14 Ocak 2011 Cuma

AKP'nin Kürt Siyasetini Dizayn Çabaları


Seçimlere az bir süre kala AKP'nin hedefinin yüzde 50 olduğuna dair yorumları okur olduk. Yüzde on seçim barajındaki ısrarın bir nedeninin de AKP'nin yüzde 50 hevesi olduğunu söylemek mümkün. AKP niçin yüzde 50 oy almak istiyor? Birçok nedeni olsa da en başta gelen neden, iktidarını kökleştirecek yasal ve idari düzenlemeleri yapma isteği gibi görünüyor. Bu istek ve yüksek baraj ısrarı aslında Türkiye'yi bir tür iki partiye mahkum ediyor. Daha doğrusu tek partili rejime geçişe yol açacak ciddiyette sonuçlar barındırıyor.

Despotik sonuçları bağrında barındıran bu skoru gerçekleştirmek için AKP'nin hedefinde iki parti bulunuyor. Biri MHP, diğeri BDP. AKP yüzde 50 için hem MHP'nin milliyetçi oylarına hem de BDP'nin inançlı Kürtlerinin oylarına muhtaç. Bu nedenle hem milliyetçi argümanı hem de Kürt sorununa çözüm söylemini kullanıyor. MHP'nin son referandum sonuçlarına göre yüzde onun altına düşme riskinin güçlenmesi AKP'de milliyetçi oylar konusunda rahatlamaya yol açıyor. BDP içinse iki strateji uyguluyor:


1- Kürt oylarını bölmeye yarayacak bir strateji.


2- Kürt oylarının AKP'ye ikame olmasını sağlayacak bir strateji.


Kürt oylarının bölünmesine ilişkin uygulanan en güçlü strateji CHP'li Kılıçdaroğlu sayesinde, BDP'de bulunan Kürt Alevilerin oylarının CHP'ye akışını güçlendirmek, bu konuda kolaylıklar sağlamak. TRT de dahil pek çok yandaş medyanın sadece CHP ve AKP'nin politik değerlendirme ve stratejilerine yer vermesi, sadece bu iki partinin grup toplantılarına ve çalışmalarına  yer vermesi bu kolaylaştırma isteğinin dışa yansıması. Yayınlar BDP'ye sadece muhalefet etmek, kamoyunu bu konuda kışkırtmak ve maniple etmek için yer veriyor. Bir diğer bölme girişimi Kürt sivil toplum aktörleri arasında bir süredir uygulamaya koyduğu ayrıştırma, yandaşlaştırma, karşıtlaştırma politikası.


AKP'ye ikame olacak oylar konusunda işi sağlam kazığa bağlamak içinse kurduğu birkaç söylem şöyle: İlk olarak Kürtlerin siyasi temsilcisinin kendileri olduğu iddiasını dillendirmeleri. Başbakan Erdoğan ve partisi önümüzdeki süreçte bunu daha fazla ve yer yer siyasi ortamı germek üzere dillendirecektir. Böylece çözümün de muhatabı olarak AKP'yi öne çıkaracaktır. Kürt sorunu etrafında kurduğu tekeli aslında bu seçimle AKP sağlamlaştırmak istemektedir. Aynı niyetle ifade edilen bir diğer söylem, BDP'nin Kürt sorununun çözümünü istemediğine dair olan söylemdir. Hatta son dönemde yaptığı gibi BDP'nin kan siyaseti güttüğünü dillendirerek bu iddiasını güçlendirecektir. Bu insafsız yavuz hırsızlıkla kendisini çözümün tek adresi olarak sunacaktır. Öte yandan Kürt oylarının ikamesi için Bölge'de devletin yerini alan cemaat yapılarının olanaklarından da faydalanacak, Bölge'nin yoksulluğunu suistimal edecektir.


AKP Kürt oylarının bölünmesi ve kendisine ikamesi için başka olanakları da devreye koyacaktır. Bu olanaklardan biri son günlerde tahliye edilenlerle canlanma ihtimali olan Hizbullah'tır. Herkes hatta mahkeme kayıtları bile Hizbullah'ın devlet tarafından PKK'ye karşı kullanılmak üzere işletildiğini teyit ediyor. Şimdi Hizbullah eliyle BDP'deki Kürt oylarının kaçırtılmasına ve bölünmesine dönük kimi yönelimlere tanık olursak hiç şaşmayalım.  


AKP'nin seçim sürecinde uygulayacağı asıl olanak ise devletin açık kolluk ve yargı gücü gibi görünüyor. Bilindiği gibi KCK adlı operasyonlar ve davalar BDP etrafındaki Kürt siyasetini cezalandırarak, baskılayarak paralize etmeye, işlevsizleştirmeye, dizayn etmeye dönüktü. Güçsüzleşmiş, kontrol edilebilen, yedeklenen Kürt siyaseti AKP'nin ve devletin gökte aradığı bir olanaktır. Ancak KCK operasyonları ve davaları ile Türkiye demokrasisine pranga vurdu, operasyonu yapanların ayağına dolandı, hukuk ve adalet yaralandı. Toplum vicdanı yaralandı. Hükümetin bu kötü niyetli ve mesnetsiz uygulaması boşa çıktı. Fakat Türkiye oldukça önemli ve tarafların kader seçimleri olarak gördüğü yeni bir seçim sürecine hazırlanıyor. AKP bu seçimlerde BDP'yi etkisizleştirmek, yenmek ve kendisini Kürtlerin tek siyasi temsilcisi haline getirmek için KCK operasyonlarını yeniden güncelleme niyeti taşıyor. Şamil Tayyar gibi AKP devletinin kalemşörlerinin son zamanlarda toplumu yeni bir operasyona hazırlama çabası bu niyetin göstergesi.  Eğer seçimden önce, hele hele BDP adayları belirlenmeden Kürt siyasetine yeni bir operasyon dalgası olursa hiç şaşırmayalım. AKP böylece hem Kürt seçmenleri üzerinde baskı kurmuş olacak hem de BDP'nin adaylarının belirlenmesine etkide bulunarak yarım kalan dizayn işini tamamlamak isteyecektir. Böyle olması Kürt sorununun aslında uzun yıllar daha çatışmalara teslim edilmesi anlamı taşır. Yani bu seçimler ve uygulanacak stratejiler demokratik siyaset talebinin tedavisi güç yaralar almasıyla, eski yaraların büyük oranda iyileştirilmesi arasında bir tercihin hayat bulması ile sonuçlanacaktır. Bu konuya ilerde devam edeceğim...

 

Yüksel GENÇ
 13.01.2011 00:20

Hiç yorum yok: