6 Temmuz 2010 Salı

PKK aşıldı!


Manşete bakın: 'Bir haftada kaç terörist öldürüldü?' diye soruyor ve dökümünü yapıyor. Kimden daha fazla öldü diye parmak hesabına giriyor, medya çetelesini tutuyor. 'PKK biterse sorun da biter' diye düşünülüyor...

Biter mi gerçekten?

PKK biterse Kürt talebi de biter mi?

İzninizle 'Teke Tek' programında Fatih Altaylı'ya konuşan yazar Altan Tan'dan uzun bir pasaj aktarmak istiyorum:

'Farz edin ki Türkiye Cumhuriyeti ordusu Kandil'e girdi ve orayı yerle bir etti. 5 bin değil 10 bin insan öldü. Veya tam tersini düşünelim; bütün PKK'liler bir gece yattılar sabah uyandılar ve dediler ki 'Biz yanlış yaptık biz gidip tırnak içinde şefkatli kollarına teslim oluyoruz! Tek sıra dizildiler, Habur'a geldiler, tövbe-i istiğfar ettiler, teslim oldular. Veya Abdullah Öcalan İmralı'dan çıktı dedi ki, 'Türküm doğruyum. Ne mutlu Türküm diyene. Ben bu işten vazgeçtim.' Bu sorun biter mi? Bu sorun bitmeyecek arkadaşlar. Ortadoğu'da 30 milyon Kürt var. Türkiye'de de bunların yarıdan fazlası var. Bu adamlar kendi kimliklerinden, kültürlerinden vazgeçmiyorlar. Ne kadar asimile ederseniz edin, ne kadar öldürürseniz öldürün... Abdullah Öcalan vazgeçse de, Barzani ve Talabani vazgeçse de bir Kürt olarak kimlik hakkımdan vazgeçmeyeceğim.'

* * *

Tan'ın bu ifadeleri çok şey anlatıyor. Siyasal ve sosyolojik bir hakikati dile getiriyor; o da şudur:

Kürt sorunu ya da 'kimlik talebi' PKK'yi aşmıştır. Kürt toplumunun güncel/içsel istemi haline gelmiştir. PKK'nin, BDP'nin ya da Öcalan'ın ısrarla gündemde tuttuğu 'örgütsel bir talep' değildir. Örgüt bağını da aşan bir siyasal görüşü, tarafı, teşkilatı olsun ya da olmasın tüm Kürtlerin sahiplendiği toplumsal bir talep haline gelmiştir.

Çok daha ruhsallaşmıştır. Tan'ın ifadeleri de bu ruhsal şekilleniş ve sahiplenişin dışa vurumudur. Bir tür aidiyettir. Özellikle son otuz yıllık sürecin birey ve toplum olarak Kürtlerde yarattığı ruhsal, düşünsel ve kültürel dönüşüm, kurumlar vazgeçse bile geri dönüşümü olmayan devamlılık kazanan böyle bir özdeşlik yaratmıştır.

Kürt kimliği ve Kürt özgürlük talebi PKK ve Öcalan'dan bağımsız sosyokültürel bir hakikat haline geldiğinden; diğer bir ifadeyle başlangıçtaki 'örgüt' niteliğini yitirip halklaştığından; demokratik talepleri PKK'ye indirgeyen ve toplumsal isteklenişi görmezden gelen gerici odakların bu zorlamalı halleri ancak ink‰rdan kaynaklı olabilir.

Burada 'PKK istiyor' diye bir halkın kimlik-özgürlük hakkından men edilmesinin de aynı kapıya çıktığını söylemek yerinde olur.

* * *

Bugün PKK'ye dönük şiddetin yoğunluğu ve yaygınlığı altında da 'istekten arındırılmış' bir PKK'nin (ya da Öcalan'ın) toplumu da 'istekten arındıracağı' inancı vardır. Bu inanışa göre PKK h‰l‰ stratejik halkadır ve çözülme de ancak bu halkadan başlayabilir.

AKP, bu halkaya BDP'yi de dahil etmiştir.

Son süreçte ise çözülmeyi halktan başlatan, halk istekten arındırıldıkça, PKK'nin arındırılacağını düşünen bir niyet içinde olmuştur. Şiddetin halkalar şeklinde dışa doğru büyümesi ve giderek daha geniş bir kesimi içine alması da bunu göstermektedir.

Halk kimlik-özgürlük konusundaki istekli halini korudukça şiddet gündemden düşmeyecek daha çok tahrip edici olacaktır.

Ancak sadece 'tahrip edici' olacaktır. Sorunu çözmeyecek, öncülük edenlerin tasfiyesi gerçekleşse bile ya da Tan'ın belirttiği gibi 'PKK vazgeçse bile' Kürtler kimlik-özgürlük taleplerinden vazgeçmeyecektir...

Tam da bu noktada PKK çoktan aşılmıştır!

Delil KARAKOÇAN
delil-karakocan@hotmail.com

Hiç yorum yok: