18 Ocak 2011 Salı

Arap Dünyası Bunalımda

Ürdün, Moritanya, Cezayir ve Yemen'de haftalardır protesto gösteriler düzenleniyor. Eylemlerde lüks içinde yaşayan Arap liderleri, yolsuzluk ve hayat pahalılığı protesto ediliyor.

Bir zamanlar refah ve zenginlikleriyle anılan Arap ülkelerinde ekonomik gerileme, siyasi yozlaşma, yolsuzluk ve kültürel kriz had safhada. 23 yıldır iktidarı elinde tutan Ben Ali ve yolsuzluklarla anılan Lady Leyla'nın altınlarla kaçmasıyla sonuçlanan Tunus’taki isyan gözleri Arap ülkelerinde halkı sömüren ailelere çevrildi.

İslam ülkesi olmakla övünüyorlar, fakat zülüm ve baskıları neredeyse yarım yüzyıldır sürüyor. Mübarek; 29, Buteflika; Cezayir’de 12, darbeyle gelen Kaddafi; Libya’da 41, Beşir; Sudan’da 17 ve kral Hüseyin’in ailesi; Ürdün’de 46 yıldır iktidarı elinde bulunduruyor.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’na göre 2050 yılında nüfusları 650 milyona çıkacak olan Arap ülkelerinin büyük bir bölümü ekonomik kriz içinde. Arap aydınlarına göre bu kriz birinci dünya savaşı ile bağımsızlıklarını elde eden Arap dünyasındaki en büyük bunalım.

DEVLETİ AİLE ŞİRKETLERİ GİBİ YÖNETİYORLAR

Arap akademisyenler tarafından BM için yapılan bir araştırmada dünyada son 20 yılda en fazla Arap devletlerinde hayat standartlarının düştüğünü gösteriyor. 1980'lerden itibaren ekonomik anlamda yerinde sayan birkaç devlet dışında Arap ülkeleri, büyüyemedi. Hızlı nüfus artışına karşın Arap ülkelerinde ekonomi gelişemedi.

Elbette kaynağın başında bulunan, ülke gelirlerini elinde bulunduran ve devleti aile şirketi gibi yöneten liderlerin büyük yolsuzlukları ekonomiye en büyük darbeyi vuruyor. Aslında pek yolsuzluk da sayılmaz, çünkü devlet zaten olanların, kimi hala resmi olarak kral, kimi de zaten koltuğunu kimseye kaptırmıyor ve Saddam gibi seçimlerde yüzde 99 oy alıyor.

500 DOLARLIK MAAŞA 8 MERCEDES

Göstermelik seçimlerin yapıldığı Suriye’de muhalefet adaylarını dahi Baas Partisi belirliyor. Esad ailesi neredeyse 40 yıldır ülkeyi elinde bulunduruyor. Yolsuzluk had safhada. Örneğin Suriye'nin ikinci büyük şehri Halep'in eski valisi 500 dolarlık maaşıyla sekiz yeni Mercedes marka arabaya sahip… ‘Bu gelir nereden’ sorusuna ise ‘maaşımla’ cevabı veriyor.

Suriye ekonomisinin en büyük sektörünün endüstriden ve turizmden önce yolsuzluk oluşturuyor demek daha doğru olur. Eğer esnaf iseniz zabıta memuruna vereceğiniz bir kasa domatesle bile işinize rahat görebilirsiniz! Çünkü rüşvetin yolsuzluğun haddi hesabı yok.

Örneğin 1980-2000 yılları arasında en büyük Arap ekonomisine sahip olan Suudi Arabistan'da kişi başına gelir reel fiyatlarla 12 bin 982 dolardan 7 bin 231 dolara indi. Yani neredeyse yarı yarıya düştü.

Cezayir’de ise yapılan tahminlere göre 2010 yılında, yalnızca doğal gaz ve petrol ihracatından 56-57 milyar ABD doları gelir elde etti. Ne var ki bu gelirler sokağa, halka yansımıyor.

2 TRİLYON DOLAR YURTDIŞI BANKALARINDA

Arap dünyasının ikinci büyük ekonomisine sahip Mısır’da ise başka bir durum yaşanıyor. 20 milyar dolar aşkın dış borcun olduğu ülkede, çalışan nüfusun yüzde 25’i işsiz. Petrol, tekstil, tütün ve fosfata dayanan ekonomi güçsüz ve gelir dağılımında adaletsizlik diz boyu. Son dönemlerde içten içe kaynayan ülkelerin başında geliyor.

Mısır'da yayımlanan El Mısri El Youm gazetesinin haberine göre, Arap Birliği Genç Araplar Forumu tarafından düzenlenen bir kamuoyu araştırmasına katılanların yüzde 65'i, işsizlik probleminin Arap gençlerin karşı karşıya kaldığı en önemli sorun olduğunu söylüyor.

310 milyon nüfusa sahip olan Arap dünyasının 115 milyonluk işgücü nüfusuna ulaştığı, 115 milyon kişiden 25 milyonun işi olmadığı, bunun da işgücü nüfusunun, 21,7'sinin işsiz olduğu anlamına geliyor.

Bu oranın genç nüfus içerisinde yüzde 53'e kadar yükselirken, işsizliğin Irak, Filistin, Yemen ve Cezayir'de yüzde 30, Tunus ve Fas'ta yüzde 17, Ürdün'de yüzde 14, Mısır, Suriye ve Lübnan'da yüzde 11, Suudi Arabistan ve Umman'da yüzde 7 oranında.

Ülkelerini despotlukla yöneten aileler paralarını Avrupa ülkelerindeki bankalara yatırılıyor. Dünya Bankası'nın tahminlerine göre 1970'lerden bu yana, 2 trilyon dolardan fazla Arap parası; Asya, Avrupa ve Amerika ülkelerine aktı.

ROMA’DAN ÖZEL UÇAKLA PİZZA SİPARİŞİ

Tunus'ta Ben Ali’nin ülkeden kaçmasıyla yıllardır iktidarı kimsiye kaptırmayan Arap liderlerini korku sardı. Hatta komşu ülkeyi yakından izleyen Cezayir basını "Tunus hepimize ders verdi. Siyasilerimiz kan ter içinde” şeklinde yorumlara yer verdi. Şimdi sıranın ise Ben Ali’nin eşi Leyla gibi lükse düşkünlüğü ile bilenen Fas’ın Prensesi Selma ve kral eşinde olduğu tartışılıyor.

İktidarı babasından devraldıktan sonra 11 yıldır Fas kralı olan Muhammed, insani gelişim endeksinde 175 ülke içinde 126. sırada yer alan bölgedeki en yoksul ülkeyi yönetiyor. Prens Selma lüks hayatı yaşıyor. Giydiğini bir daha kullanmayan Selma, ünlü modacılar tarafından hazırlanın onbinlerce dolarlık kıyafetler giyiyor. Hatta öğle yemeği için Roma’dan özel uçak ile pizza siparişi ettiğini yazan Arap gazeteleri var…

ASKERİ DARBELERİN UZANTILARI


Tunus aslında ilginç bir örnek. Kuzey Afrika ve Arap dünyasına model olarak gösteriliyordu. Anayasasında ‘laiklik’ yazan tek devlet. Ama tam bir polis devleti. 30 bin askerin olduğu ülkede 120 bin polis var. Ayrıca solcu sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin de en güçlü olduğu ülke.

Arap dünyasındaki rejimlerin çoğunluğu askeri darbelerin uzantısı. Halk baskıcı rejimlerle ve radikal İslamcılar arasında sıkışıp kaldı. Şimdi ise öncelikli olarak dört askeri darbe yemiş Moritanya’yı, Cezayir’i, Fas’ta yağmalamalardan, kanlı hesaplaşmalardan ve şiddet patlamalarından korkuluyor.

Geçen yüzyılın ikinci yarısında Batılı sömürgecilerden kurtulmalarından bu yana Kuzey Afrika ülkelerinin hiçbiri, halkın iradesini ve beklentilerini yansıtan, halkı temsil eden demokratik bir yönetime kavuşamadı.

Tunus’ta bir rejim değişikliğinden ve diğer Arap ülkeleri için bir domino etkisi yaratacağından bahsetmek için henüz erken.

Ancak buradaki isyandan cesaret alan Arap halkı isyanların dozunu artırmaya da devam ediyor. Cezayir'de Tunus'tan esinlenerek son 5 günde dört kişinin kendisini yakmasından sonra dün de Mısır’da işsiz bir adam parlamento binası önünde kendisini ateşe verdi.

50 yaşındaki adamın dört çocuğuna bakamadığı için kendini yaktığı belirtilirken hükümet Abdülmüdeyim'in akli dengesinin bozuk olduğunu söyledi. Ancak televizyonlara konuşan Mısırlılar, "Bu günlerde birçok kişi aynı şeyi yapmayı düşünüyor" diyor.

Hiç yorum yok: