21 Mart 2011 Pazartesi

Libya: Medya Neyi Gizliyor ?

Bingazi’deki gösterilerde, CIA tarafından finanse edilen örgüte Libya Ulusal Kurtuluş Cephesi dendi.


(Fotoğrafta, İngiltere tarafından taç giydirilen Kral İdris’in fotoğrafını ve monarşinin bayrağını taşıyan göstericiler görülüyor)


Bingazi ve Trablusgarp'taki ilk gösterilerden sonra, Libya üzerine dezenformasyon kampanyasıyla dünyada karmaşa yaratılıyor.


Devam etmeden önce, kesin bir saptama: Bu olayın Mısır ve Tunus’taki olaylarla bir benzerliği yok. İki komşu ülkenin sokaklarındaki protestoların tetikleyici olduğu aşikâr fakat Libya sürecinin kendine has özelliklere sahip, emperyalizmin komplo stratejisinden ayrılamaz ve onun lider metâmorfozu olarak tanımlanabilir.


Muammar Kaddafi, Bin Ali ve Hüsnü Mübarek’in tersine, 1969 yılında iktidara geldiği zaman anti-emperyalist bir pozisyon aldı. Kukla monarşiyi kaldırdı ve on yıllarca petrolün millileştirilmesi ile başlayan bağımsız bir politika yürüttü. Onun tuhaflıkları ve dini fanatizmi, korkunç sosyal eşitsizlikleri azaltan ve ekonomik gelişmeyi teşvik eden stratejisini engellemedi. Libya, Siyonizme ve kapitalizme karşı mücadele eden hareketler ve ülkelerle de müttefik oldu.


Kaddafi üniversiteler kurdu ve sanayi geliştirdi ve çölün kumlarında gelişmekte olan bir tarımı yarattı, yüz binlerce vatandaş ilk defa layık olduğu konutlarda yaşama hakkına sahip oldu.


1986 yılında, USAF tarafından Bingazi ve Trablusgarp’ın bombalanması olayı, Beyaz Saray'daki Reagan’ın, Libya liderini yok edilmesi gereken bir düşman olarak belirlediğini gösterdi ve bu ülkeye sert yaptırımlar uygulandı.


Kaddafi, İkinci Körfez Savaşı'ndan itibaren IMF taleplerine teslim oldu. Onlarca şirketi özelleştirdi ve ülkeyi uluslararası petrol devlerine açtı. Libya’da yolsuzluk ve adam kayırma kök saldı. Washington, Kaddafi’yi diyalog kurulacak bir lider olarak görmeye başladı. Özel onurla Avrupa’ya kabul edildi. Sarkozy, Berlusconi ve Brown hükümetleriyle muhteşem sözleşmeler imzaladı. Ama fiyat artışları Libya’nın büyük şehirlerinde huzursuzluk dalgası yaratınca emperyalizm fırsatı kaçırmadı ve her zaman rahatsızlık veren lider Kaddafi’den kurtulma anının geldiğine karar verdi.


Tunus ve Mısır'ın isyanları, Bahreyn ve Yemen'deki protestolar, Libya'daki ilk gösteriler için çok elverişli koşullar yarattı. İsyanın merkezi olarak Bingazi’nin ortaya çıkması tesadüf değil. Büyük uluslararası petrol şirketlerinin faaliyet gösterdiği yer Sirenayka’dır; boru hatları ve boru hatları terminalleri burada bulunur.


İlk halk ayaklanmalarından sonra özellikle Bingazi’de yayılmaması için Kaddafi tarafından baskılar artırıldı. CIA tarafından finanse edilen Libya Ulusal Kurtuluş Cephesi denilen organizasyonun, bugün Bingazi’deki gösterilerde önemli bir rol oynadığı bilinmekte. İtalyanlar kovulduktan sonra İngiltere tarafından taç giydirilen Senussi kabile şefi, ölmüş Kral İdris’in portreleri ve monarşinin eski bayrakları ile bu şehirde hızlı bir şekilde sokaklara dökülmeleri manidardır. Hatta röportaj veren bir Senussi “prens” bile ortaya çıktı.


Avrupa Birliği ve Amerika’nın büyük medya gruplarının Libya halkının isyanıyla dayanışması açıkça ikiyüzlüdür. Büyük küresel finansın sözcüsü Wall Street Journal, başyazısında (23 Şubat tarihli), “ABD ve Avrupa, Kaddafi’nin rejimini devirmek için Libyalılara yardımcı olmalıdır” önerisinde bulunmakta tereddüt etmedi.


Obama, beklenti içinde, Libya konusunda altı gün boyunca sessiz kaldı; yedinci günde şiddet olaylarını kınadı ve yaptırım çağrısında bulundu. Bunu BM Güvenlik Konseyi’nde acil bir toplantı izledi ve yaptırım paketi beklemede.


Bazı ilerici Latin Amerika liderleri, NATO’nun hemen bir askerleri müdahalede bulunacağı konusunda uyarıda bulundular. Beklenmedik bir senaryo, çünkü böyle tehlikeli ve aptalca bir girişim, Arap dünyasında, kitlelerin gizli antiemperyalist duygularını güçlendirerek olumsuz etkilere neden olacaktır. Ve askeri açıdan müdahale gereksiz çünkü görünüşte Libya rejimi çöküyor.


Kaddafi, şiddetli baskıyı artırdı, hatta paralı askerleri tchadianlara (Arapça konuşmayan yabancılar) başvurarak önde gelen uluslararası büyük medyanın kampanyasını artırmasına yardımcı oldu ve o bir katil, bir paranoyak olarak sunulurken isyanın organizatörleri kahramanlar gibi gösterildi.


Ayrıca Libya liderinin saldırgan ve sorumsuzca yaptığı son konuşmalar, yıllardır onu takdir eden ve saygı gösteren halktan giderek daha fazla uzaklaştırmak, diplomatları ve bakanları istifa ettirmek ve onu kötülemek için medya tarafından ustaca kullanıldı.


Afrika'nın en büyük üçüncü petrol üreticisi, bugünlerde yarını öngörülemeyen Libya, artık serveti büyük ölçüde emperyalizm tarafından kontrol edilen bir ülke.


[La Haine’deki İspanyolca orijinalinden Atiye Parılyıldız tarafından 5deniz.net (Sendika.Org) için çevrilmiştir]

Hiç yorum yok: