14 Ocak 2010 Perşembe

Faşizm Yüzü...

Çöküyor. Tüm sahte tezler çöküyor. Hurafeler, safsatalar çöküyor. Yalan ve aldatmalar çöküyor. Ret ve inkar çöküyor. Tırnak etten ayrılıyor. Maskeler iniyor. Faşizmin en açık, en aşağılık, en sıradan yüzü açığa çıkıyor. Faşizm yeni kimliğine, 'vatandaş' deniyor. Edirne'de 'sol' bir grup göstericinin 'Biz PKK'li değiliz, Amerika'ya karşıyız' yalvar-yakarmaları da para etmiyor. Kürt düşmanlığında kodlanmış beyinler harekete geçiyor. Vücut geriliyor. Yumruklar sıkılıyor. Sopalar, palalar, hançerler çekiliyor. Ve tekmeler genç bir kızın bedenine inip kalkıyor. Böylelikle vatan bir kez daha kurtarılmış oluyor. Peki neden? Çünkü 'Vatandaş Türklük' derin bir kriz yaşıyor. Aslında hem kendi içinde, hem de dünyaya karşı ağır bir kimlik bunalımı yaşayan 'hasta adamın' son patlaması bu. 19. yüzyıl sona ererken yaşanan patlamanın faturası ağır olmuştu. 'Koca' bir imparatorluk çökmüş, ülke toprakları ceset tarlalarına dönüşmüştü. Bu ceset tarlalarının üzerinde oturanlar şimdi 'Biz eskiden böyle değildik, bize ne oldu diye' soruyorlar. Aptalca bir soru değil mi? Şimdi şöyle bir bakın. Artık yutturulmaya çalışıldığı gibi Edirne'den Kars'a kadar, 'et ve tırnak' gibi değiliz, 'bir aile' hiç değiliz. Geçmişte de değildik. Şimdi hiç değiliz. 'Vatandaş Türk' sokağa inmekle 'Siz ayrısınız, biz ayrıyız' dedi. 'Vatandaş Türk'ün bu algılaması maalesef marjinal bir fikir değil. Bu ülkeyi yönetenler de böyle düşünüyorlar. Bu konuda hiç kimse ne kendisini, ne de kamuoyunu kandırmasın. 'Türk mahallesinde' dış kapının mandalı olmaya heveslenen Kürtler de, polisle aynı dili konuşan liberaller de, imanını haraç mezat özel savaşın emrine sunan, sözüm ona İslami şahsiyetler de ne derse desin 'Vatandaş Türk'ün, vatanı kurtarmak adına sokağa inmesi için işaret fişeğini Recep Tayyip Erdoğan atmıştır. 'İstenmeyen çeker gider' derken de, tıpkı bir zamanlar Amerika'da siyah avına çıkan Ku Klux Klan gibi Kürt avına çıkan pompalı 'Vatandaş Türk'ün sırtını sıvazlarken de, yumruklarınızı sıkın, kılıçlarınız çekin, gazanız mübarek olsun diyordu. Ortada bir tuhaflık yok. Şimdi 'Vatandaş Türk' bu işin gereğini yapıyor. Eğer frene basan olmazsa -emin olun- daha fazlasını yapacaktır. Erdoğan ve ekibi, tıpkı tereyağından kıl çekercesine bu işten de sıyrılmak istiyor. Fakat yanılıyorlar. Yıllardır hamaset nutuklarıyla aldatılan, beyinlerine giden temiz kan damarlarına ırkçılık ve Kürt düşmanlığı şırınga edilen kitleleri kandırabilirler. Ancak Kürtleri ve dünya alemi asla. Sormazlar mı bu ne pişkinlik? Hükümet olan siz. Bu ülkede yüzde 47 oy alan siz. 'İstemeyen çeker gider' diyen siz. Pompalı vatandaşın sırtını sıvazlayan siz. DTP'lilere 'İzmir'e niye taş yemeye gittiniz' deyip tutuklayan da siz. DTP'yi kapatan siz. Aydın Erdem'i öldüren siz. Kürt belediye başkanlarını, siyasetçileri tek sıra dikip kelepçeleyip, toplama kampına gönderen siz... Yani şimdi bütün bunların Kürtlerin ve dünyanın gözünden kaçtığını mı sanıyorsunuz? Tıpkı 1990'lı yıllarda olduğu gibi, 'ciğeri beş para etmez' gazeteci kılıklı istihbaratçılarla yürüttüğünüz kirli savaş ile bu işi kotaracağınızı mı düşünüyorsunuz? Aldanıyorsunuz. Kürtlerin bir aile olduğunu, bu son darbe ve tasfiye saldırısıyla, daha inançlı, değerlerine ve geleceğine daha çok sarılarak yürüyen büyük bir aile olduğunu unutuyorsunuz. Garip bir şekilde bu unutkanlığınız tıpkı bir virüs gibi hepinize sirayet ediyor. 'Vatandaş Türk' sokakta elinde sopa, silah, pala, taşlarla, o da yoksa sıkılı yumruğu, salladığı tekmelerle vatanı kurtarmaya çalışıyor. Mekteplisi ise bunu gazete sayfalarında, TV ekranlarında yapıyor. Bir farkla. Mekteplisi 'Kürtleri Kürtlerden kurtarmak' için çalışıyor. Bizi bizden kurtaracaklar! Bak sen. Ne sivri zeka, öyle değil mi? Herkes eteklerindeki taşları döksün. Liberali, muhafazakarı, solcusu, sağcısı, İslamcısı taktığınız maskeleri indirin. Çünkü o maskeler yüzlerinizi saklamaya yetmiyor. Maskeler işe yaramıyor. Yüzleriniz dökülüyor. Bu dökülen yüzlerle, kirlenmiş yüreğinizle, özel savaşın emrine girmiş beyinlerinizle bizi kurtarmaktan vazgeçin. Bizi bizden, bizim ailemizden kurtarmayın. Zahmet etmeyin. İstemiyoruz. Anlayın artık. Biz bir aileyiz. Hem de sizin hayal edemeyeceğiniz kadar büyük bir aileyiz. İlla da bir şey yapmak istiyorsanız eğer, dökülen yüzünüzü toplayın, kirli yüreklerinizi temizleyin, beyninizi özel savaş politikalarına satmayın, daha sonra da, sizin aileden 'Vatandaş Türk'e bir dur deyin. Yaramazlık yapmaması için kulağını çekin. Cahit Mervan selasor@hotmail.com