TRT, ardından Anadolu Ajansı’nın ortaya attığı ve ömrü birkaç dakika süren yalanı televizoynlara değerlendiren “konunun uzmanları” adeta “güler misin ağlar mısın” dedirtti.


Fikret Bila:
“İran bu operasyon ile Türkiye ile ilişkilerini yeni bir zemine çekerek son dönemde Ankara’nın Suriye’ye karşı aldığı tavrı yumuşatmak istiyor olabilir. İran, Karayılan’ı Türkiye’ye teslim edip Suriye’ye yapılacak bir askeri operasyonu engelleme hesapları yapıyor olabilir.”

Fatih Çekirge:
“Yakalanmış ibaresi önemli. Çatışma ile yakalanmadığı izlenimi veriyor. Çok özel bir operasyon ile yakalanmış olabilir. Kandil’e yönelik böyle bir operasyonda İran’ın Irak ile temasa geçmesi lazım. Böyle bir durumda Irak hükümeti işbirliği yapmış herhalde. Çatışma olmadan yakalandıysa acaba İran ile anlaşarak mı teslim oldu. Çünkü verdiği son röportajda daha uzlaşmacı mesajlar vermişti. Eğer doğru ise İran çok önemli bir koz ele geçirdi.”

Atilla Sandıklı:
“İran’ın operasyonları son dönemde artırmıştı. Bu baskının sonuç verdiği görülüyor. Çok iyi gizlenen bir ‘terör’ liderini ele geçirdi. Bunu Türkiye’nin yapması gerekmez miydi? Bence bu Türkiye’nin eksikliğidir. Zaten İran’ın bu baskısı karşısında Karayılan, en son, ‘Bundan sonra PJAK İran’a karşı eylem yapmayacak PKK, sınırınızı koruyacak açıklaması yapmıştı.”
 
Bıkmadınız mı?

Kürt sorununda, devletin izlediği politikalarda, inkar ve imhanın dışında bir yola yer verilmiyor. Bu nedenle şiddeti, işkenceyi ve ölümü esas alan her yöntem, büyük acılar çektirdikten sonra toplum duvarından devlete geri dönüyor. Sonuç alınmayınca da, aynı yöntemler farklı araçlarla sürdürülmekle birlikte, artık en ufak kıpırdamalardan umut eder duruma gelmiş durumda. Binlerce köyün yakılıp yıkıldığı, milyonlarca kişinin yerlerinden göçertirildiği, binlerce kişinin faile meçhul cinayetlerde katledildiği ve 25 sınır ötesi operasyonun yapıldığı 30 yıllık çatışmalı süreçte istediğini elde edemeyen devlet, toplumun tüm kesimlerinin, sorunun ancak diyalog yolu ile çözülebileceği uyarısını dikkate almıyor. Bugüne kadar gazetecilik ilkelerini ayaklar altına alan ve savaş dilini kullanan medya ise, resmi makamların söylemleri dışında çıkmadıklarını itiraf etmek zorunda kaldı. 30 yıllık çatışmalı süreçte, devletin her dönemde başvurduğu ve Kürtleri inkara dayanan yeni oyun planları ve basının dezenformasyonunun sonuç almadığı, daha çok kaybettirdiği ortaydayken, çözümün en çok tartışıldığı bir dönemde hükümetin açıklamaları ile Türkiye ve İran’ın operasyon için anlaştığı haberleri, “yeni bir oyun planı mı devrede ve hala ders çıkarılmadı mı?” sorusunu akıllara getirdi.

Denenmedik yol kalmadı

Kürt sorununun çözümü için girişimlerin başlatıldığı ve bu yönlü görüşmelerin yapıldığı 1990’lı yıllarda, çözüme karşı başlatılan inkar ve imha konseptleri her dönemde yeni araçlarla devreye konuldu. Kürt siyaseti ayrıştırılmaya çalışılırken, 40 bin insanın yaşamını yitirmesine, 4 bin köyün yakılıp yıkılmasına, 3 milyon kişinin yerlerinden göç ettirilmesine ve 17 bin faili meçhul cinayetin işlenmesine neden olan tüm bu planlarlar sonuç vermedi. Kürtler arasında ise daha fazla dayanışma ortaya çıktı.

Şekil değiştirilmiş politika

2002 yılında iktidara gelen AKP ise, mağduriyet politikasını yürüterek, söylemde “özgürlükçü” ve “farklılıkları kabul eden” bir tavır sergilerken, pratikte ise baskılarını sürdürdü. AKP hükümeti, sorunu çözmek yerine “Tek başına çözemem, bunun destek verilmesi gerekiyor, daha güçlü olmam lazım” anlamına gelecek söylemlerle hem Kürtlerden hem de toplumun diğer kesimlerinden oy alarak iktidarını sağlamlaştırmaya çalıştı. Aynı zamanda devletin tüm kademelerinde örgütlenerek, yerine sağlama alırken, Başbakan’ın “Devlet geçmişte yanlış yapmıştır. Kürt sorunu vardır, benim de sorunumdur” şeklinde 2005’te yaptığı açıklamaların tersine, bugün milliyetçi ve Kürtleri inkar eden söylemler söz konusu. Bu politikanın sonucu olarak da Kürtlere yönelik baskıların dozajı da artmış durumda. Binlece Kürt siyasetçisi tutuklanarak, Kürtler iradesiz bırakılmak istenirken, her fırsatta “bölündüler, Öcalan’ı da dinlemiyorlar” şeklindeki açıklamalarla kırılma yaratılmak isteniyor. KCK Yürütme Kurulu Başkanı Murat Karayılan’ın İran’da yakalandığı haberleri de buna örnek olarak gösteriliyor.

Hiç yorum yok: