28 Mart 2011 Pazartesi

Aleviler CHP’nin Yanında Olamaz-2

 
 
Bütün bu gerçekleri görmeden CHP kuyruğuna takılıp buna rağmen Alevilikten ve canların birliğinden bahsetmek ancak PİR Sultanın kemiklerini sızlatmak olur. 
 

Bütün bu gerçekleri görmeden CHP kuyruğuna takılıp buna rağmen Alevilikten ve canların birliğinden bahsetmek ancak PİR Sultanın kemiklerini sızlatmak olur. Çünkü Pir Sultan kendi çağında günümüzde de geçerliliğini koruyan kendi dost ve düşmanlarını çok iyi tanıyordu. Onun dostları ezilen mazlum halklar,  inkâr edilen kimlikler, düşmanı zulüm ve sömürü sistemi olan iktidardı. Bu yalın gerçek nedense Alevilerin gözünden kaçmaktadır, hatta önemsiz görülmektedir. Felaketlerde bu gaflet durumundan gelir. Buna karşı duyarlı olmak oynanan oyunlara itiraz etmek her alevinin vicdan sahibi her insanın vicdan borcudur. 

Dolayısıyla aleviler bilmeliler ki, Alevilerin dostları CHP ve iktidarı amaçlayan sistem partileri olamazlar. Ulusal ve kültürel kimliğini inkâr eden, cellâdının sevdalısı ve şakşakçısı kurban Kılıçdaroğlu, İzzettin Doğan ile Alevi ve Kürtlerin katliamına yol açan inkâr ve imha zihniyetini bu gün bile çekinmeden savunan Onur Öymen gibi cellât tayfasının birlikteliğinden soykırımdan başka nasıl bir dostluk çıkar ki? Tarihi geçmişten bu yana ezilen halklara yaptıkları budur. Dün kendi İslam karşıtlılığını, halk düşmanlığını ve hainliğini gizlemek için Hz Muhammed’in torununu Hz Hüseyin'i İslam dışı halk düşmanı olarak topluma lanse eden Muaviye ve Yezid’in yaptığını bu gün Türk devleti, onun partileri ve medyası yapmaktadır. Vatan haini, dış güçlerin maşası diye Mustafa Suphiler, Çerkez Ethemler, Seyit Rızalar, Alişerler, Mahirler, Denizler ve İbrahimleri yani bu coğrafyanın, bu halkların en güzel, en soylu ve bu halklar için hiç bir şeyini sakınmayan yiğit evlatlarını bu halklara öcü diye lanse edip yıllarca anti propagandasını yaptılar. Bu günde aynı çirkinliği AKP’si CHP’si MHP’si başta olmak üzere Kürt özgürlük hareketine ve Önderliğine yapmaktadırlar. Yani devletçi zihniyetlerin özü bütün tarihlerAde hep aynı olmuştur. Hem her alevi devletin Alevilik ve aleviler için on yıllarca yürüttüğü karalama kampanyalarını da unutmamalıdır. Bütün bu anti propagandalarda büyük bir aldatma, büyük bir çarpıtma ve hedef saptırma vardır. 
   
Dolayısıyla bütün Alevilerin kendilerine sorması gereken soru şu olmalı. “Ben Kerbela’daki direniş çizgisinin, ben Hallacı-ı Mansur’un hakikat arayışının, ben Şeyh Bedrettin’in demokratik kolektif yaşam felsefesinin ve yârin yanağından gayrı her şeyi hep beraber paylaşma mücadelesinin, PİR Sultanın mazlumun ahını almak için yaptığı mücadele birliği çağrısının, Haci Bektaş'ın ve Yunusun insan ve doğa sevgisinin neresindeyim? Duruşum nedir ve neye, kimlere hizmet etmektedir?” Bu sorular aleviler ve herkes için yakıcıdır ve doğru cevaplandırılmayı gerektirir. 

Hem Alevilik kültüründe ve Pir Sultanın türkülerinde toplumsal adaleti, umudu ve kurtuluşu ve aynı zamanda iktidarların zulmüne karşı mücadele Önderliğini ifade eden bir ŞAH özlemi her zaman yok mudur? Bu gün o beklenen Şah tarih sahnesinde yerini almış ve en imkânsız koşullarda devlet sistemi dışında özgür, demokratik ve komünal bir toplumsal hayat önermekte ve en imkânsız koşullarda bunun insanlık mücadelesini vermektedir. Bulundurulduğu İmralı koşullarında barıştan, özgür birlikten, halkların kardeşliğinden ve zulme karşı demokratik güç birliğinden bahsetmektedir. Peki, aleviler Kürtler ve diğerleri neredesiniz? Sizi böyle tutuk bırakan şey nedir? Sizi çeken ne? Hz Ali’nin arkadan hançerlenirken ki turna avazı mı, Hz Hüseyin’in Kerbela ızdırabı mı, Pir Sultanın iktidar ve devlet zulmüne baş kaldıran çağrısı mı, yoksa iktidarı ve zulmü temsil eden Muaviye’nin ve Yezidin ballı yağlı sofrası mı?  Aleviler ve diğer tüm Anadolu ve Mezopotamya halkları bu soruları anlamaya çalıştığında görecektir ki, Kürt halk Önderliği bütün ezilenlerin dostu, önderliği ve filozofudur. Yine anlayacaktır ki bütün ezilenlerin geleceği birbirine çok bağlıdır. Dolayısıyla Kürt halkının özgürlük mücadelesi bütün ezilenlerin özgürlüğünü kapsamaktadır.

Bu nedenle de bile olsa başta aleviler ve diğer yasaklanmış kimlikler, gelin demokratik güç birliğini yaratalım, özgür bir geleceği birlikte kuralım. Çok geç olmadan Kerbela çölünde Hz Hüseyin’i yalnız bırakan Kufelilerin durumuna düşmeyelim. 
Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü ortak geleceğimiz için gündemimize alalım. Sonra bu güne kadar bedenlerini zincirlerle döverek cezalandırmaya çalışan ve yine de Hz Hüseyin’e yaptıklarının vicdan azabından kurtulamayan Kufelilerin durumuna düşmeyelim.

Azat Welat

Hiç yorum yok: