5 Temmuz 2010 Pazartesi

Sayın General

Hasan BildiriciSon demecinizde, gidip, arayıp, bulup, Kürt çocuklarını öldüreceğinizi söylemişsiniz.
Tetikçi bir başçavuş gibi düzeysiz konuşmuşsunuz.
Devlet tetikçisi İbrahim Şahin, cezaevinden verdiği ilk ifadede talimatları sizden aldığını, işlediği suçların tertibi için doğrudan Genelkurmay hattıyla size bağlı olduğunu söylemişti. Türk medya soytarılığı, devlet tetikçisi İbrahim Şahin’in size ilişkin verdiği ifadeleri “bir karalama kampanyası, bir delilik, bir akıl yemek” olarak adlandırdı.
Öyle de oldu. Zihnini yıkattığınız İbrahim Şahin, daha sonra ne dediğini hatırlamadığını söyleyerek, aklını yedi.
Sayın General; Türkiyeli değil, Makedonyalısınız. Türk değil, Makedonsunuz. Bir insan, herhangi bir kimliğe ve inanca sahip olabilir, bunun bir kusuru yok. Fakat göçmenler, göç ettikleri toprakların insanlarına ve düzenine saygılı olmak zorundadırlar.
Ben, sürgünde olduğum ülkede sahibin yanında gezen köpekleri rahatsız etmemek için hep kenar yürürüm. Bilirim ki; yürüdükleri yollar, soluk aldıkları orman, köpeklerini koşturdukları çimenlikler onlarındır ve ben onların misafiriyim.
Bir misafir edepli olmak zorundadır Sayın General.
Bütün hayatım boyunca iki tür göçmen tanıdım. Birincisi sıradan olanlar; emekçiler, hayatı dişle tırnakla var edenler, herkesten fazla çabalayıp insani meslek edinerek o ülkenin yurttaşı olanlar... Onlara hep saygı duydum General. Ama bir de göç ettiği ülkenin baskı ve zülüm mekanizmasına ilişerek; onlardan daha zalim ve gaddar olarak yükselenler var...
Siz ikinci guruba dahilsiniz. Konuşmalarınız, edanız, fiziğiniz zaten bizim toprakların insanına benzemiyor General.
Sayın General, sizi Genelkurmayın başına kadar taşıyan yolun, Kürtlere karşı sürdürdüğünüz acımasız savaş olduğunu bilmeyecek kadar aptal ve belleksiz değiliz. 1995 yılında PKK’ye karşı sürdürülen 37 günlük Çelik 1 Operasyonun planlayıcısı sizdiniz. 1993 yılında Lice’yi yerle bir eden ve yeri gelmişken Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ı ortadan kaldıran ekibin içinde bulunuyordunuz. Lice saldırısını Korgeneral Hasan Kundakçı ile birlikte zırhlı helikopter içinden yönetiniz.
Devlet tetikçisi İbrahim Şahin, başından beri sizinle çalıştığını söylediğinde, Batı tarafından defteri dürülmüş birkaç general eskisinin marifetlerini “Ergenekon” diye manşetlere taşıyan ilkesiz Türk basını bu ifadeleri yuttu... Çünkü zavallı Anadolu Türklüğü ve dilsiz Kürt halkı üzerine kurmuş olduğunuz ve adına devlet süsü verilmiş çeteci ilişkiler bunu gerektiriyordu...
Sayın General, siz Makedonyalısınız, ben Kürdistanlıyım. Siz göçmen olarak devlet mekanizmasının sahibi, ben yerli olarak sürgündeyim.
Demek, gidip, bulup, öldüreceksiniz! Sizi böyle tetikçi bir başçavuş seviyesinde konuşturan nedir Sayın General?
Rahat ve huzurlu değilsiniz. Önde ve arkada beş-on eskortla yolculuk yapmak da sizin güvenlik içinde bir duyguyla yaşamanıza yetmiyor.
Gittiğiniz her yerde, her toplantıda, her basın açıklamasında içinden çıkılmaz hale getirdiğiniz Kürt sorunu karşınıza çıkıyor.
Siz vurdukça onlar çoğaldı. Siz emekli oldukça başka Kürt nesilleri devreye girdi. Kürdistan yetimi çocukların taş menziline girdiniz General! Bundan kaçış yoktur.
Demek son PKK’li kalmayana kadar savaşınız sürecek. En az bunlar kadar kanlı bastırılan 29 isyanda PKK yoktu. Bastırma peşinde olduğunuzun PKK bahaneli Kürt direnişi olduğunu çocuklarımız da biliyor artık...
Fakat General, zaman eski zaman değil. Bu saatten sonra PKK’yi yenip yenmemeniz Kürt direnişinin bastırılmasında hiçbir role sahip olmayacak. Kaldı ki, bir kez dürüst davranıp, PKK’yi yenemediğinizi itiraf bile edemediniz...
Sayın General, siz bir askersiniz, size bugünkü röportajında Kürt komutanı Murat Karayılan karşılık vermiş. Bir askere en isabetli cevabı herhalde bir asker verir. Fakat savaş, hele ulusal savaşların kaderi generallere bırakılmayacak kadar ciddidir.
Sayın General, ben bir sivil olarak konuşuyorum. Kürt halkının bir yazarı, gazetecisi olarak yazıyorum. Sitemizin devletiniz tarafından iyi takip edildiğini de biliyorum. Yoksa peş peşe yasaklar konmazdı. Kürdistan-Post’a giriş yapanların bir kısmının Genelkurmay siteleri üzerinden geldiğini istatistikler gösteriyor. Bir Kürt aydını ve yazarı olarak benim işim, milyonlarca çocuğun anadiliyle okula gitmesine engel olduğunuz Kürt halkını kendisinin olmayan, ancak ısrarla hükümranlık sürdürmek isteyen devletinize karşı sivil direnişe davet etmektir. Sizin Kürt halkının kafasına geçirdiğiniz aşağılık yaşam biçimini dişle tırnakla dağıtmaktır...
Sayın general, demek sizin işiniz bulmak ve öldürmektir. Eninde sonunda öldürme araçlarınızı da elinizden alacağız. Kürt askerlerini yenilgiye uğrattığınızda, dalgalar gibi üstünüze gelecek Kürt sivil direnişine hazır mısınız Sayın General?
Bir sabah kalktığınızda, Kürdistan’da bütün iş yerlerinin levhalarının şöyle yazıldığını görürseniz, tanklarınızın ve zırhlı helikopterlerinizin tavrı ne olur?
“Kürdistan bakkaliyesi!”
“Kürdistan kahvehanesi”
“Kürdistan kitapçısı”
“Kürdistan dondurmacısı”
“Kürdistan bülbülseverler derneği”
“Kürdistan nargileciler birliği”
“Kürdistan nakliye..”
“Kürdistan döşeme”
“Kürdistan hamam”
“Kürdistan sanat galeri”
“Kürdistan taksi durağı”
“Kürdistan bar”
“Kürdistan oyun salonu...”
***
Demek arayıp, bulup, öldüreceksiniz...
Sayın General, siz veya ardıllarınız eninde sonunda şunu anlayacaksınız. Göçmen olarak geldiğiniz bu topraklarda yasaklayarak yönettiğinizi sandığınız Kürt halkı için adalet yoksa, hiç kimse için olmayacak. İşkence ve ölüm mağduru ellerimiz yakanızdan düşmeyecek. Kürdistan yetimlerinin tuzlu gözyaşları çelikten sanılan sömürgeci sisteminizi çürütecek...
Ölüm tarlasına çevirdiğiniz Kürdistan’nın babanızın çiftliği olmadığını öğreneceksiniz...
***
Not: "Yazarlığıma dair" yazdığım yazıdan sonra, ismini daha sonra anacağım Fransa'dan bir arkadaş bin euro; Amerika'dan bir arkadaşta  bin dolar bir destekte bulundular... İngiltere'den bir arkadaşımız 180 sterlin gönderdi. Dört arkadaşımız da aldıkları kitap parasına ek olarak 100 euro gönderdiler... Bu tür parasal desteklerde açıklık önemlidir. Yoksa bir gün birileri kalkar çok para toplandığını yazar. Paranın geldiği kaynakları özellikle belirtiyorum ki, bir arkadaş yaptığı desteği bu not içinde göremezse itiraz etsin diye. Kitap basımı için toplanan para 2.500 euro civarındadır.  Arkadaşlarımın sunduğu bu destek benim için çok önemlidir. Paranın dışında önemli dayanışma örenekleri de oldu. Bazı arkadaşlar benden istedikleri kitaplarımı satarak katkıda bulunmaya çalışıyorlar...
Sonuç olarak Kürt halkı ve dostlarımız beni sağa sola muhtaç etmediler. En önemlisi, beni artık yazarları olarak kabul ettiler. Çıkacak olan kitaplarımı merak eder ve bekler hale geldiler. Bir yazar için bu çok önemli. Heyecan verici. Bu desteğin karşılığını verebilmek için de günde 18 saate varan bir tempoyla çalışıyorum. Kısıtlı ömrümü iyi kullanmak istiyorum. Zihnimin açık olacağını düşündüğüm 5-10 yıl içinde yazabileceğim konuları tamamlamak istiyorum. Bu yolda ulusumun insanlarından ve dostlardan tek beklentim var. Tıkandığım noktada, yazdığım kitapların basımına yardımcı olmaları... Kitaplarım basılsın yeterli... Çünkü yazılıp basılmamış bir kitap, doğurma vakti gelen hamile bir kadınının doğuramaması gibi bir şeydir. Çıldırtıcıdır... Kitaplarımı alarak ve doğrudan para göndererek beni destekleyen herkese teşekkürler...

  
Hasan Bildirici
bildiricihasan@hotmail.com

Hiç yorum yok: