5 Ocak 2011 Çarşamba

ABD İşgalinin Irak’ta Yarattığı Sonuçlar-1

20 Mart 2003 tarihinde ABD Irak’a müdahale ederken tüm dünyaya diktatör, eli kanlı ve terörist bir rejime karşı Irak ve Ortadoğu halklarını özgürleştirmek...
 
20 Mart 2003 tarihinde ABD Irak’a müdahale ederken tüm dünyaya diktatör, eli kanlı ve terörist bir rejime karşı Irak ve Ortadoğu halklarını özgürleştirmek için yaptığını dile getiriyordu. Temel sloganı daha fazla insan hakları, demokrasi, özgürlük, eşitlik ve yaşam standartlarını yükseltmeydi. Amerika Irak’a girdikten bir iki ay sonra her yerde mantar biter gibi sivil toplum örgütleri, yeni partiler, kadın kuruluşları kuruldu. Büyük çoğunluğunun arkasında ABD ve AB ülkeleri vardı. Kimileri finans kaynaklarını bu ülkelerden alırken kimileri ise ülke dışında birkaç aylık eğitimden sonra bu kurumların başına ya da yönetimine getiriliyordu. 

ABD’nin desteğiyle bu kurumlar kurulmaya çalışıldı. Bu dönemde Avrupa, Amerika ve dünyanın başka ülkelerinde bulunan birçok Iraklı tekrardan ülkeye getirildi bunlar eliyle Irak’ta ısmarlama bir demokratik anlayış ya da yaşam tarzı inşa edilmeye çalışıldı. Irak’ta ki halkların kültürleri göz ardı edilerek üsten dönüşümlü bir biçimde Irak’ta yeni bir kültür yaratılmaya çalışıldı. Çok kısa zamanda Irak halkının kültürel dokularıyla uyuşmayan bu zihniyet ve kültürel anlayış ciddi bir direnişle karşılaştı. Sözüm ona Amerika Irak halkını “kültürsüz geri ve özgürlüklerden noksan” gördüğü için kolaylıkla Amerika’nın dayatmış olduğu bu yaşam tarzını kabul edeceğini düşünüyordu. Hatta Iraklıların hızla o yaşama doğru koşacağını ve bundan dolayı Amerika Birleşik Devletlerine minnet duyacaklarını düşünüyordular. Ama kısa zamanda bunun böyle olmadığı görüldü. Yapay tarihi derinliği ve kökü olmayan bu post modern kültürün Irak ve Ortadoğu halkları açısından geçici bir heves dışında hiçbir şey ifade etmediğini bunun karşısında kökleri binlerce yıllık tarihte gelen köklü bir kültürün sahibi olan bu halkların bu tür bir şeye tenezzül etmeyeceklerini acıda olsa anlamış bulundular. Bu sefer onların deyimiyle demokratik yollarla kabul ettiremediklerini kan, işkence, bomba, yıkım ve gözyaşıyla kabul ettirme yolunu seçtiler. Bunun sonucunda Irak tarihi görülmemiş kanlı bir sürecin içine itildi. Bu süreç kellelerden kaleler inşa eden, kemerlerine erkekliğin işareti olarak insan kellerini takan Sargonlar dönemini aratır oldu. Amerika Irak’ta öyle bir şey yaptı ki halk soykırımcı, katliamcı, işkenceci dünya da eşi az rastlanır diktatör Saddam rejimini bile arar oldu. Şimdi de kısa da olsa Irak’ta 2003 yılından 2010 yılına kadar ABD müdahalesinin yol açtığı sonuçlara bakalım;   

Irak savaşında hayatını kaybeden Iraklı sivil insanlar

1 milyon 235 bin 79 kişi direk şiddet sonucu yaşamını yitirmiş

 Kimi kaynaklara göre Irak’ta işgal başladığından beri yani yedi yıl içinde 1 milyon beş yüz bin sivil insanın yaşamını yitirdiği söyleniyor. Bu ölüler içinde önemli bir kısmı kadın ve çocuklar oluşturduğu söyleniyor. İşgal başladığında nüfusu 28 milyonu bulan Irak’a 1 milyon beş yüz bin insan dağıtıldığında en azında her aileden bir kayıp olmasa bile aile yakınından birilerinin kayıp edildiğini rahatlıkla söylenebilir. Bazı kaynaklar Irak’ta halkın %40’ı, savaşın başladığı günden bu yana ailelerinden en az bir kişiyi kaybetti diyor.

ABD merkezli "Adil Dış Politika"(Just Foreign Policy)  kuruluşu Irak işgalinden 2006 yılına kadar düzenli bir biçimde kayıpları tuttuğunu bu tutanaklara göre ABD’nin Irak’ı işgal tarihi olan 2003 Mart’tan 2006 Ekim’e kadar ki süre içinde 1 milyon 213 bin 716 sivil insan ölümü saptıyor.

Biliniyor Mezhep savaşının en fazla şiddetlendiği dönem 2006 yılı ve sonrasıydı. Yine ABD’nin yerel aşiretlerden oluşturmuş olduğu uyanış birliklerin çatışmalara dâhil edildiği ve giderek iç savaşı körüklendiği zaman dilimi de bu döneme denk geliyordu.  2006’dan sonra ki araştırmayı da 2007 Eylül tarihinde tanınmış İngiliz anket ajansı Opinion Research Business (ORB) tarafından elde ediliyor.  ORB anket ajansı ABD işgalinden Eylül 2007 tarihine kadar Irak’ta ölen insan sayısını 1 milyon 220 bin 580 olarak veriyor.

Irak İnsan Sayısı (Iraq Body Count) adlı insan hakları kuruluşunun yaptığı araştırma sonuçlarında 2008'de ülkedeki sivil kayıpların 9 bin 226 olduğu, 16 Aralık 2009 itibarıyla bombalama, silahlı saldırı veya benzeri nedenlerle hayatını kaybeden sivillerin sayısının 4 bin 497 olduğu ifade ediliyor.

Aynı şekilde Irak’ta, İnsan Hakları Bakanlığı’nın verilerine göre, 2009'daki şiddet olaylarında 4.068 sivil yaşamını yitirmiş, 15.935 kişi ise yaralanmış olduğunu söylüyor. 

Anayasal Hak ve Hürriyetleri İzleme Merkezi, 2010'un ilk yarısında meydana gelen şiddet olayları konusunda, güvenlik ve sağlık kaynaklarına dayanarak bir rapor hazırlıyor bu rapora göre; 3645 sivil, polis ve asker ölmüş 7163 kişi yaralanmıştır deniliyor.  

Aynı rapora göre, intikam ya da fidye amaçlı adam kaçırma olaylarının devam ettiği Irak'ta, bu yılın ilk 6 ayında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu toplam 63 kişi kaçırıldı. Kaçırılanların çoğu öldürülürken, önemli bir kısmından da haber alınamadı. Kaçırma olayları en çok Diyala, Bağdat, Ninova, Kerkük ve El Anbar vilayetlerinde oldu deniliyor.

 Tüm bu elde ki verilerden yola çıkarak direk şiddette maruz kalarak yaşamını yitiren toplam insan sayısı: 1 milyon 235 bin 79 kişi olduğu tahmin ediliyor.

Gerçek ölüm sayısı verilen rakamların çok üstünde

Her ne kadar resmi devlet ve bağımsız kuruluşlar Irak’ta ki insan ölüleri hakkında raporlar yayınlasa da içinde bulunulan koşullardan kaynaklı Irak’ta ki tüm kayıpları kayıt altına almalar oldukça zordur. Çünkü mezhep savaşı ve Amerika ile olan savaş döneminde tonlarca dolu patlayıcılarla yüklü arabalara pazarların, camilerin ve alış veriş merkezlerinin bulunduğu en kalabalık yerlerde patlatılıyordu. Bu patlamaların yüz iki yüz metre karesinde bulunan insanların paramparça oldukları ve böylesi binlerce insanın olduğunu Irak’ın her hangi bir yerinde buna benzer örneklere rastlamak mümkündür. Bu parçalanan cesetler ne kayda geçiriliyor, nede mezar yapılıyor. Ancak toplanan parçalar ki hangi parçanın hangi cesede ait olduğu bilinmediği için ya da kaç ceset olduğu bilinmediği için toplu mezarlara konulabiliyordu. Buna en çarpıcı örnek 14 Ağustos 2007 tarihinde Êzidi Kürtlerin bulunduğu Şengal’de yapılan saldırılardı. Bu saldırı üç kamyonla yapılmış, kamyonların içine tonlarca TNT, tüp v.b patlayıcı malzeme konulmuş üstüne de demir yığınları boşaltılarak çarşının en kalabalık yerinde patlatılmış. Burada hala yüzden fazla insan kayıp ve cesetlerine rastlanılmamıştır. Olayın tanıkları o cesetlerin paramparça olduğunu dillendiriyorlar. Yine o eylemde yetmiş kişilik bir toplu mezar yaptırıldı. Çünkü hangi kafanın hangi cesede ya da ortada ki kolların, bacakların kimlere ait olduğunu tespit edemedikleri için toplu mezara koydular.   Bunun yanı sıra Irak’ta oluşan asi çete ve grupların insanları kaçırma, öldürme ve kaybetmesi buna eklenince gerçek ölüm sayısının verilenlerin çok üstünde olduğu tahmin etmek zor olmasa gerek.

Yusuf Ziyad

Hiç yorum yok: