26 Temmuz 2010 Pazartesi

‘Kadın Dağlarda Diriliyor’




“Kürt kadını dağlarda alternatif bir yaşam yaratmaktadır. Gerillada bir özgüç ve felsefesini yaratıyorsun. Var olan pozisyonda toplum için alternatif bir yaşam yaratıyorsun. Kadın açısında ilk olarak dağlarda özgürlük alanları yaratıldı. Bu topraklarda tarihi intikam alınıyor. Kürt kadını dağlarda diriliyor. Kadın özgürlüğünü bu topraklarda kaybetti tekrar bu topraklar da kazanacak. Özgürlüğe en layık yerler dağlardır.”
HPG’nin sürece bakışı 
 
PKK’nin ortaya çıkışı ile birlikte Kürdistan’ın sert ve muazzam dağlık coğrafyasına dayanılarak geliştirilen gerillacılığın çok özgün, incelemeye değer bir deneyim olduğu kesin. Dünyanın ikinci büyük ordusu olan Türk ordusunun 20 yılı aşkındır bu güç karşısında yaşadığı başarısızlık ve bugün bu gücün etkili bir biçimde varlığını sürdürmesi bu deneyimi daha çarpıcı kılıyor. İşte bu gerillacılık deneyiminin en özgün ve en çarpıcı bir yönü de kadın gerillalar. Türkiye açısından bu husus gözden kaçırılmaya çalışılsa da, çeşitli Avrupa ülkelerinde ve mücadele yürüten diğer halklar açısından Kürdistan’daki kadın gerillacılığının çok dikkat çekici olduğu dillendirilen bir gerçeklik. Nitekim çeşitli dönemlerde bu dağları ziyaret eden gazetecilerin, yazarların en fazla bu konuya ilgi duydukları görülüyor.

< PKK saflarına kadının bu kadar yoğun katılımı ve bu saflardaki etki düzeyi kimi çevrelerce politik bir yaklaşım olarak yorumlansa da Kürt Halk Önderi Abdulah Öcalan’ın da 30 yılı aşkın mücadele sürecinde kadına dair yaptığı değerlendirmeler ve bugün kadının örgüt ve gerilla içindeki durumu kadının yerinin tamamen ideolojik ve stratejik olduğunu gösteriyor.

Kadın gerilla komutanlarına göre kadının PKK hareketi içerisindeki yerine dair bizim kısacık özetleyebileceğimiz iki temel husus şu:
Öcalan’ın savunmalarında ortaya koyduğu fikirlerden de anlaşılacağı gibi PKK’nin yeni paradigması olarak da ifade edilen, Demokratik Ekolojik Cinsiyet Özgürlükçü paradigmanın en temel dayanağı ve öncüsü kadın olmaktadır. Çünkü bu temel paradigma demokrasiyi toplumsal sistemin temel kimliği olarak ön görürken, ekolojik yaklaşımla evrene, bu evrende yaşayan canlıya en önemlisi de bu canlılar arasında temel unsur olan insan ile insandan koparılıp ayrılaştırılan doğaya, bunlar arasındaki ilişkiye yeni bir yaklaşım geliştiriyor. Ayrıca cinsiyet özgürlüğü tanımıyla kadının tarihten bu gün yaşadığı deneyimler ve insanlığın gelişimine katkısı ile bugünü arasındaki temel adaletsizlik, eşitsizlik ve çelişkilerin tüm çelişki eşitsizlik ve adaletsizliklerin kaynağı olduğu, cinsiyetçilik olarak kışkırtılan toplumsal hastalığın günümüzdeki hiyerarşik devletçi toplumun temsilcisi olan kapitalizm elinde etkili bir silaha dönüştürüldüğü değerlendiriliyor.

Günümüzde yeni toplumsallıktan bahseden Öcalan o tarihsel süreçlerin bugüne gelişini de değerlendirerek doğal toplumun yeniden günümüze uyarlanması temelinde bir yeni toplumsallaşma veyahut komünalite öngörüyor. İşte tam da burada kadının yeniden doğal toplumdan bugüne gelen o tarihsel süreçle yüzleştirilerek, bu toplumsallığın öncü gücü olabileceğine vurgu yapılıyor. Yani aslında yeni öngörülen sistem kadının ellerine teslim ediliyor. Kadın bir yaşam yaratıcısı olarak rol oynuyor. Diğer bir husus da kadının PKK içerisinde oynadığı rol. PKK’nin bir kadın partisi olduğunu ifade eden kadın gerillalar bu mekanlarda da -dağlarda- toplum için öncü bir toplumsallık olan gerillada da kadının öncülük rolünün varlığına işaret ediliyor. Yaşamın geliştirilmesindeki temel parametrelerin kadın merkezli geliştiği apaçık ortadayken, bir de kadının bu hareketin emniyet subapı olduğuna dikkat çekiliyor. Birçok örgütün aşırı politik ve siyasal hareketlilik ve yoğunluk içerisinde temel çizgi kaymaları ve bozulmalar yaşadığına dikkat çeken kadınlar kadının bu konuda ölçü kazandıran rolüne dikkat çekiyorlar. PKK içerisinde kadının aynı zamanda temel mücadele gücü olduğunu belirten gerilla komutanlarına göre kadının özgürlük ve eşitlik konularındaki güçlü arayışlarının güçlü mücadeleleri ortaya çıkardığı, kadının fedai düzeyinde oynadığı rolün bu güçlü arayıştan ileri geldiği belirtiliyor.

Kadına dair gerillalarla yaptığımız sohbetlerde kadın konusuyla iç içe Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da değerlendirildiğini görüyoruz. Anlatılanlardan bunun kaçınılmaz bir durum olduğunu anladığımız bu husus Öcalan’ın kadın özgürlüğü konusundaki çabasından ileri geliyor. Kadın gerillalara, kadına ve dağa dair sohbet ettiğimiz YJA-Star Karargah Komutanı Zozan Çewlîk ve YJA-Star Komuta Konseyi Üyesi Zaxo Zagros’a sohbetimize başlamadan önce bu hususu soruyoruz.

Kadına dair yürüttüğümüz birçok tartışma Öcalan ile iç içe yürütülen bir tartışmaya evriliyor. Bunun nedeni nedir?

 
Zozan Çewlîk: Bu tabi ki bizdeki kadın özgürlük mücadelesinin farkından ve Önder Apo’nun bu mücadeledeki rolünden ileri gelmektedir. Bakın dünyanın birçok yerinde kadın mücadelesi var. Bunlardan biri de Kürdistan da verilen mücadeledir. Bugün Kürt kadınının verdiği mücadele ve gelmiş olduğu bir düzey var. Ama bu düzeyi anlamak açısından Önder Apo’yu anlamak gerekiyor. Biz Önderlik eksenli gelişen bir hareketiz. Kadın mücadelemizi iki boyutlu ele almak gerekiyor. Birincisi; PKK nasıl bir Önderlik hareketi ise bunun içinde gelişen kadın hareketi var. Bunu da Önderlik gerçeğinden kopuk ele alamayız. Mücadelemizin bir ideolojiye dayanarak geldiği aşama vardır ve bütünlüklü bakmak önemlidir. Kürdistan’da gelişen mücadele dünyada gelişen diğer mücadelelerden çok farklıdır. PKK’nin 32 yıllık mücadelesi içerisinde Kürt kadının demokratik siyasetin yaratılmasında oynadığı büyük bir rol var. Geçen zaman içerisinde Önderliğimizin emekleri ve verilen büyük bedeller mücadele tarihimiz açısından oldukça önemlidir. Geldiğimiz aşamada ideolojiye, kimliğe, örgütlülüğe ve eylem gücüne sahibiz. Önderliğimizin geliştirdiği paradigma ekseninde, Kürt kadını ve mücadelesi açısından hedeflenen bir toplum gerçeği var. Önder Apo ve PKK’nin farkı da buradadır.

Bugün kadın sorunu en derin sorundur. Kapitalist modernitenin kadın ile toplumu düşürdüğü gerçeklik göz önündedir. Sistem kadını bir meta haline getirmiştir. Bu noktada PKK ve kadın hareketi var olan sisteme karşı alternatifini yaratmaktadır. Kadına irade kazandırarak, kadını özgürleştirerek toplum özgürleştirilmektedir.

“Kadınsız yeni bir toplum yaratılmaya çalışıldı”

Peki diğer devrimlere göre Öcalan neden böyle bir yöntemi tercih etti? 

 
Zaxo Zagros: Önderlik yeni paradigmasında kadını toplumun dönüşümünde esas olarak ele alıyor. Bütün devrim hareketlerinde bu nokta iyi tespit edilemedi. Hatta cinsiyetçiliğe karşı da ciddi bir mücadele yürütülmedi. Toplumun dönüşümü için gerekli olan bu nokta ele alınmadı ve ihmal edildi. Birçok hareket egemen sistemin uzantısı olmaktan bu yüzden kurtulamadı. Ve kölelik devam etti. Hatta özgürlük iddiasıyla ortaya çıkan hareketlerin içerisinde bile bu kölelik devam etti. Özgürlük için yola çıkan hareketler kadın konusunda yetersiz kaldıkları için amaçlarına ulaşamadılar. Kadınsız yeni bir toplum yaratılmaya çalışıldı. Başarısızlıklarında kadın özgürlük konusu gibi birçok nokta var tabi.


Biz bu açıdan kadının özgürlüğü, cinsiyetçi toplumun özgürlüğü açısında herkesten farklı bir gerçekliğe sahibiz. Bilindiği gibi kadının düşürülmesi ile toplumun düşürüldüğü tarihi bir gerçektir. Önderliğimiz de tarihte yaşanan bu durumu deşifre etti, çözümledi. Tarihsel süreç çözümlenirken bu husus temel bir hattır. Çözümlemeler her şeyden daha çok kadının özgürlüğüne dolayısıyla kurtuluşa giden yolun aydınlatılmasıdır. Bu bakımdan aslında Önderlik daha başından bu yana bir halkın bir toplumun kurtuluşunu, başta kadının kurtuluşu hususuna bağladı, bunun ayrılmaz bir husus olduğuna işaret etti.

Anladığımız kadarıyla kadına diğer mücadele unsurları ya da diğer toplumsal tabakalara göre çok önemli ve ağır sorumluluklar düşüyor. Yani herkes için görev bir iken, kadın için ikidir gibi. Bu kadar yükleme neden ve bunları yapabilmek, başarabilmek mümkün mü?

 
Zozan Çewlîk: Kürt kadını ve mücadelesi açısından iki noktayı belirtmek gerekir. Çünkü PKK’nin karakteri budur. Birincisi, sömürülen bir ulus gerçeği var. Bu anlamda bir ulusal sorunu var. Dili, kültürü ile bir baskı altında yaşamaktadır. Kürt halkının vermekte olduğu böyle bir mücadele boyutu var. İkinci husus olarak da, kadın olmanın getirdiği sömürülme ezilme köleleştirilme gerçeği var. İşte buna karşı verilen bir mücadele de söz konusu. Bu 5000 yıldır var olan cinsiyetçi topluma karşı verilen mücadeledir. Dünyada yürütülen kadın mücadeleleri var ama bu nokta da ayrıştığı gibi bir gerçeklik de var.

Bugün bizim paradigmamız üç ayak üzerinde kendini örgütlemekte ve bir toplum modeli hedeflemektedir. Bu ayaklar; demokratik, ekolojik ve cins özgürlüğü olmaktadır. Her şeyden önce amacımızı kendi içimizde başarmak ve amaca ulaşmak için aranan yol ve yöntem mücadelesi var. İşte bu durumlar içerisinde kadının karşısına tabi ki bir değil ki değil birçok görev çıkıyor. Çünkü kadın bir değil iki değil birçok yerden vuruluyor sömürülüyor köleleştiriliyor. Biz buna karşı gücümüzü nereden alıyoruz. Sömürüldüğümüz merkezler bu kadar çok ise buna karşı öfkemiz de o kadar çok oluyor, nefretimizde ona göre büyük oluyor. Arayışımız ve özgürlük istemimizde bu temelde katlanıyor. Büyük kahramanlıkların fedailiğin kadın içerisinde ortaya çıkışı da bu kavganın büyüklüğünden ileri geliyor.

Kadın açısından gelinen mücadele düzeyi ise küçümsenmeyecek düzeydedir. Kürdistan dağlarında PKK öncülüğünde gelişen kadın ordulaşması ve kadının partileştiği bir düzey vardır. Ve KJB ile de ulaştığı konfederalizm düzeyi vardır. Bu kazanımlar verilen mücadele ile elde edildi. Gerilla öncülüğünde başlayan ve bugün itibarı ile toplumsallaşan bir mücadele gerçeğimiz var. Mücadelemiz ulusal mücadelenin yanında kadın özgürlük mücadelesi açısında da önemli olmaktadır. Bu anlamda kadın demokratik siyasette öncülük misyonuna sahiptir. Dikkat edelim Kürdistan’da siyasette, eylemlerde ve toplumsal gelişmelerde kadının rengi öndedir. Kadın 500 yıllık egemen erkek sistemini değiştirme ve kendi köleliğini yenme anlamında belli bir düzey kazanmıştır. Var olan gerçekliği tarihsel ve toplumsal boyutu ile çözüp karşısında alternatif toplum yaratma iddiasındadır. Kürt kadını bu amaç için birçok alanda kendini örgütleyen bir mücadele içerisindedir ve bunu da büyük oranda başarmıştır. Türkiye siyasetine bakın kadın Kürdistan’daki kadar hiçbir yerde siyasetin içerisinde yer almıyor. Bu noktada da Kürdistan’da yaratılanlar tüm sistemlere alternatif bir sistemdir. Bugüne kolay gelinmedi, binlerce şehit ve büyük bedeller ödenerek gelindi.

Siz YJA-Star adıyla örgütlenen bir kadın ordususunuz. Bu gerçekten oldukça ilgi çekici ve birazda gizemli...

 
Zaxo Zagros: Şimdi Kürdistan devriminde PKK ideolojik ve felsefik yaklaşımından dolayı adım adım gelişmeler kat etti. Örgütsel, ideolojik, felsefik yaklaşımın yanı sıra ordulaşarak da kendini var etti. Ordu denilince insanın aklına savaş ve asker gelmekte ama kadının dağa çıkışı öncelikle var olan sistemden fiziksel bir kopuşu gerçekleştirmektir. Bu açıdan dağlar kadın için dört duvar arasına sıkıştırılmış evden ve zihniyetten ilk kopuştur, ilk adımdır. Toplumda kadının savunmasız kalması için sistem birçok yöntem geliştirmiştir. Düşünsel, duygusal, inançsal, toplumsal, fiziki olarak her şeyi elinde alınmış. Eğer kadın yeniden özgürlüğüne kavuşmak istiyorsa kaybettiklerini kazanmak zorunda. Bunun için dağa çıkışı ve kadın ordulaşmasını sadece askeri olarak ele almak dar bir yaklaşım olur. Kadın kendi güvenini kazanması ve toplumda kurtuluşu elde etmesi için kendini tanımalı. Yaşamsal ve düşünsel ihtiyacını karşılaması için kendini iyi tanımalı.

Cesaret, kendine güven, kendini tanıma ve özgür düşünme gibi kazanımlar kadında fiziki savunmayı da geliştirmektedir. Açığa çıkan bu güç ulusal mücadelede önemli bir yere sahip. Bir insan kendini savunamazsa özgür olarak da yaşayamaz. Kadın ordulaşması kendi varlığını ve saldırılara karşı kendini savunmayı geliştiriyor. Kendini savunamazsan yaşayamazsın.

Kadının gerillacılık anlamında elde ettiği başarıyı ve fedailik denilen hususun gelişimini de mi buna bağlıyorsunuz?

 
Zaxo Zagros: Kadın gerillalaşmasında öne çıkan esas olgunun fedailik olduğu doğrudur. Zîlan ve Beritan arkadaşlar da gerçekleşen kadının gizli olan cesaretinin açığa çıkmasıdır. Yani sönük kalan cesaretin yeniden alevlenmesidir. Öncülükte, yaşamda, ideolojide, felsefede, değişim-dönüşümde ve kendini savunmada büyük bir kahramanlık, direniş ve cesaretin açığa çıkması yaşanmak- tadır. Beritan arkadaşın şahsında bu net açığa çıkmaktadır. Yaşamda kararlılık, özgür yaşam arayışı, savaşta açıklık ve netlik düşmanın karşısında ortaya çıkıyor. Kürde dayatılan ihanet ve iradesizliğe karşı kadın anlamlı bir duruş ortaya koydu. Zîlan, Rojbîn, Berwar, Berîtan gibi bir çok arkadaşın şahsında fedailik açığa çıkmıştır. Dağda açığa çıkan bu güç toplumu da güçlü etkiledi. Bugün Kürt toplumu direniyor ve teslim olmuyorsa bunda kadının çok güçlü bir etkisi vardır. Eğer dağda kadın gücü ve cesareti bu kadar gelişmeseydi toplumda da bu kadar değişim olmayacaktı. Kadın ile beraber Kürt toplumunun kendine olan güveni gelişiyor.

“Kadın dikkate alınıyorsa PKK sayesindedir”

 
Kadın ordulaşması hem Kürt toplumunu hem de Ortadoğu toplumunu demokratikleştirmektedir. Şimdiye kadar zayıf görülen kadın gerillalaşarak her koşulda mücadele edilebileceğini gösterdi. Ortadoğu’da en fazla Kürt kadını siyasetin içinde ve kendini ifade edebiliyor. Açığa çıkan bu irade ile artık kadın olmak utanılacak bir durum olmaktan ziyade bir yücelik olarak ele alınmaya başlandı. Bütün kadınlar da kendine güven, inanç ve güzelliğin açığa çıkması yaşandı. Artık kadınlar sessiz kalmıyor ve her yerde en yüksek sesle kendilerini ifade ediyorlar. Hem askeri hem de siyasi alanda belli bir güç açığa çıkmıştır. Orta doğuda kadın siyasal alanda dikkate alınıyorsa bu PKK sayesinde olmuştur. Bu anlamda Özgür Kadın Mücadelesi Ortadoğu’da demokratikleşmeye öncülük etmektedir.

Dağların özgürleştirici etkisine dair bazı hususları görmek için yıllarca dağlarda kalmaya gerek olmuyor. Bir gazeteci olarak bile yaşansa, kısa bir süreç bu konuda öğretici derslerle dolu. Bunu gerillalara da soruyoruz. Dağların özgürleştirici etkisine dair sosyolojik bilimsel değerlendirmelerde bulunuyorlar. Örneğin bilinçaltı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan bir gerilla dağların insanların bilinçaltına hükmeden unsurlardan yoksun olduğunu belirtiyor. İnsanın düşüncesinin etrafını farkına bile varamadan ördüğü tel örgüler, sınırlar yok örneğin. Ya da yönlendirici, etkileyici, devletçi zihniyetin uyuşturucu baskı ve dayatmaları yok örneğin. Gelişen tekniğin etkisiyle inanılmaz bir biçimde zenginleşen iletişim araçlarının, yöntemlerinin, her saniye insanların beynine pompaladığı ağır propaganda bombardımanına maruz kalmıyor insan. Dağların kendi gerçeğini erkenden tanıma ve bir insan olarak kendi ayakların üzerinde durmak olan katkısı seni sen yapan hususlar oluyor. En güzelini de ‘yokluğundan dolayı’ şükürler eden bir gerilla anlatıyor peşpeşe kelimelerle “mesela en önemlisi cebimizde para ve bunun getirdiği tüm dertler yok, cep telefonu yok, etrafta boyalı afişler reklam panoları yok, polis arama noktaları yok, insanları hantallaştıran her türden sözde ileri teknik yok, otobüsler yok, nasıl nefes alacağına dair onlarca uyarı yok mesela duvarlarda, yok da yok..

Burada kadının tam da Türkiye’de gerillanın dağdan inmesinin frensiz bir biçimde tartışıldığı günlerde dağdan inilmeyeceği yönünde yürüttükleri tartışmaların da varlığına tanık oluyoruz. Tartıştığımız birçok kadın gerilla Kürt sorununun siyasal ve politik zeminde çözümü durumunda bile kadın gerillaların dağda kalacağına, kadın özgürlüğünün belli düzeyde garanti altına alınmadığı müddetçe kadının Kürdistan dağlarında özgür yaşamını sürdüreceğine devam edeceğine dair değerlendirmeler mevcut. Bu kez gerilla dağdan inecek mi diye değil kadın ve dağ arasındaki ilişkiyi soruyoruz.

Kadın ve dağlar… Bu ikiliyi nasıl tanımlamak lazım? 

 
Zaxo Zagros: Tabi yaşanılan mekân ve yer yani dağlar çok önemlidir. Sistem içinde yaşamak ile dışında yaşamak çok farklı. Bunun için kadının dağa gelişi egemen ve köleci sistemin etkisinde çıkışın ilk adımıdır. Kadın dağda kendi gücünü tanıyor, yaşadığı korkuları aşıyor. Sadece askeri olarak değil kadında yaratılmış olan her türlü korkunun aşılması söz konusudur. Dağda yaşamak kadında cesareti ve kendine inancı geliştiriyor. Özgür düşünceyi geliştiriyor. Artık Kürdistan kadını bir eve mahkum değil. Arap, Fars veya Avrupa kadını sisteme bağlı iken, Kürt kadını sistemden bağımsız yaşayabilir. Kürt kadını dağlarda alternatif bir yaşam yaratmaktadır.

Dağda olmak var olan sisteme karşı kendini savunma açısında avantajlar sağlamaktadır. Sistem içinde ayakların üzerinde durmak çok zordur. Gerilla da bir öz güç ve felsefesini yaratıyorsun. Var olan pozisyonda toplum için alternatif bir yaşam yaratıyorsun. Kadın açısında ilk olarak dağlarda özgürlük alanları yaratıldı. Bu topraklarda tarihi intikam alınıyor. Kürt kadını dağlarda diriliyor. Kadın özgürlüğünü bu topraklarda kaybetti tekrar bu topraklar da kazanacak. Özgürlüğe en layık yerler dağlardır. Dışarıdan bakıldığında dağlara kaba bir bakış açısı var ama bilinmelidir ki dağlar kadın için akademi yerleridir. Özgürlük mekanıdır ve sadece dağlarda özgür irademizi geliştirebiliriz. Kürt kadını dağlarda büyük kazanımlar yaratarak bütün insanlığa öncülük etmektedir. Bize düşen görevde açığa çıkan bu kazanımlara sahip çıkmaktır. Bu gerçekliğe göre yaşamaktır. Kadın açısından en büyük ahlaki duruş bu olacaktır.

Her gerillanın dağdaki varlığı özgür yaşam arayışıdır. Kürt halkına ve Önderliğimize yaklaşımı kabul etmeyen bir duruş ile insanlar gerillaya geliyorlar. Sistemin Kürtleri yok sayan politikalarını reddeden bir insan dağa geldiğinde gerilla felsefesine göre mücadelesini sürdürdü mü daha anlamlı bir tablo karşımıza çıkıyor. Gerilla bir savunma gücü olmanın yanında insana yeni bir bakış açısı oluşturuyor. Bugün dünya da insana dair ahlaki, felsefi, ideolojik, politik değerler gerçek anlamıyla gerillada korunmaktadır. Bu nedenle halkımıza ve değerlerimize karşı gelişen saldırılara karşı en duyarlı olan gerilladır. Yapılan her haksızlığa karşı tetikte beklemektedir. Kendi bireysel kaygısına düşmeden canını da feda edecek şekilde gelişebilecek her türlü saldırıya karşı hazırda beklemektedir. Gelen her saldırıya karşı gerilla cevabını nasıl veririm arayışı içindedir. Bunun ortaya çıkışında dağın rolü küçümsenemez. İşte şimdi yüzlerce arkadaş, Önderliğimize ve Kürt halkının iradesine yönelik gelişen saldırılara karşı fedai eylemi için öneride bulunmuştur. Bu düzeyde bir duyarlılık ve büyük bir hassasiyet var. YJA-STAR gerillaları açısında da bu hassasiyet oldukça güçlüdür. Son günlerde gelişen saldırılara karşıda hem HPG hem de YJA-STAR olarak güçlü bir hazırlığımız var. Zihinsel, taktiksel, askeri olarak ciddi hazırlık içerisindeyiz. Gelişecek her saldırıya karşı da fedai bir duruşa sahip olacağız. Bu konuda kesinlikle hiçbir tereddüdümüz yok.


DOĞAN ÇETİN-D. TOLHILDAN ANF-BEHDİNAN

Hiç yorum yok: