13 Aralık 2010 Pazartesi

İnananın Yeri Soldur

ÖDP'nin imam-hatipli lideri Alper Taş: İçten inananın yeri sosyalistlerin yanıdır. Sol, İslam'la değil, siyasal bir hareket olan siyasal İslam'la mücadele etmelidir

Radikal yazarı Koray Çalışkan, ÖDP lideri Alper Taş’la konuştu. İmam hatip tedrisatından geçen Alper Taş, solun siyasal İslam’la halkın İslamı’nı birbirinden ayırması gerektiğini düşünüyor.


Sosyalist bir partinin genel başkanının siyasi İslamcı bir ideolojiden beslenen bir partinin yöneticisi olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sosyalizm dini söyleme sahip olmadan insanlar arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmayı amaçlar. Kapitalizmin ve onun insanlığa dayattığı her türlü baskının kaldırılmasını savunur. Kolektif mülkiyet-kolektif yaşam anlayışına dayanır. Sosyalizmi bu bütünlük içinde ele alan herhangi bir sosyalistin başka bir yere gitmesi doğru bir tutum değil.

Siz İslami bir ortaöğrenim gören bir sosyalistsiniz. Lise sonu da okusaydınız imam olabilirdiniz. Sizce inançlı bir sosyalist olabilir mi?

Sosyalistler insanları ‘inançlılar ve inançsızlar’ diye ikiye ayırmaz. ‘Ezenler ve ezilenler’ , ‘sömürenler ve sömürülenler’ diye ayrılır. Ezilenlerden yana olan birinin dini inancı kendini ilgilendirir. İçten inananların yeri sosyalistlerin yanıdır.

Din kitlelerin afyonu mu?

Din tarih boyunca egemenlerin elinde bir araç olarak kullanıldı. Dinin bu ‘afyon’ hali bugün de egemen durumda. Vatikan’ın zihniyetine ve İslamcı cemaatlerin siyasetlerine bakarsak, dünyayı yöneten-sömüren güçlerle uyum ve işbirliği içinde olduklarını görürüz.
İnsanlık büyük bir maddi ve manevi yıkım, acı ve anlamsızlık içinde. Bunu yaratan emperyalizm ve kapitalizmdir. Din buna karşı en basit, geleneksel anlam arayışıdır. Sosyalistsek, dini, toplumsal mücadelelerin belirleyebileceğine, ona yön verebileceğine de inanmalıyız.

Biliyoruz ki dini referanslı hareketler tarih boyunca yürürlükteki sömürüyü ve baskıyı meşrulaştırmak için toplumsal muhalefet güçleri karşısında ‘gerici’ bir güç olarak devreye girebileceği gibi, sömürüye ve baskıya karşı halkın kendi örgütlenmelerinin yaratılabilmesine de yardım edebilir. Güney Amerika’daki hareketler buna iyi örnek.


Solun İslam’la ilişkisi ne olmalı?

Sol, İslam’la değil siyasal bir hareketle yani siyasal İslamla mücadele etmeli; halkın İslamı’yla siyasal İslami biribirinden ayırmalı. Sol, halkın inancına saygı göstermeli, üretim ilişkilerinde ezilen-sömürülen, yani nesnel anlamda solda duran ama salt inancından dolayı sağ-sermaye siyasetlerinin yanında yer alan emekçilerle nasıl bir anlayışla, tarzla, dille buluşacağına dair düşünsel, politik-pratik çabalar geliştirmeli. Diğer yandan sol, gündelik yaşamın ve devletin dini hükümler etrafında örülmesini savunan dini sömürü, halkı uyutma, istismar aracı haline getiren, siyasal İslamcı kesimlere karşı tavizsiz bir mücadele yürütmelidir.

Latin Amerika’daki Hıristiyan Sosyalistlerle AKP ve HAS Parti’deki sosyalistlerin durumu benzer mi?

Hıristiyan Sosyalistler, dün de bugün de sosyalist. Sosyalistliklerinden vazgeçmiş değiller. Sosyalist devrimci bir mücadeleye kendilerini adamışlar. Kurtuluş Teolojisi adıyla Marksizm’den etkilenen bir hareket inşa etmişler. Tanrıya inanan devrimciler olarak, inanmayanlarla kader birliği içinde yeni sömürgeciliğe karşı savaşıyorlar. Uluslararası sermayenin ve yerli sömürücü sınıfların çıkarları uyarınca siyaset yapan AKP’de herhangi bir sosyalistin ne işi olabilir ki? Zaten şu an AKP’de olanlar eski sosyalist bile değil eski solcu. HAS Parti bugün zenginlerin İslamı’nı temsil eden AKP’ye karşı yoksulların İslamı’nı temsil etmeyi amaçlıyor. Ahlaklı kapitalizmden yana tutum alıyor. Ama kapitalizmin ahlakı ya da ahlaklısı olmaz. O yüzden bir sosyalistin tercihi ahlaklı kapitalizmden yana olamaz.

Kaynak: Radikal

Hiç yorum yok: