10 Haziran 2011 Cuma

Ertuğrul Kürkçü ile Ropörtaj / Söyleşi

Seçim çalışmaları sırasında gördüğü ilginin çok güzel bir duygu olduğunu söyleyen Blok’un Mersin adayı Ertuğrul Kürkçü, “Sevilmek çok hoş. İnsanda bağımlılık yaratıyor. İnsanları kolay kıramazsınız, ilişkileriniz de çok dikkatli olmalısınız. Bu durum, haddinden fazla sorumluluk yüklenmek demek” diyor. Kürkçü, tüm Türkiyelileri Blok etrafında kenetlenmeye çağırarak, Türkiye’yi barışa götürecek tek yolun Blok’un projesi olduğunu söylüyor.

Seçime sayılı günler kaldı. Blok adaylarına göre Türkiye için savaş ve barış tercihinde geri sayım başladı. AKP-MHP-CHP gibi sistem partilerinin karşısında, toplumun değer yargıları ve temel taleplerinin temsilcisi konumunda bulunan Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu en önemli güç olarak duruyor. Blok, halktan yoğun ilgi görmesinin kaynağını, toplumsal sorunlara karşı geliştirdiği çözüm önerilerinin gerçekçiliğinden aldıklarını söylüyor. Her ne kadar YSK’nın kararı nedeniyle çalışmalarına geç başlamış olsa da, Blok 12 Haziran’ı karşılamaya hazır görünüyor. Ardahan’dan Muğla’ya, Mersin’den Yalova’ya ciddi bir oy artışı bekleyen blok adayları, tüm Türkiyeli kesimlere dönük kapsayıcılığı ile de hem Avrupa, hem de Türkiye basının gündeminde ciddi bir yer teşkil ediyor.

İşte bu Özgürlük ve Demokrasi adaylarından biri de Kızıldere Katliam’ından sağ kurtulan tek kişi olan Ertuğrul Kürkçü. Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğunun desteklediği Mersin Bağımsız Adayı olan Kürkçü ve Mersin halkının, seçimlerden zaferle çıkacaklarına olan inançları tam. Seçim çalışmalarının tüm yoğunluğu içinde ziyaret ettiğimiz Ertuğrul Kürkçü ile her zaman yapılan konuşmalardan farklı olarak, biraz kendisine, biraz hislerine ilişkin kısa bir sohbet geliştirdik. Sık sık Kürkçü’nün verdiği esprili cevaplarla geçen söyleşimiz, blok adayının, genel seçimlere yönelik Türkiyelilere verdiği mesajla son buldu.

YILLARIMI VERDİĞİM YAŞAM TARZIMI HER ZAMAN SÜRDÜRECEĞİM

* 68 kuşağının önderlerindensiniz. Ve biliyoruz ki Türkiye’de bu mücadele ye aktif katılanlar gibi, siz de bedel ödediniz. Hala da Türkiye’ de, söz konusu devrim-özgürlük mücadelesi olduğunda ağır bedeller ödenmeye devam ediliyor. Yaşadığınız tüm zorlanmalara rağmen, hala çok aktif bir şekilde mücadeleye devam etmenizdeki o gücü nereden alıyorsunuz. Her şeye rağmen sizi devam etmeye yönelten nedir?


-İnsanın değerlerine bağlılığını sağlayan, o değerleri oluşturan maddi ve manevi nedenler var. 18 yaşından itibaren içinde olduğunuz bir mücadele var. O zamanlar tabii daha soyuttu. Ama şimdi somut. Her zaman amacımız, yabancılaşmanın olmadığı bir dünyada yaşamaktı. Böyle bir yaşamı oluşturmak. Sosyalizmi en başta kendime bir iyilik yapmak için tercih etmiştim. Tabii sonrasında bilince çıkan, bir bütün toplumun, insanlığın bir parçası olduğum, dolayısıyla insanlığın kurtuluşu olmadan, kendimin de kurtulamayacağıydı. Dolayısıyla kendime bir iyilik yapayım, sosyalist olup, bu mücadelede aktif yer alırken, aynı zamanda bir toplumsal mücadelenin içinde buldum kendimi. Onca yıl, büyük bir değer birikimiydi de. Bu nedenle yıllarımı verdiğim bu yaşam tarzımı da her zaman sürdüreceğim.

BANA BU GÖREV VERİLDİ, ÜZERİME DÜŞENİ YAPMAK İÇİN ÇALIŞIYORUM

* Neden Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu? Bu bloğun içinde yer alma ve siyaset yapma kararınızda belirleyici olan nedir?


-Bu kararı ben kendim vermedim. ÖDP’ den 2002’de ayrıldıktan sonra oluşturduğumuz girişim vardı. Sosyalist Yeniden Kuruluş Parti Girişimi. Biz en baştan beri Kürt Özgürlük Hareketi ile bir ittifak içinde olmayı esas almıştık. 95 yılından itibaren de bu ittifak içinde yer aldık. Blok oluşurken de, katılımda bulunduk. Ben grubun sözcülerinden olduğumdan, adım geçti. Sonuç itibariyle de ortak bir kararla aday oldum. Ama şunu belirtmek istiyorum. Bu benim açımdan devrimci bir görev. Tıpkı partiyi açmak, çay dağıtmak, ya da dergi çıkarmak gibi. Yani farkı yok. Ben üzerime düşen görev ne ise, sürecin ihtiyaçlarına da denk bir şekilde sorumlulukla yaklaşması gereken bir devrimciyim. Bana bu görev verildi. Ve üzerime düşen işi en iyi şekilde yapmak için çalışıyorum.

BEN BİR YERE AİT DEĞİLİM, MEMLEKETİM CEZAEVİ

* Bursa’lı bir devrimci olarak, Kürt halkının yürüttüğü mücadeleyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Türkiyeli aydınlar bu mücadelenin neresinde duruyor?


-Öncelikle şunu belirteyim. Ben bir yere ait değilim. Bursa’lı demeyelim o yüzden. Zaten yetişme tarzım bir kaç büyük şehir de geçti. Ama yaşıma dayanarak en fazla kaldığım yere bakarsak, karşımıza cezaevi çıkacaktır. (Gülüyoruz) Dolayısıyla memleketimi cezaevi olarak tanımlamak, daha doğru olacaktır. Kuşkusuz Kürt Hareketinin başlangıcından itibaren bilgim oldu. Yakından takip ettim. Hareketin Önderi Öcalan’ la 94 yılında Suriye’de tanışmak nasip oldu. Ben Kürt Özgürlük Hareketini bir bütün olarak ele alıyorum. Kurumlarıyla, partisiyle… Hepsi, tek bir akıntı. Kürt Hareketinde, devrimcilerle halk arasında, tıpkı 68 kuşağı dönemindeki gibi büyük bir değer ilişkisi var. Devrimciler bir hizmetçi gibi işe yaklaşıyor ve çalışıyorlar. Hatta bazen bu bana çok abartılı da geliyor. Bu hizmet duygusu çok etkileyici. Kürt halkının işleyen bir makinesi var. Bu makine pratiği her gün işlediğinden dolayı, herhangi bir aksilik olduğunda, aksaklıklar hemen düzeltiliyor. Halka bağlılık, devrimci ve halk arasındaki bağ organik ve süreklilik arz ediyor. Hareketin önder kadroları, sosyalist hareketten geliyorlar ve sosyalizmi iyi biliyorlar. Teoriyi biliyorlar, ancak artık teoride bilinenleri pratikleştirmeye daha çok zaman ayırıyorlar. Sosyalizmin gerekliliklerini söylemde tekrar edeceklerine, pratikte yaşıyor, gösteriyorlar...

KÜRT HAREKETİ OLGUN, NE YAPTIĞINI BİLEN BİR HAREKET


Kürt Hareketi, olgun, ne yaptığını bilen, sorumluluk duygusu ve bilinci çok yüksek bir hareket.

Aydınlara gelince; onlar Kürt Hareketinin önemini iyi anlıyorlar. İttifakın gerekliliği konusunda Türkiyeli entelektüeller bir basınç oluşturuyorlar. Bu çok önemli. Ben Kürt Hareketine ciddi katkılar sunacak çok genç Türkiyeli akademisyenler olduğunu düşünüyorum. Bunların çoğunun adını bile bilemiyoruz. İsimleri bilmeyen ama hem politik, hem akademik katkı sunacak gençler var. Türkiyeli entelektüeller, şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu çıkmazın farkında. Ve bu sorunların çıkış yolları konusunda da Kürt Özgürlük Hareketinin görüşlerinin etkili olduğunu biliyor. Kürt Hareketi de haddin fazla Türkiyeli aydınları önemsiyor. Karşılıklı bir birbirini önemseme, ciddiye alma durumu var.

* Seçim çalışmaları sırasında Kürt halkını daha iyi tanıma imkanı bulmuşsunuzdur. PKK lideri Sayın Abdullah Öcalan’ın da size yaklaşımında bir özgünlük dikkat çekiyor. Bunu görüşme notlarından görüyoruz. Kürt gençleri sizi karşılarken, “Güneşin yoldaşı, yoldaşımızdır” şeklinde selamlıyor. Bunun size hissettirdiği duygu nedir?


(Soruya cevap vermeden önce gülümsüyor Kürkçü ve sonra aklına ilk gelen cevabı bizimle paylaşıyor, birlikte gülüyoruz sonra) ‘Eyvah! Başım derde girecek’ diye düşünüyorum. Öcalan’ın bana selamlarını göndermesini, katkı sunacağımı beklemesini çok önemli buluyorum. Bu, büyük bir moral oluyor. Ama halkın bunu anlamlandırması daha farklı. Gençlerin, halkın o yaklaşımını gördüğümde, ilk aklıma gelen ‘Başım dertte’ sözü oluyor. Çok büyük bir sorumluluk yükleniyor sana. Büyük bir beklenti. Nasıl konuşacağını, hareketlerini, her şeyini çok daha kontrollü, istek ve beklentilere göre ayarlaman gerekiyor. Hata yaparsam, kaygısını taşıyorsun. Gerçi biz de insanız, hatalar yapabiliriz. Zaten Kürt Özgürlük Hareketi de, insanları kolay harcayan bir hareket değil. Ama yine de ‘Ben onları yanıltmamalıyım’ diye tekrarlıyorsun içinden.

İNSANLAR BARIŞI GETİRMEMİZİ İSTİYOR

*Yine seçim çalışmaları sırasında sizinle diyalog kuran halkın taleplerinde, öne çıkan neydi?

-İnsanlar benden barışı getirmemi istiyor. Evet, temel talep olarak dillendirilen bu.

SEVİLMEK ÇOK HOŞ

* Seçim çalışmaları sırasında sizi çok etkileyen neler oldu?


-Herkes size dokunmak için, bir kere bile olsa gözlerine bakmanız için uğraşıyor. Çok büyük bir saygı ve değer görme durumunuz var. Mıknatıs gibi kendinize çekiyorsunuz onları. Tabi onlar da sizi. Bu çok güzel bir duygu. Ama bunu ben yapmadım. (Gülerek) Ne yaptıysa YSK yaptı. Sevilmek çok hoş. İnsanda bağımlılık yaratıyor. İnsanları kolay kıramazsınız, ilişkileriniz de çok dikkatli olmalısınız. Bu durum, haddinden fazla sorumluluk yüklenmek demek…

TÜM TÜRKİYELİLER BLOK ETRAFINDA KENETLENMELİ

*Seçime son birkaç gün kaldı. Türkiyeli seçmene mesajınız ne olacak?

-Şu anda Türkiye’nin geleceği için çok açık ve doğru bir öneri var. Bu önerinin de ütopik olmadığını, yapılabilirliğini gördük. Yani imkansızı istemek gibi bir şey değil, blok olarak sunduğumuz projemiz. Tüm Türkiyeliler, Özgürlük ve Demokrasi adaylarının oluşturduğu blok etrafında kenetlenmeli. AKP ve CHP’ ye kesinlikle ödünç oy verilmemeli. Bloğun projesi, Türkiye’yi barışa götürecek tek yol. Tüm seçmenlere sesleniyorum. 12 Haziran günü barış ve savaş arasında bir tercih yapacaksınız. Eğer seçimleri bizlerden yana olmazsa, savaşa yatırım olacak. Ama biliyoruz ki barışı herkes sever. Tercihlerini sevdiklerinden yana kullansınlar.

* Ertuğrul Kürkçü kimdir?

Ertuğrul Kürkçü, 1948’de Bursa’da doğdu. Sosyalist eylemci, yayıncı ve yazar. Emperyalizme, gericiliğe ve sömürüye başkaldıran 68 kuşağının önde gelen öğrenci liderlerinden olan Kürkçü, DEV – GENÇ’ in son Genel Başkanıydı. 12 Mart darbecilerinin idama mahkum ettiği Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın infazlarını engellemek üzere eyleme geçen Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürüldüğü Kızıldere katliamından sağ kurtulan tek kişi oldu. Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı, ölüm cezasına mahkûm edildi, 14 yılını cezaevinde geçirdi. 1986’da serbest bırakıldıktan sonra “Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi”ni tasarlayan ve yayın yönetmenliğini yapan Kürkçü, Demokrat dergisi, Özgür Gündem ve Evrensel gazetesinde yazılar yazdı. Sosyalist hareketin birliği için sürdürdüğü çabalar içinde 1996’da Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) kurucuları arasında yer alan Kürkçü, daha sonra Sosyalist Emek Hareketi Parti Girişimi’nin ve Sosyalist Gelecek Parti Hareketi (SGPH)’nin eş-sözcülüğü görevlerini yürüttü. Halen Sosyalist Yeniden Kuruluş Parti Girişimi içerisinde yer almaktadır. Kürkçü Siyasi Gazete ve Sosyalist Emek’in ardından yayına başlayan Ekmek&Özgürlük dergisinin editörlüğünü yürütüyor. Yeniden yayınlanmaya başlayan Özgür Gündem gazetesinde ve yurt dışında yayınlanan Yeni Özgür Politika gazetesinde köşe yazıları yazıyor.

Hiç yorum yok: