8 Nisan 2010 Perşembe

Karadeniz’in Kirli Çocuğu

AKP hükümetinin kirli ve iğrenç siyaseti Kürtlere karşı ilk kuruluşundan bu yana süre gelmektedir. Bunun temelinde onlara verilen rol ve yapmakla yükümlü oldukları görevler vardır.
Karadeniz bölgesinin güzel insanları ve eşsiz doğası yanında, Karadenizlilere yakışmayan ve insanlık namına alınlarına leke sürenlerde çıkmadı değil.
Kürt özgürlük mücadelesinde adını altın harflerle insanlık ve kardeşlik tarihine yazan Kemal Pir ve Haki’ler abideleşerek hep anılacaklardır. Onların yaşam öyküleri ve mücadeleleri bu güne kadar anlatıldığı gibi hep anlatılarak, devrimcilere ve kardeşliği savunan bütün halklara örnek olmayı hep sürdüreceklerdir. İşte Karadeniz’in gerçek çocuklarını bu önder kişilikler temsile edecekler.
Coğrafyanın ve kişinin doğup büyüdüğü ortamın kişilik yapılanması üzerinde etkisinin belirleyici olduğunu boşuna söylememişler. İşte bu durumda Karadeniz’in “ kirli çocukları” da yok değil. Ne de olsa kendisi Kasımpaşalı, doğal olarak oranın kültür yapısını ve şekillenmesini alarak lakap alacak. Ona da zaten yakışan bu “ pompalı RECEP” 
Müslümanlıkta yalan söylemek, haksızlık yapmak, çalmak ve çaldırmak günahtır. Şimdiki Recepler bunun sevap olmasını kabul ettirmek için bin bir dereden kendi değirmenlerine su taşımaktadırlar.
Son anaysa değişikliği için, kapı kapı dolaşan AKP’liler sultanlık peşindeler. Yapmak istedikleri değişikliklerle, kendilerini yıllarca Türkiye’yi yönetmek adına yaptıkları ortadadır. Demokrasi ve yenilik adına bir şey gören ve duyan var mı?
İki dönem seçimi kazandılar diye, her şeyi kendilerine reva gören AKP’liler, diğer bir taraftan da, Kürtleri ve özgürlük mücadelesini yok etme adına, tam bir bahar işgal harekâtını başlatmış durumdalar. Bir taraftan kedisini hukuken yasal güvenceye alacak, diğer taraftan kedisini tehdit eden ve saltanatını tehdit edenlerin imhası için, tarihsel düşmanlarıyla da işbirliği yapmaktan geri kalmayacak.
Bütün dünya İran’da nükleer çalışmalar yapılıyor derken, hatta İran cumhurbaşkanı bile hiç çekinmeden bu durumu kamuoyuna açıklarken. Türkiye başbakanı bir gezisinde İran’da bu yönlü çalışmaların olmadığını belirtiyor. Çünkü “düşmanımın düşmanı, dostumdur” ilkesini kullanıyor. İran’da her gün Kürt gençleri asılarak idam edilmektedir. Filistin gençleri için yaptığı açıklamalardan bir tanesini Kürt gençleri ve çocukları için de yapsaydı sözlerinin belki azda olsa bir anlamı olurdu. Tabi Kendisi kadar hatta ondan daha fazla AKP’de ben kürdüm diyen o 75 milletvekili utansın.
Gerçekler acı da olsa yaşanan acılardır. Bir taraftan kendilerini onur, kardeşlik adına feda edenler, diğer taraftan bu mirası korumak ve geliştirmek isteyenleri tavsiye etme çabaları. Bu yüzden de, Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın kirli ittifaklar ve oyunlar peşinde olduğunu bütün yurtsever ve onurlu Kürtlerin bilmesi şart. Hatta farzdır, her dinin ve mücadelenin kuralları ve şartları vardır. Biz Kürtlerde artık akıllanarak kendimize yeni olmazsa da ilkesel bazı şartlar getirmeliyiz. Bunlardan ilki de, AKP ve Başbakanın tehlikeli ve kirli oynadığının farkında olarak, bunu havariler gibi birbirimize ve halkımıza anlatmamızdır.

Sinan Sinegir

Hiç yorum yok: