3 Haziran 2011 Cuma

‘Milliyetçi ve Yönlendirmeye Açık’


Yeni_Özgür_PolitikaAvrupalı ve Türkiyeli bir gurup akademisyenin Türkiyenin sosyal ve siyasal dokusunu ortaya çıkarmak için yaptığı araştırmada ilginç sonuçlara ulaşıldı.
Sonuçların ortak paydasını ise milliyetçilik ve yönlendirilmeye açık toplum olgusu oluşturdu. Araştırmada “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir” sorusuna, yüzde 43’ü yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, yüzde 57’si ise Kürt sorunu ve ve buna bağlı olarak demokratikleşme şeklinde cevap verdi. Akademisyenler önümüzdeki aylarda aynı içerikte Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan Kürtlere yönelik çalışmalar başlatacağını açıkladılar. İngiliz sosyolog Prof. James W. Brett öncülüğünde onbir Alman, İngiliz ve Türkiyeli sosyolog, psikolog ve siyaset bilimci, “Türkiye’nin sosyal ve siyasal haritası üzerinde araştırmalar” adlı bir çalışmaya imza attı. Çalışmanın sonuçlarına ilişkin proje tasarımcısı ve yürütücüsü Prof. James W. Brett’le görüştük. Böylesi bir çalışmayı bazı uluslararası kurumların ve düşünce örgütlerinin talebi üzerine hazırladıklarını belirten Brett, hazırladıkları 180 sayfalık araştırmanın sonuçlarını, söz konusu kurumlar için bir başvuru kitapçığı olarak kullanılacağını söyledi. Brett’in verdiği bilgiye göre, Karadeniz, Ege, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yaşları 18-60 arası toplam 5716 kişi görüşüldü. Bireylere 22 soru soruldu. Soruların onaltısı sosyal hayata ve siyasal-politik görüşlere, altısı ise psikolojik ölçüme ilişkindi. Alınan cevaplar; gelir düzeyi düşük ve orta ölçekli gruplar, öğrenci veya kariyer yapmış gruplar, şehir veya köy/kırsal kesimde yaşayan gruplar şeklinde üçe ayrıldı.

Karadeniz’de orta kesim milliyetçi
Araştırmanın sonuçlarını aktaran İngiliz sosyolog Prof. James W. Brett, özellikle Karadeniz bölgesinde yaşayan orta ölçekli gelir durumuna sahip kesimlerde milliyetçiliğin yaygın olduğunu, gelir durumu orta ölçeğin altında olanlarda ise milliyetçiliğin zayıfladığına dikkat çekti: “Yoksul kesimde daha çok ulus milliyetçiliği belirginken, orta gelirli kesimlerde milliyetçiliğin daha çok Türk kimliği üzerinden keskinleştiğini tespit ettik. Bu kimlik üzerinde keskinleşmenin, içinde şiddeti barındıran ırkçılığı beslediği sonucuna vardık. Özellikle genç kesimlerde bu yaygın. Üniversite okuyan veya buradan mezun ya da kariyer yapmış kesimler ise, tıpkı gelir seviyesi düşük gruplar gibi daha çok ulus milliyetçiliğine yatkın.”

Yoksul realite
Ege ve İç Anadolu’da özellikle yoksul kesimlerin milliyetçilik algısının üst ulus kimliğine bağlılık olgusuyla bütünleştiğini ifade eden Brett, bu olgunun orta gelirli ve onun üzerindeki kesimlere doğru sivrileştiğine dikkat çekti. Akademik öğrenim gören kesimler arasında ise, milliyetçiliğin daha çok üst kimlik aidiyetine bağlılığın gereği olarak ‘kemalizm’ olgusuyla bütünleştirildiği ortaya çıkmış.

Akdeniz bölgesinin diğer bölgelere göre birçok değişik algıya sahip olduğunu belirten Brett, köylü ve yoksul kesimlerde kimlikler, inançlar ve değişik kültürlerin realitesi kabul edilirken şehirli kesimlerde bu realitelerin kutuplaştığı ve ayrıştığının gözlendiğini dile getirdi. Köylü ve şehirli grupların milliyetçilik anlayışının ‘Kemalizm’de birleştiğini belirten Brett, Akdeniz’in diğer bölgelere oranla daha açık ve serbest olduğunu söyledi.

İki yıl boyunca Türkiye’yi dört alan üzerinde incelediklerini belirten Brett, Türkiye’de dönemsel gelişmelerin milliyetçilik çıtasını yükselttiğini ifade ederek, “Medya başta olmak üzere çeşitli siyasal yapıların bunu tetiklediğini gözlemledik. Duygu ve buna bağlı olarak tepki, yoğunluklu dönemsel gelişmelerin daha çok yönlendirmelerle gerçekleşiyor. Önlemlerin alınmaması durumunda kutuplaşmalar keskinleşecek. Bu da Türkiye gibi değişik kimlik ve inançlara sahip bir toplumu kaosa sürükler” diye konuştu.

‘İnanç üzerinden siyaset yapılıyor’
Brett, araştırma sonucunda tespit ettikleri bir diğer noktayı ise şöyle tanımlıyor: “Bize ilginç gelen bir diğer nokta, inanç üzerinden toplumsal bir şekillendirmenin hızla yaygınlaştırılması. Bu olgu, yer yer güçlü bir şekilde sokak baskısına tekabül ediyor. Tek ‘Türk’ kimliği ile tek ‘İslam’ inancının odaklar halinde geliştirildiğini gözlemledik. Türk kimliği daha çok aşağılarda yani toplumun genel yapısı içinde geliştirilmeye çalışılırken, İslam inancı ise daha çok devletin egemen olduğu alanlarda geliştirmek istendiğine tanık olduk. Araştırmalarımızda bu gelişim süreçlerine önem vererek dip notlar oluşturduk.”

Kürtler ‘bölücü’, Ermeniler ‘yıkıcı’ görülüyor
Brett, araştırma sonuçlarında elde ettikleri verileri yan yanan getirdiklerinde üç önemli olgunun belirgin olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Karadeniz ve İç Anadolu’da Kürtler önemli ölçüde ‘bölücü’ olarak tanımlanıyor. Aynı olgu Ege ve Akdenizde ‘Kültürel haklar’ olarak tarif ediliyor. Ege ve Akdeniz’de AB, Kemalizm karşıtı görülürken; ABD düşman ve Türkiye’deki Müslümanların ise ‘şeriat’ı hedefledikleri düşünülüyor. Özellikle Karadeniz başta olmak üzere şehirli toplumların genelinde Alevilerin ‘Müslüman’ olduğu, buna bağlı olarak Türkiye’deki azınlıkların dış empoze ile ön plana çıkarıldıkları ve Ermenilerin ‘yıkıcı-intikamcı’ oldukları görüşü ağırlık kazanıyor. Bu görüş açıları, özellikle yoksul ve köylü kesimde farklılaşıyor. Şehirlere doğru çizgiler ayrışarak keskinleşiyor.”

En önemli sorun Kürt sorunu
Sosyolog Brett, hazırladıkları yirmi iki soruya aldıkları cevapların ikisini bizimle paylaştı. Toplam 5716 kişiye “Sizce Türkiye’nin en önemli sorunu nedir” sorusuna; yüzde 43’ü yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, yüzde 57’si ise Kürt sorunu ve ve buna bağlı olarak demokratikleşme şeklinde cevap verdi. “Kürt sorunu nasıl çözülür” sorusuna ise yüzde 53 ‘bilmiyorum’ derken, yüzde 26’sı Kürt kimliğini tanımakla çözülebileceğini, yüzde 21’i ise ‘PKK’nin bitmesiyle’ Kürt sorununun çözüleceğini belirtmiş. Kişilere sorulan, “Sizce Türkiye Avrupa Birliği’ne alınmalı mıdır” sorusuna ise, yüzde 58’i ‘evet’ derken, yüzde 42’si ‘hayır’ tercihini kullanmış.
ALİ ONGAN/CENEVRE

Hiç yorum yok: