9 Temmuz 2010 Cuma

‘TÜRK KANI’

Türk zabiti olarak askerlik yaparken, bu Türk generallerini tanıma olanağımız oldu. Dersim soykırımında aktif katil olan Ali Fethi Esener Tümen komutanıydı. Dersimli olduğumu öğrenince, verdiğim selamı beğenmediği için neredeyse bileğimi kıracaktı. Teoman Koman ile bir buçuk sene aynı çatının altında kalma işkencesini yaşadım. Sonra Topçu okulunda aldığımız dersleri ve eğitimi göz önüne getirdim. Sosyal Adalet dergisi okuduğum için divanı harbe verilmekle tehdit edildiğimi hatırlarım. Genelkurmay başkanlarını, Cemal Gürsel’den Büyükanıt’a ve Başbuğ’a kadar hatırlayınca, sizi bilemem ama ben şu kanaate vardım. Bunların belinden tabancasını al, ver öpim diyecek kadar korkaklar. Generaller düşünceden korkarlar. Bu insanlıkla bağdaşmayan hallerine rağmen ‘’Türk Kanı’’ temsilcisi olurlar. Kendilerini ‘’Türk Kanı’’ taşıyan mesih sanacak kadar megalomandırlar.

Büyükanıt deneni hatırlayan var mı? Başbakan’ın kendisine hediye ettiği milyon Dolarlık kurşun geçirmeyen Audi’siyle subay evlerinde, en güzel sayfiye yerlerinde kaybolup gitti. Şimdi Başbuğ sırada. Tabii bir kaç het höt ve daha çok Kürt öldürecek. Uykusu azalmış ve yorulduğu görüldüğünden, Erdoğan; Paşam, daha genci daha iyi öldürür, sana da bir Audi alalım, subay dünyasına çekilip dinlen. Bu devlet onların tapulu malı gibidir. Kendisi gibi düşünmeyende ‘’Türk Kanı’’ yoktur, diyor Başbuğ. Bu ‘’Türk Kanı’’ nasıl bir kandır? Eğer bu generalin kanıysa, ki bayrağı taşıyan odur, bu yecüc mecüc kanı, katil kanıdır. O kan onlarca yıldır Kürdistan’da cinayet işliyor. O kan, Kürde tüm temel haklarını yasak etmiştir. O kanda insani değer kalmamıştır. O kan barış, demokrasi, insan hakları, birlikte yaşamaya yabancıdır. Kemal Atatürk’ten aldıklarını söyledikleri ‘’Türk Kanı’’, sadece kan dökmektir. ‘’26 yılda 30 bin PKK’lıyı öldürdük, 10 binini yaraladık, istatistiki olarak onları 5 kez yendik!’’ diyor Başbuğ. İşte ‘’Türk Kanı’’ budur. Bu kan saldırganlığını sürdürüyor: ‘’Artık sözün bittiği yerdeyiz. Artık bu konuda sorumlulukları olan kişiler, kuruluşlar, devletler ve Irak’ın kuzeyindeki yapılanmaların üzerine düşeni yapma zamanları geldi ve geçiyor...’’ Böylece Güneye saldıracağını ima ediyor. Türk devleti Türk ordusu demektir. ‘’Türk Kanı’’, Başbuğ’un Atatürk’ten aldığı kan demektir. Bu saldırgan ‘’Türk Kanı’’ daha çok Kürt kanı dökecektir. Bu ‘’Türk Kanı’’, yaşayan Kürdü katlettiği yetmemiş gibi, bir de gerilla cesetlerine saldırıyor. Bu ‘’Türk Kanı’’nda insanı kelle paça eden barbar anlayış var.

‘’Türk Kanı’’sembolü olan Başbuğ’a bir katil subay şöyle konuşmuş: ‘’Komutanım Mustafalar ölür Hakanlar gelir, Hakanlar da ölür. Bize güvenin komutanım’’ demiş. Kimse sormuyor bu katillere, öldürmeden yan yana yaşamak varken nedir bu kan dökmek? Devam ediyor Başbuğ: ‘’Gediktepe’deki askere 4 gün askerliğin kalmış, seni başka yere alalım askerliğini orada tamamla dedik, ‘Hayır’ dedi. ‘Benim arkadaşım burada şehit oldu. Ben de askerliğimi burada tamamlayacağım, gerekirse taş olurum’ dedi. Dünyanın hiç bir ordusunda göremezsiniz. Bizim gücümüz bu.’’

Şimdi sakince bir tarzda oturup düşünelim. Nedir bu güç? Nereden geliyor? Ne yapıyor? Neden halkı katil yapıyor? Sonra hemen soralım. Öldürmeden, barış içinde bir arada yaşanamaz mı? Ne istiyor Kürtler? Aynı sınırlar içinde, kendisi olmak, özgür ve özerk yaşamak istiyorsa, bu masum isteme neden bu saldırganlık yapılıyor? Tüm diğer farklılıkları bırakıp yalnız bu konuda yoğunlaşınız. Bu subay kastı ile Fethullah Hoca’nın Türk İslam sentezli okullarından mezun olanlar elele vermişler. Türk İslamcı ile bu ‘’Türk Kanı’’ mensupları birbirini besleyen iki kan dökücü unsurdur. İşte sebep burada gizlidir.

Mesela kendisine Müslümanım diyen AKP, öldürülen Kürt gençlerine kışlada yapılan vahşeti görmez mi? Başbuğ’un o çok meşhur ‘’askeri gücü’’ insanımızı kelle paça ederken habersiz mi? Hem çok iyi görüyor ve biliyorlar. Hani Erdoğan’ın söylediği o 75 mi, 70 mi yoksa 60 mı dediği AKP’li Kürt vekiller her şeyi biliyor. Dengir Fırat’tan Hüseyin Çelik’e kadar hepsi biliyor. Peki soydaşını kelle paça eden bu canavarlığa bir sözleri var mı? Hayır. Hatta onay veriyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu ise; ‘’Türk Kanı’’ sembolü ile meteriste ayakta durmakla övünüyor. ‘’Daha çok öldürelim. Kalanı da fak-fuk ile kandıralım Paşam!’’ diyor. Bu ‘’Türk Kanı’’ sembolü Başbuğ ile Kürt giysileri içindeki korucu başları fotoğrafın aynı karesinde görünüyor. Başbuğ ile öpüşen bu ihanet, neden ‘’Türk Kanı’’ kamuflaj elbisesini giymezler? Öfkemiz derin, sorular yığınla duruyor, ama ‘’Türk Kanı’’ her gün Kürt kanı döküyor. Bugün on, yarın yüz öldüreceğiz diyorlar. Ama Kürtlerin ölümlerden doğduğunu görmüyor, bu ırkçı paşalar ve sahte dinciler. Bu nasıl insanlık ki, BDP’li Kürt vekillerin ‘’Türk Kanı’nın’’ parçaladıkları cenazeye katılmalarına bile tahammülleri yok.

‘’Türk Kanı’’ öyle bir kan ki, depremde kan gönderelim diyen Yunan ve Bulgara, hayır der. Almanya’da kan alması gereken ölümcül hasta Türk işçisi, ‘’Türk kanı’’ından başka kan almam der. Peki nedir bu ‘’Türk Kanı’’? Madımak’ta aydın yakmaktır. Maraş’ta çocukları kesmektir. Asker doğup Kürt öldürmektir. ‘’Türk Kanı’’; sol ve sendika ayaklarıyla devletine sadakatle hizmet etmektir. ‘’Türk Kanı’’, ‘’Türkiye Türklerindir’’, demektir. ‘’Türk Kanı’’, 26 yılda 30 bin PKK’lıyı öldürdük, 10 binini yaraladık, derken mutluluk duymaktır. ‘’Türk kanı’’, daha çok Kürt katletmektir. ‘’Türk Kanı’’ bir virus gibi sarmış toplumu. Ama bilinsin ki, ‘’Türk Kanı’’ katil asker olur ama insan olamaz.

www.haydar-isik.com

Hiç yorum yok: