20 Mayıs 2010 Perşembe

BDP'li Belediyeler-4


Hem devletin ve mevcut siyasi partilerin, hem de Kürt muhalefetinin stratejik anlamlar yüklediği 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri'nin bir referandum niteliğinde olduğu söyleniyordu. Bu referandumda seçim sandıklarından DTP'ye iki 'evet' çıktı. DTP'ye çıkan her oy, aslında iki oy demekti. Birincisi, Kürt halkı DTP'ye 'evet' diyerek siyasi iradesine 'evet' demiş oldu. Bu Kürt halkının devletle olan ilişkisine verdiği bir yanıttı. İkincisi ise Kürt halkı BDP'ye 'evet' diyerek aynı zamanda Bölge'de özgür demokratik bir yaşamın inşasına 'evet' demiş oldu. Bu ise kendi kendine verdiği bir sözdü

Belediye Başkanları kelepçelendi

DTP'nin 29 Mart yerel seçimlerindeki başarısı üzerine, parti yöneticileri, parti üyeleri, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri dahil 1500 kişi tutuklandı

Belediye başkanları: Necdet Atalay (Batman), Mehmet Nuri Güneş (Iğdır), Ahmet Ertak (Şırnak), Aydın Budak (Cizre-Şırnak), Zülküf Karatekin (Kayapınar-Diyarbakır), Leyla Güven (Viranşehir-Urfa), Ethem Şahin (Suruç-Urfa), Ferhan Türk (Kızıltepe-Mardin), Abdullah Demirbaş (Sur Diyarbakır).

Eski belediye başkanları: Hüseyin Kalkan (Batman), Hüseyin Yılmaz (Ağrı), Fırat Anlı (Yenişehir-Diyarbakır), Fikret Kaya (Silvan-Diyarbakır), Abdullah Akengin (Dicle-Diyarbakır), Şehmus Bayhan (Lice-Diyarbakır) Emrullah Cin (Viranşehir-Urfa), Gülcihan Şimşek (Bostaniçi-Van).

BDP YEREL YÖNETİMLERDEN SORUMLU EŞBAŞKAN YARDIMCISI DEMİR ÇELİK

29 Mart tarihi bir eşiktir

  • 29 Mart yerel seçimlerinin önemi neydi?

    29 Mart 2009 seçimleri Türkiye'nin parlamenter demokrasisinde bir dönüm noktası oldu. Kürtlerin, otoriter katı merkeziyetçi zihniyete itiraz edişlerinin seçimi olması özelliğiyle tarihe not düştü. Kürtler, başta kendi coğrafyalarında olmak üzere bütün ülke genelinde irade beyanında bulunmuş, önemli kazanımlarıyla ülkenin demokratikleştirilmesi mücadelesinde ne denli önemli bir siyasal aktör olduklarını gösterebilme fırsatını yakalamışlardır. Bu nedenle tarihi bir eşiktir. İnkar ve imha politiklarına, her tür yalnızlaştırma, ötekileştirme ve yargısal kuşatmaya karşın örgütlü halk gücüyle nelerin mümkün olabileceğinin dostlara gösterilebilidiği bir kazanıma dönüştü.

    BDP geleneği üç dönemdir yerel yönetimlerde. Yapılan hizmetler açısından bu üç dönemin birbirinden farkı ne?

    BDP geleneği ilk kez 1999 yerel seçimlerinde iktidarla tanışabildi. On bin yıllık insanlık tarihinin beş bin yıllık hegemonik hiyerarşik iktidar süresince Kürtler ya hiç iktidar olamamış ya da çok kısa kesitlerle iktidarla buluşabilmişlerdi. Bu nedenle 1999 seçimleri önemliydi. O günün zor koşullarında elde edilen başarı açısında da o oranda değerliydi. Yargısız infazların, failli meçhullerin kol gezdiği bir dönem olması yetmezmiş gibi uluslararası komplo nedeniyle politik kırımın ve psikolojik yıkımın yoğunca olduğu bir dönemdi de. Bu dönemde halk ve partili tabanımız, 'biz hizmet için sizleri seçmedik, bize doğru öncülük yapmanız için sizi seçiyoruz' diyordu. Kürt siyasallaşmasının öne çıktığı, demokratik siyasetin bir ihtiyaç olarak kendisini hissettirdiği bir süreçti. Seçilenlerin neyi, nasıl yapacaklarını bilmedikleri, başvuracakları bir deneyimlerinin olmadığı bir dönemdi. Ne yapacağını bilmeyenlerin iktidara bulaşması halinde önemli risklerle karşılaşacakları muhakkaktı. Ama sürecin yakıcılığı karşısında geri adım atmak yerine, konuya vakıf olma, onu kavrama ve sorunun üstesinden gelme iradesi ve isteği seçilmişlerimizi motive etti. Kıt kaynaklara ve sistemin her tür engeline rağmen de bu süreç başarıyla aşıldı. Diyarbakır, Viranşehir, Nusaybin başta olmak üzere birçok yerelde önemli hizmetler üretildi.



  • 2004 seçimlerinde ne oldu?

    2004'teki yerel yönetimler seçiminde Kürtler sosyolojik bir dönüşüme uğramıştı. İlk dönemin her tür yetmezliğine karşın istenildiğinde nelerin mümkün olabileceğini kendi pratiklerinde görebilme fırsatını bulmuşlardı. Bu nedenle hem siyaseten doğru öncülük yapacak, hem de istenen hizmetleri gerçekleştirecek yetkinlikte ve yeterlikte birileri olsun istiyordu. İlk döneme göre daha seçici, kentlinin temel taleplerini karşılayabilme beceri ve kapasitesine sahip olma konusunda duyarlıkların öne çıktığı ikinci bir deneyim süreciydi.

    Demokratik siyasetin toplumsal bir ihtiyaç olmaya başladığı dönem olmasına karşın Kürtlerin parlamentoda temsil edilmemesi nedeniyle yerel öncülerin ulusal ve uluslararası siyasal arenada rol üstlendikleri bir dönemdi.



  • Bu roller üstlenilebildi mi?

    Evet, bu dönemde hem siyasal temsiliyette hem de kentsel ve kırsal alanlarda önemli hizmetler gerçekleştirildi. Hatta seksen yıllık cumhuriyet tarihinde gerçekleştirilemeyen nitelikte hizmetler gerçekleştirildi. Bunun yanı sıra merkezi hükümet ile yerel dinamikler arası çelişkinin açığa çıktığı bir alan olması nedeniyle ülkenin demokratikleşmesi mücadelesinde önemli mevziler olmaya başladığı da görüldü. Bundan hareketle meşruiyete dayalı yeni ve daha demokratik olan bir modele de gereksinim hissediliyordu. İlk yıllar belli bir sistematikten yoksundu bu arayış. Sistem partilerinden daha adil, daha eşitlikçi, daha şeffaf ve daha katılımcı olmak üzerine oturtulmuştu. Ama sonraki yıllar bunun belirli bir mekanizmaya kavuşturulması gerektiğinden hareketle yeni bir yerel yönetimler model arayışı gündeme oturmuştu. Buna dair yürütülen değerli çalışma ve araştırmalarla şekillenen model taslağımız partimiz organlarında tartışmaya açmış bulunmaktayız. Yerellerden başlayarak sürdüreceğimiz bu tartışmalarla 14-15-16 Nisan tarihlerinde merkezi konferansla kararlaştırıp ülke demokratik kamuoyunun değerli eleştirilerine sunacağız.



  • Sizin de dediğiniz gibi BDP sadece hizmetle yetinmiyor, demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü bir yerel yönetim anlayışını savunuyor zaten. Bu anlayış hayata geçebiliyor mu?

    BDP iktidarın cazibesi yerine, toplumun demokratik örgütlülüğünü savunur. Bunun en kolay ve kestirme yolu da köylerden kasabalara, oradan da kentlere toplumun kendi öz örgütlülüğü ile kendi kendisini yönetmesidir. Herkesin ve her kesimin kendi meclisleriyle toplumun demokratik örgütlülük sürecine katıldığı, söz ve yetki sahibi olduğu demokratik konfederal sistemi öngörmekteyiz. Bu sistemi örmek adına bugünün verili koşullarında demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü yerel yönetimler uygulamasıyla toplum dinamiklerinin katılımcılığını esas alarak ahlaki ve politik bir toplum idealine ulaşmak istiyoruz. Bu ideale ulaşmada varlık ve meşruiyete dayalı demokratik yöntemlerle toplumun da devletin de değişip dönüşebileceği paradigmasından hareket ediyoruz.

    Başta Diyarbakır olmak üzere önemli kent merkezlerinde kadın, gençlik meclislerinin yanı sıra emek hareketleri, farklı inanç ve etnik kimliğe sahip olanlar kent politikalarına aktif katılıyorlar. Demokratik katılımcı sürecin coğrafyamız halklarının gündelik hayatına damgasını vurmaya başladığını söyleyebiliriz.



  • Devlet neden BDP'nin yerel yönetimler çalışanlarına, belediye başkanlarına yöneliyor?

    Adaletsizliğe ve sömürüye dayalı mevcut sistemin yerine daha adil, daha eşitlikçi ve daha az sömürüye dayalı bir sistemin mümkün olacağını BDP geleneği yerel yönetimlerin on yıllık pratiğiyle göstermiştir. Bu iddianın giderek büyüyeceği, toplumun diğer dinamiklerini de harekete geçireceği korkusu statükodan beslenenleri ürkütmüştür. Toplumun demokratik örgütlülüğünün yaratacağı değişim rüzgarını kesmek, umudu kırmak, etki alanını daraltmak ve büyümesine müsaade etmeden kendi alanında boğmak istemelerinden dolayıdır bu yönelimler. BİTTİ

    Siyasi irademe evet



  • AKP'nin 22 Temmuz seçim sonuçlarına dayanarak Bölge'de yaşayan Kürt toplumunu temsil iddiası iflas etti. AKP oyları dramatik biçimde geriledi, DTP oyları arttı. Bu sonuç, bölgede Kürt toplumunu kimin temsil ettiğini dünya kamuoyuna ilan etmiş oldu. Bu seçimle birlikte Kürt toplumu üstünde devlet vesayeti kurma hevesleri boşa çıkarıldı.



  • ABD-Türkiye ve Irak merkezi yönetiminin 'PKK'yi tasfiye' ederek ve hiç kimseyi temsil etmeyen birtakım 'aydın' çevreleri 'alternatif Kürt hareketi' olarak Kürt toplumuna dayatmak ve Kürt sorununu, onun temsilcilerinin dışında 'çözme' planları yenilgiye uğradı. 29 Mart seçimleri, Türk devlet iktidar güçlerinin uluslararası anti-Kürt ittifakının barışçı yoldan yenilgisini ilan etti.



  • Bir Kürt Konferansı yaptırarak, Kürtlerin ulusal, demokratik birliğine ve bölgedeki bütün halklarla kurmaya yöneldiği demokratik ittifaka karşı yöneltilecek yıkıcı saldırı bu seçimlerle püskürtüldü. 'Türkiye Kürtlerini AKP temsil ediyor, o halde Kürdistan Bölge Yönetimi de AKP ile anlaşmalı' tezi yıkıldı.



  • Seçimlerin hemen ardından 'KDP ve YNK politbürolarının son siyasal gelişmeleri değerlendirdiği toplantıdan sonra açıklama yapan Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Bağdat'ta 'PKK ya silah bırakacak ya da topraklarımızı terk edecek' şeklinde bir açıklama yapmadığını belirterek, 'Sözlerimi cımbızlayarak vermişler. Sözlerime bütünlüklü olarak bakıldığında öyle demediğim ortaya çıkacaktır. Ben dağdaki kardeşlerime silahlı mücadele döneminin bittiğini anlatmak istedim' dedi.'



  • Askeri vesayet rejimine karşı, AKP ile dayanışma içine giren demokrat, sol, sol liberal ve liberal Türk aydın çevreleri, 'AKP'nin Diyarbakır'ı fethetme' heveslerine verdikleri desteği gözden geçirmek durumuyla karşı karşıya kaldı.



  • Kürt toplumu, Demokratik Özerklik yoluyla, programına aldığı Demokratik Cumhuriyet yolunun önündeki büyük bir engeli yıktı.

    Özgür demokratik yaşama evet



  • Klasik yerel yönetimler anlayışına alternatif olarak geliştirmek istenen özgür demokratik yerel yönetimler, en küçük yaşam alanlarından -mezra, köy, mahalle- başlayarak öz örgütlülüğünü tabandan gerçekleştirmiş, öz yeterliliğe kavuşmuş toplulukların ortaklaşmış iradesini demokrasinin ve özgürlüğün temel kaynağı sayıyor.



  • Merkezden çok yerelin, yerinden demokratik yönetimin, öz dinamikleri, farklılıkların zenginliğini açığa çıkarmayı savunuyor.



  • Herkesin kendi öz kimliğiyle, kendi kültürel farklılıklarıyla ve kendi anadiliyle aktif şekilde yaşam kararlarına katıldığı, ahlaki ve politik insan olma gerekliliklerine inandığı ve komünal yaşamı esas alıyor.



  • Halkın demokratik örgütlülüğünü savunarak siyasetin demokratikleştirilmesi mücadelesini, demokratik konfederal yapılanmalarla ahlaki ve politik topluma ulaşmanın temeli sayıyor.



  • İdari ve mali özerkliği olan yerel yönetimleri, yerellerin; kendilerini, topraklarını, bölgelerini ve kaynaklarını etkileyen gelişmeler üzerinde söz sahibi olmalarını hedefliyor.



  • Demokratik özerklik temelinde yerellerin özerk yapılara kavuşmasını benimsiyor.



  • Başta kadın ve gençlik olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin kendi meşru ve demokratik örgütlenmelerini savunuyor.



  • Toprakla yeniden buluşan, kırla kent arasındaki dengeyi, toplumla birey arasındaki dengeyi, toplumla doğa arasındaki bağları yeniden kurmaya, doğayla uyumlu kentleşmeyi yeniden geliştirmeye hizmet edecek bir yerel yönetim anlayışını benimsiyor.



  • Topluma, doğaya ve insana kadın bakış açısıyla yaklaşmayı, demokrasiyi kadın eksenli ele almayı alternatif sistem ve toplum arayışlarının temel ayağı sayıyor.



  • Örgütlü toplum ve demokratik katılımcılığı, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü yaklaşımı ve katılımcı topluluk ekonomisini temel ilke olarak kabul ediyor.

    Hazırlayan: Filiz KOÇALİ



  • Hiç yorum yok: