22 Temmuz 2011 Cuma

AKP'yi Kim Durduracak?


Sıkça 'demokrasiden ve özgürlüklerden' söz etse de Erdoğan sadece kendine demokrat. Erdoğan parti içinde her konuda tek seçici ve belirleyici konumda bulunuyor. Arada bir parti organlarına danışıyor.

AKP'de parti içi demokrasi yok. Erdoğan esas işlerini ise danışmanlarıyla sürdürüyor. Kendisini daima politik gündemin merkezinde tutuyor.


Erdoğan'ın kullandığı siyasi üslup son derece kaba, tehditkar, ayrımcı, aşağılayıcı ve dışlayıcı.  


Seçim barajının düşürülmesine karşı çıkarak parlamentoda iki parti tahakkümünü ve AKP'nin iktidar tekelini savunuyor.


AKP'nin 'ılımlı İslamcı' duruşu Arap dünyasında ve Batı'da 'liberal İslam' partisi olarak nitelendiriliyor.


AKP'nin diğer Müslüman ülkelerdeki İslamcı partilerden daha demokrat görünüm sergilemesi, İslami totalitarizmden uzak durduğu anlamına gelmez.   


Erdoğan genel oya dayalı bir parlamenter sistem içinde de olsa çoğunluğun diktatörlüğüne dönüşmeyecek bir demokrasiye inandığına dair de hiçbir işaret yok.


Parlamenter demokrasinin en önemli iki ilkesini, yani ulusal, sınıfsal, etnik, kültürel ve dinsel sorunlarda toplumsal bir uzlaşıyı ve seçimle elde edilen iktidar yetkisinin sınırlı olduğu gerçeğini kabul etmiyor.  


Uzlaşıyı reddetmesi ve tüm iktidar mevkilerini tekeline almakta ısrar etmesi, çoğunluk oylarıyla halkın kendisini mutlak biçimde yetkilendirdiğine inanıyor.


Erdoğan demokratik seçime ve değişime değil, İslami gelenekte varolan 'Biat' ilkesine inandığını açıkça dillendirmekte de bir sakınca görmüyor.


Siyasal İslam'ın 'lidere biat' anlayışından kaynaklanan partinin örgütlenme ve politika yapma tarzında lidere bağlı otoriterlik, ideolojik, siyasal ve toplumsal yapısı itibariyle AKP'nin niteliği ile örtüşüyor.   


Çünkü AKP çoğulcu bir toplumu değil, milliyetçilik ve mukaddesatçılık temelinde tekil bir toplumu öngörüyor.  


'İç tehdit' algılamasında PKK'ye öncelik tanıması, toplumu sünni ümmetçilik temelinde yeniden dönüştürmeye çalışması ve Osmanlı'nın ayak izlerini takip etmesi vb. adımlar AKP'nin İslami fetih anlayışını yansıtıyor.


AKP'yi üçüncü kez iktidara taşırken partinin oylarını da önemli ölçüde arttırması Erdoğan'ın tek adam pozisyonunu daha da güçlendirdi. Seçimlerden sonraki "balkon nutku" ile fetvacı bir imam görünümü sergilemeye başladı. Üslubu da daha fazla İslami nitelik kazandı.


Seçimler sırasında ve seçimlerden sonra başta Kürt sorunu olmak üzere siyasal ve toplumsal sorunlara karşı tek yanlı dayatmacı tutumlar alması Erdoğan'ın totaliter anlayışından kaynaklanıyor.    


Genelde siyasal İslam'ın yönetim biçimleri için tanımlanan totalitarizm, bütün devlet gücünün ilahi kaynaklı olmasını ve bu gücün sadece Tanrı'nın yeryüzündeki vekilleri tarafından kullanılabileceğini öngören Teokrasi'den farklıdır.


Totalitarizmde devlet ve toplum hayatının bütün alanlarını ve gelecek için potansiyel tehlike arzeden muhalefet unsurlarını denetim altında tutan bir parti ve onun iktidarı vardır.


Parti iktidara seçimle gelmiş olsa da, azınlıkta olanların iktidar olmalarının önünü keser ve tek parti diktatörlüğüne doğru yönelim gösterir. İktidarda bulunduğu sürece kendi konumunu zayıflatabilecek olan her türlü demokratik adımdan kaçınır.


Parti, tek kişinin liderliğinde ve liderin çevresindeki küçük bir grup tarafından yönetilir. Parti tüzüğünde parti içi demokrasiden söz edilmiş olsa ve bir kitle partisi karakteri gösterse bile, siyasal faaliyet genellikle liderin istediği şekilde yürütülür.


Böyle bir partinin iktidarında, lider bir yandan kendi konumuna süreklilik kazandırmaya çalışırken, bir yandan da siyasal ve toplumsal alanı istediği gibi yönlendirmeye çalışır.   


Totaliter parti, kitleleri etkilemenin başlıca ideolojik araçlarından olan medya üzerinde tekel kurar veya büyük bir bölümünü kontrolü altında tutar. Ayrıca parti iktidarını kalıcı kılma ve egemenlerin çıkarlarını koruma amacıyla ekonomiyi tek merkezden yönetir ve denetler.   


Totaliter bir lider ve partisi ile yönetilen bir ülkede, toplumu daha ileriye taşıyacak olan sistemli bir demokratikleşme sürecinden ve yerleşmiş demokratik geleneklerden söz edilemez.


Kısacası AKP tek parti diktatörlüğüne doğru yelken açıyor. Artık İslami biat kültürüyle yoğrulmuş bir AKP totalitarizmi var. Önümüzdeki dönemde bu durumun siyasal ve toplumsal etkilerini yoğun bir şekilde yaşayacağız.


Şimdi kendimize sormamız gereken soru şudur: AKP'yi kim durduracak? Bu sorunun yanıtını bir sonraki yazıda irdeleyeceğiz.

Hiç yorum yok: