31 Temmuz 2010 Cumartesi

Rusya Kürt petrolleri için yeni strateji geliştiriyor

Bir süredir Rusya’da Güney Kürdistan’a yönelik yeni bir ekonomik strateji belirleme konusunda yoğunca tartışmalar yürütülüyor. Enerji rezervlerine ulaşım ilk hedefler arasında yer alırken, demir, uranyum ve altın gibi madenlerin işletilmesi de tartışılıyor. Güney Kürdistan ile Irak arasında demir yolu yapımı, jeolojik araştırmalar, çimento ve metalürji fabrikasının inşası gibi palanlar konusunda görüş birliğine varılmış durumda.

Kürtler petrol rezervlerinin Ruslar tarafından işletmeleri sıcak bakmıyor. Ancak Rusya bunun Bağdat ve Hewler arasında yürüteceği dengeli ilişkilerle aşacağını inanıyor.

Kürdistan petrollerinin işletilmesinde deneyim sahibi Lukoil daha önce ABD’li bazı enerji şirketleri ile kurduğu konsorsiyumlarla girişimlerde bulunsa da bunlar oldukça sınırlıydı. Fakat Rusya bu yıl Irak hükümetinin ülkenin gaz sahalarının geliştirilmesi için açtığı ihalelere girerek bu konudaki niyetlerini açık ortaya koydu.

PRİMAKOV'UN SEFERLERİ

Yevgeny Primakov başkanlığındaki heyetler, Kürt petrolleri için Güney Kürdistan yönetimini ikna etmek için yoğun bir diplomasi faaliyeti sürdürüyor. Saddam Hüseyin'in döneminde askeri enerji ve siyasi konularda içine girilen güçlü işbirliğini yakalayamasa bile bu alandaki ekonomik hedeflerini yeniden belirliyor.

Geçtiğimiz ay bu konuda bir dosya yayınlayan BBC Rusya bölümü Saddam Hüseyin dönemindeki Rus Irak ilişiklerini masaya yatırarak Rusya’nın Suudi Arabistan’dan sonra dikkatlerini yeniden Irak petrollerine çevirdiğine dikkat çekti.

Yine Rusça yayın yapan iimes sitesinde A.O Kasayev imzasıyla yayınlanan bir yazıda Rusya’nın Kürdistan’daki enerji rezervlerine ulaşmak için Kürtlerle yürüttüğü ilişkileri anlatan bir analiz yayınladı.

KÜRDİSTAN’DAKİ PETROL REZERVLERİ

Güney Kürdistan’da büyük miktarda karbon hidrat rezervleri mevcut. Tahminlere göre Güney 45 milyar varil petrol rezervi bulunuyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde 11 yeni sondaj kuyusu açılabilir, uzmanlar bunlardan 115 milyar varil petrol olabileceğini belirtiyor. Ayrıca bu bölgenin derinliklerinde ciddi oranda metreküp gaz bulunuyor. Bu Irak’taki toplam doğal gazın yüzde 89’u oluyor

Irak’ta petrolün yüzde 40 Kerkük’te çıkarılıyor. Kerkük’ün zenginlik kaynakları onu büyük güçlerin ve bölgesel ülkelerin hedefi haline getiriyor. Ancak Kürtler kendilerine ait zenginliklerin işletmesini üstlenmek istiyor. Irak merkezi hükümeti yaklaşık 3 yıldır bu bölgedeki petrol araştırmalarını engelleyip Kürtlerin projelerini boşa çıkarmaya çalışıyor.

Anayasa ülkenin zengin petrol kaynaklarının kullanılması konusunda belirsiz hükümler içeriyor. Anayasanın 108. maddesine göre ülkede çıkan petrol ve gazın tüm Irak halkının olduğunu vurguluyor. Ancak eğer dış şirketler bu alanlarda petrol çıkarmak isterse bunu yerel yönetimlerle yapacağı anlaşmalar çerçevesinde gerçekleştirebilir. Bu konuda merkezi yönetimi bilgilendirmelidir.

109 maddeye göre ise enerji ihracat gelirleri ile bölgelerdeki demografik oranlarına göre dağılacaktır, deniliyor

Bu yasalardan maksimum yararlanmaya çalışan hem merkezi hükümet hem Kürdistan bölge yönetimi modern teknolojiyi kullanarak maksimum verim almaya ve gerekli stratejik politikaları oluşturmaya çalışıyorlar.

KÜRTLER ENERJİNİN KONTROLÜ İÇİN YENİ YASALAR ÇIKARIYOR

İimes.ru sitesinde bu konuda bir analiz yayınlayan Kasayev, Kürtlerin 2007’den beri yaptıkları yasal düzenlemeleri şöyle değerlendiriyor: “Kürdistan federal bölgesi kendi iç mevzuatlarıyla yaptığı düzenlemelerle (özellikle 19. madde) yabancı şirketlerin bölgede çıkaracakları petrol gaz ve mineralleri mülkleştirme haklarını sınırlandırmıştır.

Yine yeni çıkardığı çevre koruma yasalarına göre dışarıdan gelen oyuncular petrol çıkarma girişimlerini kendi iç mevzuatlarına göre yaptırılmasını zorunlu kılıyor ve bunun için bakanlıkta kurmuştur.

Kürt parlamentosu 7 Ağustos 2007 hidrokarbonlarla ilgili benzer bir yasayı onayladı. Bu düzenlemeye göre üç ilde yeni Erbil, Süleymaniye ve Dohuk hidrokarbon sektöründe yabancı yatırımın önünü açtı. Kısa bir süre sonra da bunu Kerkük’te uyguladı.

Aynı tarihlerde ‘Dana Gas’ BAE ve Avusturya petrol ve gaz grubu ‘OMV AG’ ile Mala Omer ve Şoriş bölgelerinde petrol arama ve çıkarma konusunda bir sözleşme imzalanmıştı.”

Güney Kürdistan yönetimi bu yılın başında 1 Haziran 2009'dan itibaren duran petrol ihracatına yeniden başladı ve Kürt hükümeti, bölgedeki günlük petrol üretimini önümüzdeki yıllarda 100 bin varile çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı.

Kürtler kendi bölgelerindeki petrolün Irak halkıyla bölüşmeye karşı direnmiyor ve Irak Anayasasında belirlendiği gibi gelirleri demografik orana göre paylaşıyor.

Suni ve (başlarda) Şiiler bu durumu resmen kabullenmek istemiyor ve bunu bağımsız Kürt devletine hazırlık olarak değerlendiriyor. Şiilerin baştaki gibi direnç göstermek yerine Irak’ın Güneyindeki konumlarını güçlendirmeyi daha akılcı buluyorlar. Ama Sunilerin bulunduğu alanlarda petrol bulunmadığı için bu konuyu daha dikkatli izliyorlar.

RUSYA ENERJİ KONUSUNDAKİ ENGELLERİ AŞMANIN YOLUNU ARIYOR

Güney Kürdistan’ın Rusya ile geleneksel bir ilişkisi var. Ruslar ticari ilişkileri konusunda kapıları açık tutuyorlar. Zaman zaman Primakov başkanlığındaki heyetler ziyarette bulunuyor. Son Erbil ziyareti de ikili ekonomik işbirliğini ve Rus yatırımlarını tartıştılar ve bölgesel işbirliğini geliştirme konusunu ele aldılar. Ancak iş enerji sektörüne gelince Kürt yetkililerin Irak merkezi hükümetinin bazı rahatsızlıklarına işaret ederek çekince koydular. Bu görüşmelerde Bağdat’ın sadece petrolü kontrol etmeye çalıştığını diğer kaynaklarının geliştirilmesi tamamen yerel makamların takdirine bağlı olduğu izlenimini verdi.

Kasayev, Kürt yönetimiyle merkezi hükümetinin dış yatırımcılar için böyle bir anlaşması olmasına rağmen Kürtlerin buna yanaşmadığına dikkat çekiyor. Kasayev makalesinde, “Primakov’un oraya gitmesi dostluk ilişkilerini geliştiriyor. Rus- Irak-Kürt ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda prensip kararlarına gittiler. Bu prensipler çok önemlidir. Erbil’de açılan konsolosluk ve bu ziyaretlerle Rusya Irak’taki politikaları için ensturuman elde etmişti.

Böylece şu sonuca varabiliriz Irak Kürdistan’ında yatırım konusunda diğer bölgelere göre önemli avantajlar elde etmiştir. Ayrıca bu bölge diğer yerlere oranla siyasi, ekonomik ve hukuki olarak daha az risk taşımaktadır” diyor.

Bundan bir yıl önce Bağdat Kürt tarafına ekonomik zorluklar ve petrol gelirlerindeki düşüşten dolayı Kürtlere 60.000 varile kadar ihracat için izin verildi. Ancak Kürtler merkezi hükümetten hukuki bir izin istemeyi beklemeden zaten kendi çalışmalarını yürütüyordu. Geçtiğimiz mayıs ayında ise merkezi hükümet yerel yönetimle petrol ihracatı konusunda yeni bir anlaşma imzaladı.

Ancak geçtiğimiz günlerde BBC Rusça bölümü için kaleme alınan bir makalede Irak’taki enerji ihaleleri konusunda batının yaptığı baskılar açıkta ifade edildi.

Ancak Kasayev buna itiraz ediyor. Kasayev’in bu konuda, “Rusya’nın burada petrol çıkarması Bağdat’ta rahatsızlık yaratabilir. Rusya ve Irak’ın ekonomik işbirliği mekanizmaları göz önünde bulundurulursa bunun enerji konusunda uygulanması biraz zor görünüyor. Bunun için Rusya’nın önce Irak federal yönetimi ile ilişkilerini geliştirmesi ve Kürt yerel yönetimi ve Kürt iş adamlarıyla anlaşmalar imzalaması gerekiyor. Bu uzak bir hedef değil. Şimdi Rusya için bu alandaki politik ve ekonomik konumunu güçlendirmelidir.

Kürt iş adamları güçlü ilişkiler kurulmalı. Irak Kürdistan içinde dağ bölgelerinde demir, tungsten, vanadyum, uranyum ve altın büyük yatakları vardır. Yine hidroelektrik ve termik santral inşa etmek için önemli rezerv kapasitesi vardır. Bunlarla birlikte demir yollarının yapımı konusunda görüşmeler var Güney Kürdistan ile diğer bölgeler arasında bağlantılar zayıftır. Bu sadece ekonomik değil aynı zamanda politik bir karaktere sahiptir çünkü bu ülkenin yeniden bütünleşme sürecine yardımcı olacaktır.

Bize göre, yakın gelecekte Rus şirketlerinin planlarını en verimli hayata geçirmek için, teknolojik gelişim bir gösteri, ekipman ve hizmetlerini yerine getirebilmek için, Kürdistan yönetimi sivil toplum örgütleri ve iş ortaklarıyla yani yerel iş adamlarıyla güçlü ilişkiler geliştirmelidir” diyor.

Hiç yorum yok: