7 Haziran 2011 Salı

Seçim İzlenimleri - Dersim


Başkalarını bilmem, ama ne zaman Dersim’e dönsem yönümü, değişir ruh halim. Çünkü Dersim, doğasıyla, efsaneleriyle, insanıyla sahiden ve abartısız olağanüstü bir şehir. “Dersim dört dağ içinde” diye başlar bir türkü, ama aslında birçok dağ içindedir Dersim. Düzgün Baba’nın, Hızır’ın, Alişêr’in, Seyid Rıza’nın ayak izlerine dağlarda, suyun kenarında, bir meşenin gölgesinde rastlamak bir süre sonra şaşırtıcı olmuyor artık. Her yerde, en ulaşılmaz gibi görünen yerlerde bile bir ziyaret, bir efsane çıkar insanın karşısına. Bu nedenle kutsaldır Dersim’de dağlar, sular, dağ keçileri ve cümle börtü böcek. Munzur’un efsanesi başkadır, gözelerinki, Ağlayan Kayalar’ınki başkadır. İsyan günlerinde Kutu Deresi başka türlü akmıştır, dağlar başka türlü bir heybetle durmuştur.

Ve hep muhalif kalmıştır Dersim, kendisi olarak kalmayı başarmış ender şehirlerden olmuştur. Yaşama biçimini değiştirecek kültürel, siyasal baskılar, ister devletten gelsin ister başka bir güç odağından, barınamamıştır Dersim’de. Zulmün en büyüğünü yaşamış olsa da, bu nedenle ve inatla devrimcidir Dersim. Bu nedenle saygılıdır doğaya ve inançlara... Kimse ‘öteki’ değildir, hiçbir dil, hiçbir renk kendini yabancı hissetmez Dersim’de.


Ama seçimleri anlatacağım, konumuz bu. Dersim’den alınan dersler, alçakgönüllü bilgelik kültürü, hürmetin gösterişsiz olanı hakkında biriktirdiklerim başka bir zaman ve başka bir yazı için kalsın.


Özgürlük Meydanı’nda koşturanlar


Epey geç ulaşıyorum Dersim’e, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun adayı Ferhat Tunç’un çalışmalarını sürdürdüğü seçim bürosuna. Ferhat Tunç bütün gün köyleri dolaşmış, o da ancak dönebilmiş seçim bürosuna.


Dersimlilerin Özgürlük Meydanı demeyi tercih ettiği şehrin ortasındaki Cumhuriyet Meydanı’nda, geniş bir alanda seçim bürosu. Her yaştan insan var, ancak gençlerin ve kadınların çokluğu dikkat çekici. Ayaküstü sohbet ederken soruyorum Tunç’a, bu insanların hepsi çalışmak için mi burada, diye. Öyleymiş. Sabahtan belirlenen program çerçevesinde mahallelere, köylere dağılan insanlar, evlerine gitmeden önce yine burada toplanıyor, çalışmaların sonuçları gözden geçiriliyor.


Gençleri gösterip, “Bu kadar genç varsa yanında, sırtın yere gelmez” diyorum Ferhat Tunç’a. Gülüyor Tunç ve övgüyle söz ediyor gençlerden. “Hepsi çok akıllı, çok gönüllü, çok çalışkan” diyor, “İki dakika durmadan çalışıyorlar.”


Biraz kışkırtmak için, CHP’den Milletvekili Adayı olan Kamer Genç ve Hüseyin Aygün’ün sağlam rakipler olduğunu söylüyorum Tunç’a. “Onlar değil, Kemal Kılıçdaroğlu rakibim.” Bu söz beni şaşırtıyor, ama Dersim’de kaldığım süre içinde hep karşıma çıkacağını bilmiyorum henüz.


Gençler taze bir enerji veriyor, unutturuyor yol yorgunluğunu, ama onlarla ve Ferhat Tunç’la seçimleri konuşmayı ertesi güne bırakıyorum.


‘Dersim halkı vicdanlıdır’


Ama Dersim bu, gece bitmeden sürprizleri bitmiyor. Önce Dersimli yazar arkadaşım Cemal Taş’la karşılaşıyorum. Sözlü tarih çalışmaları yapan Taş’ın yeni kitabı “Dağların Kayıp Anahtarı” birkaç ay önce İletişim Yayınları’ndan çıkmıştı. Şimdi, başka bir çalışma için yine Dersim’de. Konu seçimlere geliyor hemen. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nu önemsediğini söylüyor Cemal Taş ve devam ediyor: “Farklılıkların, etnik kimliklerin, inançların Meclis’te temsil edilebilmesi için önemlidir blok. Dersim halkı vefalıdır, vicdanlıdır. Bu seçimde de sorumluluğunu ortaya koyup sahip çıkacaktır bloğun seçim programına.”


Ferhat Tunç için de söyleyecekleri var Taş’ın: “Ferhat, elbette sevilen bir sanatçıdır. Ama onun bir de politik kimliği oldu her zaman. Bu nedenle şaşırtıcı değil onun blok adayı olarak Dersim’de bulunması.”


Cemal Taş, çalışmaları nedeniyle Dersim’in yaşlılarıyla birlikte oluyor, onların nabzını iyi tutuyor. Yaşlıların Kemal Kılıçdaroğlu’na sahip çıkmasının nedenini en iyi o bilir diye düşünüyorum. “Yaşlılar, yıllar içinde gördükleri baskıların aşılabileceğini umut ettikleri için sahip çıkıyor Kılıçdaroğlu’na. Hem inançları hem de etnik kimlikleri nedeniyle hep dışlanmış, baskıya uğramış Dersim halkı. Kılıçdaroğlu ile birlikte bu durumun değişebileceğini umut ediyorlar. Ama gençler daha gerçekçi. Devletin temsilcisi Kılıçdaroğlu’nun ne anlama geldiğini biliyorlar. Bu nedenle blok adayını, Ferhat Tunç’u destekliyorlar.”

Son soru olarak Ferhat Tunç’un seçilme şansını soruyorum: “Dersim halkı vicdanlıdır, dedim ya” diyor Taş, “Elbette kazanma şansı çok yüksek.”


Sonra müzisyen arkadaşım Metin Kahraman geliyor. Onunla Munzur’un kenarında bir kafede oturuyoruz. Başka katılanlar da oluyor bize. Kardeşi Kemal’le hazırladıkları son albümleri Saê Moru/Şahmeran’dan yola çıkarak inançlardan konuşuyoruz ve elbette seçimlerden.


Kahraman da seçimleri yakından izleyen Dersimli sanatçılardan biri. Antep’e, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun Adayı Akın Birdal’ı desteklemek için gitmiş daha önce. Şimdi Dersim’de, ama daha sonra Muğla ve İstanbul’daki blok adayları için destek konserleri verecek.


Bloğun önemine ve seçimden sonra da bu ittifakın devam etmesi gerektiğine değinen Kahraman, Ferhat Tunç’un kazanmasının önemli olduğunu söylüyor. “Dersim halkının sorunlarını biliyor Ferhat. Konserler için geldiğinde de siyasi sorunlara değiniyor, barajlara karşı olduğunu, dil ve inanç özgürlüğünden yana olduğunu hep söylüyordu. Bu düşüncelere sahip birinin Meclis’e gitmesi, en başta Dersim halkı için yararlı olacak.”


Sokaklardan sesler...


Sabahın erken saatinde Dersim’in bir başka sanatçısına, şair arkadaşım Emirali Yağan’la karşılaşıyorum. Yıllardır Avrupa’da yaşayan Yağan, şimdilerde babadan kalma köy evini onarmaya çalışıyor. Sokakları birlikte gezmeye çıkmadan seçimlerle ilgili düşüncelerini öğrenmeye çalışıyorum. “Gittiğim yerde Bloğun ve Ferhat Tunç’un propagandasını yapıyorum” diyor Yağan. Peki, Ferhat Tunç’un kazanma şansı var mı? “Bizim yaşlıların hayalleri olmasa kolay kazanacak.” Yaşlıların hayali, hemşerileri Kemal Kılıçdaroğlu’nu başbakan olarak görmek.


Emirali bir kahvede, Diyarbakırlıların “kursi” dedikleri alçak taburede oturan köylülerine rastlıyor. Birlikte çay içiyoruz. Yağan’ın yaşlı adamlardan biriyle Avrupa’da da sıkça karşılaştığını öğreniyorum. Aynı kuşaktan bütün Dersimlilerin olduğu gibi, onun da iç yakıcı bir hikayesi var elbette. Bütün yakınları, köylüleri kurşuna dizildiğinde bir-iki yaşındaymış. Cesetlerin altında kalarak kurtuluyor öldürülmekten. Sonra, katliamdan nasılsa sağ kurtulmuş dayısı tarafından bulunuyor. Kimbilir neden, bulunduğunda, ağzında bir ceviz yaprağı varmış.


Katliamdan sağ kurtulmuş bu yaşlı adam, oyunu Kemal Kılıçdaroğlu’na vereceğini söylüyor. “Dersim’den bir başbakan çıkacak” diyor. Hayallerine kıyamıyorum yaşlı adamın, ama Emirali, tatlı tatlı özetliyor CHP’nin tarihini ve Sivas’ı, Çorum’u, Maraş’ı hatırlatıyor; bütün bu katliamların sorumluluğunda CHP’nin payını anlatıyor. Yaşlı adam oralı değil, bildiğini okuyacak, belli. Gülümseyerek dinliyor Emirali’yi. Sonra yaşlı adam kalkıp gidiyor titrek, ama inanmış adımlarla...  Yorgun adımlarında Dersim’in kahredici tarihini görüyorum sanki.


Dersim bir sanatçı diyarı


Dersim bir sanatçı diyarı olunca, güne Dersimli sanatçılarla başladık ve öyle devam ediyoruz. Avrupa’dan memlekete gelmişken seçim çalışmalarına aktif olarak katılan iki genç ve gönüllü kadın müzisyen, Şengül Pak ve Deniz Duman’la seçim bürosunda buluşup aşağıya, Seyid Rıza’nın heykelinin bulunduğu meydana kadar yürüyoruz. Duman ve Pak heyecanla anlatıyorlar çalışmalar sırasında karşılaştıkları insanların beklentilerini, umutlarını, yanılgılarını.

“Gittiğimiz köylerde çok sıcak karşılıyorlar bizi” diyor Şengül Pak, yaşlı köylüleri anlatırken. “Çok ihmal edilmiş insanlar, kimse gitmemiş, onların siyasal sürece katılımı sağlanmamış. Şimdi seçim nedeniyle kapılarını çalanları, özellikle Kamer Genç’i tanıyorlar. Selamı esirgemiyorlar, ama bu, herhangi bir umut besledikleri için değil. Daha çok geleneksel kültürleri bunu istediği içindir.”


Deniz Duman araya giriyor: “Ama Ferhat Tunç’u seviyorlar. Çünkü Ferhat Tunç, buranın bir insanı olarak bütün sorunlarına duyarlı davrandı Dersim’in. Barajlara karşı yirmi bin insanın toplanıp yürüyüş yapmasına öncülük eden insanlardan biri oldu mesela.”


Daha çok şey anlatıyor genç müzisyenler. Benimle birlikte Seyid Rıza’nın da onları dinlediğini düşünüyorum.


Esnaf ne düşünüyor


Dersimli sanatçıların Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun adayı Ferhat Tunç’u desteklediğini, onun için konserler verdiğini, köyleri dolaştığını gördüm. Peki, esnaf ne düşünüyor acaba? Sandıktan milletvekili çıkaracak onlar ne de olsa.


Not defteri ve kalem aldığım kırtasiyeci, başta konuşmak istemese de, aslında söyleyecek çok şeyi olduğunu öğreniyorum. “Kamer Bey gelse şimdi, ‘artık emekli ol, gençlere yer aç’ diyeceğim ona” diye giriyor söze. Bir süre sonra müşteriler dahil oluyor konuşmaya. Hepsinin söyleyeceklerini özetleyecek olursam: Dersimli esnaf dillerine ve inançlarına saygılı, baraj yapımına karşı duran, barışı savunan ve bir selamını esirgemeyen milletvekili istiyor. Ferhat Tunç’u sanatçı ve politik kimliği dolayısıyla seviyorlar, yeterli oyları alıp Meclis’e gitmesini istiyorlar. Ve elbette, Kılıçdaroğlu başbakan olsun istiyorlar. Yemek yediğim lokantanın sahibi de benzer şeyler söylüyor, çay içtiğim sokak kahvesinde konuştuğum insanlar da...


Siyasal tercihlerinin yanına “bir sıcak selamı” eklemeleri, Dersim izlenimlerinin en hüzünlü sözü oluyor. Dört dağ içindeki Dersim halkı, elbette aş ve iş de istiyor, ama en önce barış olsun, bir sıcak selam eksik olmasın istiyor.  YARIN: Bursa, Balıkesir



Politika ve Sanat


Ferhat Tunç, seçim çalışmalarına başlamışken ayağını kırmıştı. Konuştuğum insanlara bakılırsa, bu kırık ayak engellememiş çalışmalarını. Bugün buluşup konuşmak için sözleşmiştik, ama ancak akşama doğru görüşebiliyoruz. Oldukça yorgun görünüyor, ama yine de blok adaylarının Meclis’e güçlü girmesinin önemini anlatıyor. “Yeni anayasanın hazırlanmasında, barış sürecinin inşa edilmesinde, dil ve inanç özgürlüklerinin önündeki engellerin kaldırılmasında blok milletvekillerinin rol alması Türkiye’nin geleceği için çok önemli. Bunlar, AKP’nin inisiyatifine bırakılmaması gereken konular.”

Tunç, 30 yıldır albümleriyle, konserleriyle çıkıyor kitlelerin karşısına. Şimdiyse bir politikacı ve oy istiyor halktan. Bu değişim onu ve oy istediği insanları nasıl etkiliyor acaba? “Ben sanatçıyım, ama politik kimliği olan, siyasal gelişmeler karşısında duyarsız kalamayan bir sanatçı oldum her zaman. Dersim halkı da buna tanık olduğu için adaylığımı yadırgamadı zaten. Dolayısıyla hayatımda pek bir değişiklik olmayacak. Ama politik kimliğim öne çıkacak ve belki müziğe daha az zaman ayıracağım, hepsi bu.”


Ferhat Tunç’la konuşurken bir adam geliyor yanımıza. CHP’den aday adayıymış, aday gösterilmeyince Ferhat Tunç’u desteklemeye başlamış. Hâlâ CHP üyesi olduğu için adını yazmıyorum, ama Kılıçdaroğlu ve gösterdiği adaylarla ilgili söylediği sözü not alıyorum: “Gösterdiği adaylar, Kemal Bey’in iç dünyasının aynasıdır.”


İş için Dersim’de bulunan Diyarbakırlı iki genç Tunç’la fotoğraf çektiriyor ve sevgilerini “Keşke Amed’den aday olsaydın” diyerek gösteriyorlar. Bir öğretim görevlisi küçük kızı ve eşiyle geliyor, tokalaşıyor ve “Sizi tanıyoruz ve çok seviyoruz” diyor.


Bu sevgiye, yoksul Esentepe mahallesinde, kalburüstü Atatürk mahallesinde de tanık oluyoruz. Esentepe’de bir genç, “Aslında boykotçuyum, ama oyumu Ferhat abiye vereceğim” diyor.


Gece kaldığım otelin penceresinden meydandaki Seyid Rıza’nın heykeline bakıyorum. Seyid Rıza’nın heykeli gereğinden fazla büyük ve nedense sırtını Munzur’a dönmüş. “Ya Hızır” diye yekinip kalkacak gibi geliyor bana. Ve bütün Dersim halkıyla birlikte, Ferhat Tunç’tan yana sanki... Dersim tarihini hatırlayarak, “Dersim’i hak saklasın” türküsünü, “Dersimi blok korusun” diye değiştirerek mırıldanıyorum...
 
‘Kızılbaş’ Sergisi

Dicle Haber Ajansı’ndan Ferhat Arslan Dersim gezisi boyunca yanımdaydı. Haberin fotoğrafları ona ait. Onun ataklığı, içtenliği takdire şayandı, ama beni asıl şaşırtan “Kızılbaş” adlı sergisi oldu. Gidip gezelim, demesem götürmeyecekti ve beni gerçekten harika fotoğraflarla karşılaşma şansından mahrum bırakacaktı. Ferhat, doğru bakmasını bilen gerçek bir fotoğraf sanatçısı. “Kızılbaş” sergisi Dersim ve çevresine Ferhat’ın objektifinden bakma olanağı sağlıyor. Değişik mevsimlerde çekilmiş fotoğraflar, Dersim’in doğasını, inançlarını ve günlük hayatını görünür yapıyor. İstanbul ve başka kentlerde de sergilenecek “Kızılbaş” sergisini gezmek, seçim çalışmalarının yorgunluğunu atmak için güzel bir fırsat sunuyor Dersimlilere.

 
Ferhat Tunç kimdir?

14 Mart 1964 yılında Dersim’in “Paxe Havig”e bağlı Tuluk mezrasında doğdu. 6 yaşında Almanya’ya gitti. En büyük ilham kaynağı 1937-38 Dersim Katliamı tanığı öldü diye bırakılan dedesinin anıları oldu. 1979’da Almanya’da Mainz Üniversitesi’ne bağlı bir okulda müzik eğitimi aldı. 1985’te, Türkiye’ye döndü. 92 kanlı Newroz’una tanıklık etti. Akın Birdal’la kaldıkları otelde kurşunlardan merdiven boşluğuna saklanarak kurtuldu. 11 Temmuz 2005 yılında PKK’nin alıkoyduğu er Coşkun Kırandi’yi gerillalardan teslim alan heyetin içinde yer aldığı için 2 yıl boyunca yargılandı. Eruh Festivali’nde yaptığı bir konuşmadan 2 yıl, Dersim’de katledilen 17’ler için söylediklerinden 1 ay yine İbrahim Kaypakkaya olayında devletin suçlu olduğunu söylediği için yargılandı ve cezalar aldı.

Hiç yorum yok: