18 Eylül 2010 Cumartesi

Mülkiyenin Türkleştirilmesi

Sürgün edilen Ermeniler’in mallarına devlet tarafından el konulması yani “Emvali Metruke” yazar Nevzat Onaran’ın yazdığı “Emvali Metruke Olayı-Osmanlı’da ve Cumhuriyette Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi” kitabında yeniden gündeme getirildi.

TBMM tutanaklarından yola çıkan Onaran, 1915 soykırımı ve sonrasında malların el değiştirilmesini yazdığı kitapta, Ermeniler’in mallarına el konulmasını “Mülkiyetin Türkleştirilmesi” politikasının bir parçası olarak değerlendirdi. Bu politikanın 1915’le sona ermediğine işaret ediyor Onaran. 1970’lerde Aleviler’e uygulanan katliam, günümüzde devam eden düşük yoğunluklu savaş da “Mülkiyetin Türkleştirilmesinin bir parçası.”

Onaran, TBMM tutanaklarında yola çıkıp Ermeniler’in mallarına el konulma sürecini şöyle anlatıyor:

ANADOLU’DA İMHA POLİTİKASI: Haziran 1913-Ekim 1918 dönemindeki İttihatçı iktidar Anadolu’da imha politikası izlemiştir. 1914 Ağustosunda başlayan, 1922 eylülüne kadar devam eden Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı süreci bir yönüyle de ötekileştirme politikasının yoğunlaştığı bir dönemdir. Önce genel olarak dine göre şekillenen ötekileştirme daha sonra etnik temelde yoğunlaşır.

KAN GÖLÜ: 1915’te savaş ortamında bir komutana bir köy ya da kasaba halkını tümden sürgün etme yetkisi veren 14 Mayıs 1331 tarihi bildik adıyla Tehcir Kanunu ile başlayan ve devam eden politikayla Anadolu kan gölüne dönmüştür. Nitekim bu kanundan üç gün sonra çıkarılan yönetmelikle sürgün edileceklerin kimliği de açıklanır: Ermeniler.

MALLARA EL KONULDU: Sürgün edilen Ermeniler’in malına el konmasını düzenleyen 28 Mayıs 1331 tarihli yönetmelikten sonra 13 Eylül 1331 tarihli kanunla Ermenilerin sürgün edildiği illerde mallarını tasfiye etmek amacıyla tüm Anadolu’da 33 Tasfiye Komisyonu kurulur. Kanunla Ermeni malların tasfiyesinin amaçlandığı ve yağmalanacağını bizzat Ahmet Rıza verdiği önergenin Ayan’da görüşülmesi sırasında açıklar. 1918’de İttihat iktidarı son bulur.



EMVALİ METRUKE: TBMM kendi iktidarını kurumsallaştırma yönünde daha öncesinde çıkarılan pek çok Osmanlı mevzuatını kabul eder. Bunlardan en önemlisi Evali metrukeyle ilgili Osmanlı mevzuatıdır. Kanunen Emvali metruke olarak tanımlanan taşınmaz malların tasfiyesine yönelik düzenlemeler Ankara Meclisi’nin birinci döneminde başlar ve ikinci dönemde yoğunlaşır. TBMM’de bununla ilgili pek çok önerge ve kanun teklifi verilir. Yasaların pek çoğu da kasım 1988’e kadar yürürlükte kalır.


ERMENİ MALLARI SATILIYOR: TBMM’deki görüşmelerde Emvali metrukenin Müslümanlar’a verilmesinden Hazine adına kaydedilmesine muhacirlere dağıtılmasına kadar pek çok öneri gündeme gelir. Emvali metruke konusu eylül 1920’den itibaren gündeme gelir 20 Nisan 1922 tarih ve 224 nolu Kanunla kurtarılmış bölgelerde Emvali Metrukenin Hükümetçe idare edilerek, açık arttırmayla satılması ve buralara dönenlere malıyla emanetteki parasının geri verilmesi gibi bir düzenleme yapılır.

KANUNLAR KALKTI: İttihatçı iktidarın benimsediği sisteme dönmekle ilgili ilk adım 15 Nisan 1339 tarihli 333 nolu kanunla olur. Kanunla geri dönenlere emanetteki parasının geri verilmesine ilişkin düzenleme kaldırılır. Artık gayri menkullere el koymak için sahibinin izinsiz olarak İstanbul’a gitmiş olması bile yeterli bulunarak sürgün edilenlere ek olarak kaçan yahut kaybolan kişilerin malları Hazine ve Vakıflar adına tasfiyesi amaçlanır.

TASFİYE KOMİSYONLARI: Bu hüküm için Tasfiye Komisyonları kurulur. Görevleri esas olarak Emvali metrukeyi tasfiye işlemiyle ilgili belirlenen görevleri yerine getirmektir. 33 Tasfiye Komisyonu biri esas biri cari en az ikişer defter tuttu. Ancak bu defterler bugüne kadar bulunamadı.

HAZİNE’YE DEVİR: 1920’lerin ikinci yarısında gayri menkuller 1915’teki değerine göre satılır. Ödemeler de emanet hesabında toplanır. Kaydedilen malın değeriyle sahibi adına emanet hesabı yatırılan ödeme arasındaki fark 1922 yılında TBMM’de gündeme gelir. Maliye Vekili Hasan Fehmi “Tehcir neticesinde mal sandıklarına irat kaydedilen miktar ile kaybedilen paranın miktarı nedir? Bu gayr-ı tabilik… Santimi santimine bunu idare etmek ihtimali yoktur” diye itiraf eder.

İTTİHATÇILARA VERİLEN MALLAR: Bu tür taşınmaz malların dağıtılması, satılması ve kamulaştırılmasının yanı sıra öldürülen ve asılan ittihadçıların ailelerine 20 bin lira değerinde Ermeni malı verilmesine de 29 Mayıs 1926 ve 882 nolu kanunla sağlanır. Ve listede Enver Paşa’nın adı yer almaz.

LOZAN BİLE ENGELLEMEZ: Sürgün edilen kişilerden geride kalan taşınmaz malın vazı yed edilmesiyle ilgili olarak Lozan Anlaşmasının 1924 yürürlük tarihi dikkate alınırsa kişinin yurdu terk etmemiş olması bile malının elinden alınmasını engelleyemez.

TAPULAR DAĞITILIYOR: Dağıtılan malları elinde bulundurulanlara tapulandırmak ve kesinlikle sahiplerine iade etmemek bunun dışında kalanların da Hazine’ye kaydetmek 1928 tarihli 1331 sayılı kanunla sağlanır. Haziran 1929’da arsaları 15 yıl ve diğer arazileri 10 yıldır kullananlara tapu verilmesi sağlanır.

MÜLKİYETİN TÜRKLEŞTİRİLMESİ: Hem vekisaların tapuya dönüştürülmesi hem de zilyedler namına tapu verilmesi mülkiyetin Türkleştirilmesi yani kanunen Türkleştirilmesidir.

BÜTÇEYE PARA AKTARILIR: Emanet hesabında gayri menkulun gearçek sahibi adına biriken paranın mayıs 1928’de çıkarılan kanunla bütçeye aktarılmasına başlanır.

MALİYE BAKANINDAN İTİRAF: 12 Nisan 1339 tarihli Duyunatı Sabıkanın Sureti Tediyesine Dair kanunla TBMM geçmişe yönelik borçları öder. 3 Nisan 1924’teki gizli celsede Mahsubi Umumi Kanun Layihasının görüşülmesi sırasında gerek mazbatalardan Rum ve Ermeniler’e ait olana ödeme yapılmayacağı bizzat eski Maliye vekili ve dönemin Encümen Reisi Hasan Fehmi tarafından “Maddeden maksat tehcir ve tegayyüb Rumların ve Ermenilerin Tekalifi Milliye ve harbiye mazbatalarını mahsup etmemektir” diye ifade edilir. Bu, Cumhuriyet ilanı ve Halifeliğin kaldırılması sonrası ile 24 Anayasasının kabulunden hemen önce vatandaş Rum ve Ermeniler’e karşı yapılan ayrımcılığın bu düzeyde ilk ve resmi ifadesidir.

HAZİNENİN MALI ERMENİLER’İN: Emvali Böylece kanunen Emvali metruke olarak tanımlanan taşınmaz malların ikili transferi yapılır bir Hazine’ye diğeri de gerçek kişileredir. Bugün itibariyle Hazine’nin ve gerçek kişilerin elindeki gayri menkulun önemli bir kaynağını Emvali metruke oluşturur.

MÜLKİYETİN MÜSLÜMANLAŞTIRILMASI: Mülkiyetin Müslümanlaştırılması ve tabiî ki Türkleştirilmesi olarak ifade edilecek bu durum özünde ekonominin Türkleştirilmesinin bir politikası olup Varlık Vergisi, 6-7 Eylül yağması gibi politikalarla sürdürülür. Ayırca 1970’lerin politik ikliminde Sivas, Malatya, Maraş ve Çorum’da Alevilere yönelik katliamların sonucunda can güvensizliğine bağlı olarak mal güvensizliği yani mülkiyet transferi yaşanmış; insanlar öncelikle canını kurtarma derdinde olmuştur. Günümüzde tanımlamayla düşük yoğunluklu savaştan dolayı Kürtler’in Süryaniler’in ve Ezidiler’in topnağını, yurdunu terk etmesi nedeniyle değişik bir düzeyde mülkiyet sorunu yaşanmaya devam edilir. Çeşitli araştırmaya göre 1 milyonla 3 milyon arasında değişen sayıda insan göç etmek zorunda kaldırılmıştır.

Hiç yorum yok: