10 Haziran 2011 Cuma

Hatip, Sırrı, Kürkçü, Tunç ve Diğerleri...


  2011 Haziran genel seçimleri için son düzlüğe girmemize ramak kala söylenmesi gereken en anlamlı sözler kanımca şu olmalı: Kürt siyasal hareketi, açık alan Kürt siyasetinin örgütlü gücü olan Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) öncülüğünde tarihe geçecek çok kıymetli bir işi gururla başarmıştır.

 

Bu kıymetli iş kendi içinde iki özelliği barındırıyor.

Birincisi şudur; Kürtler uzun zamandır kendi içlerinde neden birbirileriyle "barışık" olmadıklarının sorgulamasını yapıyorlardı. Bu öyle bir sorgulamaydı ki adeta son otuz yılın her fırsatta içsel bir sor(g)usuydu. Muhatap, elbette en büyük güç olan Barış ve Demokrasi Partisiydi. Elbette diğerlerine de sorumluluklar düşüyordu, söylemleri ve kullandıkları dil gibi.



Sonunda eksik de olsa bu birliktelik ilk aşamada seçimler, sonrasında da ulusal bir Kürdistanî konferans ve kalıcı birliktelikle anlaşılan taçlanacak.

Bu içsel birlikteliğin mimarlarını ve sahiplerini kutlamak gerektiği düşüncesindeyim. Eğer Kürtler bir ulus ise bundan daha doğal bir şey olamaz.


İkincisi ve en az birincisi kadar önemli olanı da şu ki; binyıldır Türk Halkı ile "birlikte" yaşandığının bana göre en anlamlı ete kemiğe bürünmüş hâli olan Türkiye sol hareketi ile "şimdilik" seçimlerle sınırlı olan seçim bloğu ölçeğindeki birlikteliktir.


Bu sol birlikteliğin önünde sistemle entegrasyona her daim amade

 Kürt Burjuvazisi engeldi. Bu eşik aşıldı. Her defasında gerek


söyleşilerimde gerekse yazılarımda ısrarla altını çizerek vurgularım ki; Kürt Özgürlük Hareketi aslında yoksul Kürtlerin hareketidir.

Emek mücadelesi ana temadır. Kürtler ulusal olduğu kadar sınıfsal anlamı da olan bir mücadele yürütüyorlar. Bu mücadelede elbette Kürt orta ve üst sınıf burjuvazisine de yer vardır. Ama inisiyatif onlarda olmamak kaydıyla.


Zaten bunun ayrımına da 2010 Eylülündeki kısmi Anayasa oylamasında varıldı gibi. Tercihini hükümet ve devlet yanlısı "Evet" ve "Yetmez Ama Evet"çi cepheden yana kullanan Kürtler kelimenin tam anlamıyla döküldü, safları da düzen partisi AKP'den, CHP'den yana netleşti.


Şimdi artık çok sağlam bir rota yakalandı. Seçimlerden sonra oluşacak güçlü parlamento grubu ile birlikte gündelik rutin politikaların dışında ana teması Demokrasi-Emek-Barış olan büyük gücün örgütlülüğünü daha da pekiştirmenin zamanı olmalı.


Bu ağır, zahmetli ve ciddi bir sorumluluktur. Ve sadece Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümüyle de sınırlı değildir. Elbette Kürt sorununun çözümü mevzuu en baş sorundur. Ama "Kürtler için özgürlük" talebinin yanına "Türkiye için de Demokrasi" talebi, paydaşlığın ana temasıdır.


Dolayısıyla diğer bütün partilere rağmen Emek, Barış ve Demokrasi Bloku çok anlamlı ve ciddi bir büyük artı ile seçim ipini göğüslüyor. Bütün diğer partilerin adaylarından çok daha nitelikli, çok daha ülkenin sorunlarına ve çözümüne vakıf üretken bir parlamenter grubu mecliste olacak.


Her biri kelimenin tam anlamıyla kanla ateşle yoğrulmuş bir haritanın yırtılan ve artık dikiş tutmayan yerinden geliyorlar. Kaybedecekleri hiçbir şeyleri kalmamış, kazanacaklarının toplumsal anlamda ne olacağını çok iyi biliyorlar. Diğerleri gibi "ihale, çıkar, rantiye" derdinde değiller. Seçmenleri de o dertte değil. İdeolojik ve felsefi altyapısı hayli güçlü bir blok.


İçlerinde yıllardır çok iyi tanıdığım yakın arkadaşlarım var. Bir önceki seçimde de parlamenter olanların yanında bu seçimde; Hatip Dicle, Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder, Ferhat Tunç, Şehbal Şenyurt, Veli Büyükşahin, Hüsamettin Zenderlioğlu, Adil Kurt (Zozanî), Erol Dora, Demir Çelik, Mehmet Tanhan ve diğerleri var...


Parlamentoda alışılan egemen ve resmi dilin sinirlerini ve sınırlarını epeyce bozacağına emin olmanız gereken bir grup geliyor. Sanırım emek ve demokrasi blokunun adaylarına karşı bunca pervasızlığının bir nedeni de bu olsa gerek.


Baskı ve zulümle ülkeyi yönetmeyi, kırıntı ulufelerle yetindirmeyi ve biat kültürüne rızayı dayatanların işi hayli zor. Çünkü karşılarında hak istemekten çok, hak almayı ilke edinen bir grup cesur yürek olacak.


Bu sebeple içim rahat. Oyum elbette Kürdün ve sosyalistlerin gür sesini meclis koridorlarında ve kürsülerinde dillendirecek Emek, Demokrasi ve Barış adayları arkadaşlarıma olacak...


seyhmusdiken@mynet.com

Hiç yorum yok: