22 Haziran 2010 Salı

Israil'le Olan Kontrollü Kriz Kontrolden Çıktı

İsrail’in yardım gemilerine yönelik geliştirdiği saldırı üzerinden Türkiye tarafından yaratılan uluslar arası kriz son günlerin en önemli gündem maddesi olarak sıcaklığını korurken,


İsrail’in yardım gemilerine yönelik geliştirdiği saldırı üzerinden Türkiye tarafından yaratılan uluslar arası kriz son günlerin en önemli gündem maddesi olarak sıcaklığını korurken, bu olayın arka planında gölgede kalan bazı yönlerine ışık tutmak gerekmektedir.
Öncelikle krizin ortaya çıktığı günlerde, gündemdeki en önemli konulara bakmak az da olsa aydınlatıcı olacaktır. Gündemi işgal eden olayların yaşanmasından haftalar önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan mevcut gidişatın artık kabul edilemeyeceğini, 31 Mayıs tarihine kadar mevcut muhatapsızlık devam ederse geri çekileceğini kamuoyuna açık ve net bir şekilde ilan etmişti. Yaşanan uluslar arası krizin de aynı tarihe denk gelmesi tesadüflere çok inanan kişilere bile fazla inandırıcı gelmemiştir.
İçinde Gazze halkı için insani yardım malzemeleri olduğu iddia edilen ve İsrail ordusu tarafından operasyonla engellenen gemiler üzerinden gelişen, uluslar arası krizin yaşanmasından kısa bir süre önce uluslar arası kamuoyunun gündeminde Türkiye’yi dış politikada zora sokacak bir gelişme daha vardı. Türkiye ve Brezilya devletlerinin İran’ı uluslar arası ambargolardan kurtarmaya yönelik geliştirdikleri diplomatik bir oyun deşifre olmuş ve başta Türkiye devleti bu oyun nedeniyle çok sert eleştirilmişti.
Geçtiğimiz yıllarda İran’ı uranyum zenginleştirme programından vazgeçirmek için Türkiye’de uranyum takası önerisi öne sürülmüş ve bu öneri kabul görmemişti. Üzerinden geçen bu kadar farklı süreçten sonra yeni bir alternatif çözüm yolu bulmuş gibi göstererek dünya kamuoyunu aldatmanın ve İran’a zaman kazandırmaya çalışmanın dışında bir amacı olmadığı dünya kamuoyu ve başta ABD başkanı olmak üzere birçok kesim tarafından görülmüş ve sert bir şekilde eleştirilmişti. Eleştirilerin dozu öyle bir noktaya gelmişti ki 30 Mayıs tarihinde ABD dış işleri bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Türkiye ve Brezilya devletlerinin İran tarafından kullanıldığı iddia edilmişti.
İsrail devleti tarafından, gemi konvoyunun ilk örgütlendiği günden itibaren İsrail’e yaklaştırılmayacağı net bir şekilde kamuoyuna duyurulmuştu. Benzer duyuru ve çağrılara rağmen yardım konvoyunu bir süre beklettikten sonra Türk Hükümetinin kamuoyu tarafından 31 Mayıs tarihinin yukarda belirttiğimiz önemi ve hassasiyeti bilinmesine rağmen tamda bu tarihte konvoyun İsrail karasularına ulaşacağı hesaplanarak çok hesaplı ve bilinçli bir şekilde ABD’li strateji uzmanlarının sık kullandıkları tabirle kontrollü bir kriz çıkarma amaçlı gönderilmiştir.
İç kamuoyunda, 31 Mayıs’ta bir muhatap bulamadığı için geri çekileceğini kamuoyuna ilan eden Kürt Halk Önderi’nin açıklaması sonrası artan askeri eylemler, dışta da Kürt Özgürlük Mücadelesini bastırma doğrultusunda kullanmayı planladığı İran devletini uluslar arası ambargolardan kurtarmak için içine girdiği sıkıntılar nedeniyle, haziran ayına bu kadar zorlanarak gireceği net bir şekilde bilinen Türkiye devleti yarattığı kontrollü krizle dünya kamuoyunun gündemini kısa bir süreliğine de olsa saptırmayı başarmıştır.
Fakat bu durumun fazla uzun sürmeyeceği hemen her kes tarafından bilinmekle beraber, İsrail ile imzaladığı askeri ve ekonomik antlaşmalar göz önüne alınırsa yaşanan karmaşanın faturasını da her zamankinden daha ağır ödeyeceğini ve bilinçli bir şekilde çıkardığı kontrollü krizin kontrolden çıktığını tespit etmek zor değildir.
Mehmet Şahin

Hiç yorum yok: