12 Temmuz 2011 Salı

Sivas Katliamı ve Siyasal İslamcılar


 
Sivas katliamının 18. Yıldönümü. Türkiye tarihinin en alçakça ve insanlık dışı katliamlarından biri Sivas’ta yaşandı. 34 Alevi Kürt-Türk ve aydın diri diri yakıldı. İnsanlar cayır cayır yanarken etrafında ölüm dansı yapıldı. 
 
Sivas katliamı birkaç kişinin komplosu, provokasyonu veya suikastı değildi. Birileri oteli ateşleyip kaçmamıştı. Böyle olsaydı insanlar kendini dışarı atıp kurtulabilirdi. Aksine binlerce gözü dönmüş saldırgan içerde insanların olduğunu bile bile bu katliamı gerçekleştirmiştir. İnsanların yanan otelden çıkmasını engellemişlerdir.

 
Böyle bir katliam için hiç kimse binlerce insanı Madımak otelinin önüne toplayamazdı. Burada solcular var gidip yakalım denilseydi bile oradaki sayının onda biri toplanamazdı. 

Tarihsel bazı gerçeklerle güncel durum bir araya geldiğinde bu katliam gerçekleşmiştir. Kim ne derse desin orada Aleviler bulunduğu bilinerek yakılmıştır. Alevi düşmanlığı bu olayda başka kışkırtıcı etkenler de devreye sokularak arttırılmıştır. Bu atmosfer yaratılmış ve insanlar Madımak oteline yönlendirilmiştir. 
 
Her şeyi bir tarafa bırakalım, Alevi düşmanlığını yaratan zihniyet bu katliamdan sorumludur. Bu düşmanlık olmasaydı hiç kimse başka kışkırtıcı etkenler devreye soksa da binlerce insanı Madımak otelinin önüne yığamazdı. Bugün siyasal İslamcı denilen kesimler bu düşmanlığın yaratılmasından sorumludurlar ya da bunlar bu düşmanlığı yaratanların mirasçısıdırlar. Bu kesimler böyle bir düşmanlığı engellemek için hiçbir çaba göstermemişlerdir. Aksine bu düşmanlığı dini siyasete alet etmek için kullanmışlardır. Daha kısa bir süre önce Başbakan Erdoğan’ın Kılaçdaroğlu’nun Alevi olduğunu meydanlarda vurgulamasının nedeni budur.  Böylece Kılıçdaroğlu’nun Sünnilerden oy almasının önüne geçmek istemiştir.
1993 yılında Sivas’ta katliam yaşanmasının nedeni bu siyasal İslamcı zihniyettir. Şimdi bu kesimler “derin devlet bu olayı yaptırmış” diyerek kendilerini temize çıkarmak istiyorlar. İlk önce sorgulanması gereken, bu binlerce insan oraya nasıl birikmiştir? Alevileri yakmak için neden o kadar istekli olmuşlardır? Bu zihniyet sorgulanmadan bu olayı şuraya, buraya yıkmak istemek kendi zihniyetlerini ve suçlarının üstünü örtmektir. 
 
Siyasal İslamcılar, AKP yandaşları ve Fetullahçıların o sırada bu olaya nasıl yaklaştıklarını bilmek önemlidir. O zaman bu olayı nasıl değerlendirdiler? Bu çok önemli bir veridir. Bu cenahın tümü o zaman en kolay buldukları gerekçe Aziz Nesin’dir. Aziz Nesin’in varlığı bir tahrikmiş. Yani katili değil, maktulü suçlayan bir anlayış o dönemdeki siyasal İslamcı basının hâkim görüşüdür. 

O zamanki siyasal İslamcı basın incelenir ve bir araya getirilirse bu olaya nasıl baktıkları görülür. Bu bakış, olayın ortaya çıkmasına neden olan esas zihniyeti de ortaya koyar. Aslında “Sivas katliamı ve İslamcı basın” adıyla hemen bir kitap çıkarılabilir. O zaman bu siyasal İslamcı basın ve siyasetin kimler tarafından nasıl kullanıldığı anlaşılır. Doğrudur, bazıları siyasal İslamcıları ve siyasal İslamcı basını bu ve bunun gibi katliamlarda kullanmışlardır. 
 
1993 yılı aynı zamanda siyasal İslamcıların derin devlet tarafından en fazla kullanıldığı yıllardır. Derin devlet, kirli devlet, Gladio, Ergenekon, ne derseniz deyin bunların 1993 yılındaki en temel sorunu PKK ve Kürt Özgürlük Hareket’iydi. Bütün çabaları bu hareketi ezmekti. Bunun için her yolu kullanmayı mubah görüyorlardı. Bu nedenle siyasal İslamcı kesimleri de kullandılar. Hatta Kürdistan ve Kürtlerin yoğun yaşadığı metropollerde siyasal İslamcıların önünü açtılar. Kürtlerin PKK'nin etkisi yerine onların etkisine girmesini tercih ettiler. 

 
Sivas katliamın olduğu günler aynı zamanda Hizbul-Kontra eliyle faili meçhul cinayetlerin gerçekleştiği günlerdir. Madımak otelinde insanların yanmasına göz yumanlar, aynı zamanda sokak ortasında insanların katledilmesine de göz yumuyorlardı. Faili meçhul adı verilen cinayetler devlet güçlerinin gözleri önünde yapılıyordu.
1993 Temmuz’unda Kürdistan'da on kişi bir araya gelseydi polis ve asker onların üstüne kurşun yağdırırdı. Ancak Madımak önünde diri diri insan yakanlar ise seyredilmiştir. O dönemin başbakanı Çiller yakanları kastederek “vatandaşlarımız zarar görmemiştir” diyebilmiştir. 
 
Sivas katliamı süreci aynı zamanda Alevi Kürtler başta olmak üzere Alevilerin Kürt Özgürlük Hareketi'ne sıcak baktığı süreçtir. Sadece Kürt değil, Türk Alevi gençleri de Kürt Özgürlük Hareketi saflarına koşmaktadır. Aleviler demokratik taleplerle Türkiye'deki sisteme karşı mücadele etmektedir. O dönemde Kürt Özgürlük Hareketi’ni yalnızlaştırmak için hiçbir gücün demokrasi mücadelesi vermesi istenmemektedir. İşte böyle bir süreçte Hizbul-Kontra cinayetlerinin bir versiyonu olarak Sivas’ta Alevi katliamı gerçekleştirilmiştir. Sadece Alevi düşmanı sıradan halk değil, Sivas’taki siyasal İslamcıların basın ve siyasal alandaki kanaat önderleri bu katliamın örgütlenmesi ve yönlendirilmesi içinde yer almışlardır.
Siyasal İslamcılar 1996 yılına kadar derin devlet tarafından kullanılmıştır. Ancak bunlar PKK'ye karşı kullanılırken palazlanıp güç olmuştur. İşbirlikçi siyasal İslam’ın önünü açanlar bu defa da sınırlamak istemişlerdir. Ancak atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.
Siyasal İslamcılar Sivas olaylarının yıldönümünde bir özeleştiri vermelidirler. Yoksa Sivas olayının sorumlusu ve suçlusu olmaya devam edeceklerdir. Bu olayı başkalarının üstüne yıkarak kendi sorumluluklarından kurtulamazlar. Derin devletin bu olayda eli olabilir. O dönem Kürt Özgürlük Hareketi’yle buluşmasını engellemek için Madımak katliamı üzerinden Alevilere gözdağı vermişlerdir. Ancak bu olayı birkaç kişi gizli olarak yapmamıştır. Alevi düşmanlığı ile beyinleri doldurulmuş toplumsal güç bazıları tarafından harekete geçirilmiştir. Bunu harekete geçiren de Sivas’taki siyasi İslamcı güçler ve onların basınıdır. 

Kuşkusuz bir kullanma ve kullanılma vardır, ama zihniyetleri nedeniyle Alevi katliamında kullanılacak güçler var olduğu için kullanılmıştır. Dolayısıyla bu gerçeklik görülmeden sadece birileri kullanıldı demek olayı küçümsemektir. Ortada bir ajanın kullanılması yoktur. Zihniyeti ve politikası Alevi düşmanlığı üzerine kurulmuş toplumsal ve siyasal bir gücün içinde yer aldığı bir katliam söz konusudur.

Mizgîn Delîla

Hiç yorum yok: