10 Nisan 2010 Cumartesi

Fransa: Siyaset ve Burka!


Yeni_Özgür_PolitikaFransa’da türban-burka ve laiklik tartışmaları devam etmektedir. Fransa halkının ikiye bölündüğü bu konu kimilerine göre ‘farklılıklara özgürlük’ kimilerine göre de ‘ cumhuriyet’in değerlerini’ tanımama olarak algılanıyor.



SELMA AKKAYA
Fransa’da Danıştay, yüzü örten burka ve çarşafın kamuda yasaklanmasına ilişkin hazırladığı görüşünü hükümete sundu. Yüksek Yargı, yasağın genişletilmesi halinde bu durumun Anayasa’nın ayrımcılığın yasaklanması ilkesine aykırı olabileceği uyarısında bulunurken, yüzü tamamen örten burka ya da çarşafın, bazı kamu binalarında „sınırlı bir şekilde“ yasaklanmasını, sokaklarda ise serbest bırakılmasını tavsiye etti. Danıştay’ın raporuyla Fransa’da burkaya yasak tartışmaları yeni bir boyut kazandı. Fransa’da burka ve çarşaf giyen kadınların sayısının 3 bin dolayında olduğu açıklanıyor.

Burka son iki yıldır Fransa’da değişik biçimlerde tartışmaya açılmıştı. Danıştay’ın raporuna yön verense 2008 Hazıran ayında Faslı Müslümanın Fransa vatandaşlığına geçip geçemeyeceği tartışmasını başlatan Fransa Göç, Uyum ve Ulusal Kimlikten Sorumlu Bakanı Eric Besson’du. Bakan Besson, çarşaf nedeniyel Faslı Müslümanın vatandaşlık başvurusunu reddetti. Fransa Başbakanı Francois Filon’da, Besson’un bu kararını şu sözlerle destekledi: „Bu kişi eşinin burka giymesini talep ediyor. Evinde, kadınlarla erkeklerin ayrı yerlerde bulunmasını istiyor, kadınların elini sıkmayı reddediyor. Bu yeterli. Bu bay tutumunu değiştirmezse, kendisinin ülkemizde yeri yoktur ve Fransız vatandaşlığını da kesinlikle hak etmiyor.“ 


„Hiçe sayma“ ve vatandaşlık!
Fransa yasaları, vatandaşlık başvurusunda bulunan kişinin Fransa ulusal değerlerini hiçe sayması halinde, başvurunun reddedilmesine olanak tanıyor. Tabi bu „hiçe sayma“ geniş bir kavram olarak yasada yerini alıyor. Besson, red kararını Anayasa Konseyi’ne sunmuş ve karara onay veren Konsey gerekçesinde çarşaf konusuna değinmezken, başvurunun reddedilmesine vatandaşlığa geçmek isteyen Faslı’nın davranışlarının ‘Fransa Cumhuriyeti’nin değerleri ile bağdaşmadığı” açıklamasında bulunmuştu. Bu tutum ve davranışlar arasında, kadınlar ve erkekler arasında çocuk yaştan itibaren cinsiyet ayrımcılığı yapmak, kadınlara el uzatmamak yer alıyor. Fransa’da vatandaşlık yasası ‘Kültürel asimilasyonun’ eksik kalmış olmasını da vatandaşlığa geçişte engel olarak gördü. Fransız siyasiler gibi sokaktaki vatandaş da bu konuda ikiye bölündü. Biri, „Vatandaşlık konusunu burka ile ilişkilendirmek, siyasetle dinin karışması açısından hassas bir konu. Yanıt bulmak kolay değil“ derken, bir diğer vatandaş düşüncelerini „Bizim laik ve kültürel değerlerimizle bağdaşmayan birinin Fransız vatandaşlığı almasına izin veremeyiz“ şeklinde açıkladı. Aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi ise daha da ileri giderek, vatandaşlık başvurusu kabul edilmeyen Faslı’nın yargılanarak sınır dışı edilmesini talep etti. Tüm bu yaşananlar Fransa’da burkayı danıştayın gündemine taşıdı ve süreç yeni bir boyut kazandı. Sonuç olarak Fransa Başbakanı Fillon’un talebiyle Danıştay’ın hazırladığı ve hükümete sunduğu raporda, peçeli çarşafın, bazı kamu binalarında „sınırlı bir şekilde“ yasaklanmasını, sokaklarda ise serbest bırakılmasını tavsiye etti. Böylelikle Danıştay, kişilerin eşkalinin güvenlik için açık bir şekilde görülmesi ve bazı dolandırıcılıkların önüne geçilebilmesi için kamuya açık bazı yerlerde sınırlı olarak yüzün kapanmaması gereğini savunan yasa tasarısına yeşil ışık yaktı. Mahkeme, diğer yandan yasağın genişletilmesi halinde bunun anayasanın „ayrımcılığın yasaklanması ilkesine“ aykırı olacağı uyarısında bulundu. Başbakan Francois Fillon, hazırladıkları tasarının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygunluğu konusunda Danıştay’dan görüş istemişti. Fillon, yasağın kamuya açık yerlerde en geniş ve etkili şekilde uygulanmasını görüşünü savunuyor.

Isıtılan laiklik tartışması!

Burka tartışmasının eksenine siyasilerce yine laiklik kavramı oturtuluyor. Laikliğin Fransa’daki gelişim seyrine baktığımızda, Fransız Devrimi ile ortaya çıkmış ve buradan bütün dünyaya yayılmıştır. En basit şekliyle kilise ile devletin faaliyet alanlarının ayrılması ve kilisenin kontrolünde bulunan pek çok „devletsi“ gücün elinden alınması şeklinde ortaya çıkan laiklik, tarihi ve siyasi realitelere bağlı olarak farklı ülkelerde farklı biçimlerde vücut bulmuş. Ancak Fransa’da, ulus-devletin oluşturulması sırasında kilise ile verilen çetin mücadele sonucunda diğer ülkelerin bir adım ötesine geçilerek ‘devletin hiçbir dini inancı resmi olarak tanımayıp finanse etmemesi ve bütün dinlere karşı tarafsız olması’nı öngören laiklik prensibi benimsenmiştir. Laiklik prensibinin Fransız Anayasası’na yazılı olarak girmesi ise ancak 1946 yılında gerçekleşebilmiştir ki, devlet ile kilise arasındaki uzun süreli bu laiklik kavgası eğitim konusu üzerine odaklanmış, kilise, kontrolü elinde tuttuğu okulları devlete kaptırmamak için çok direnmiştir. Ancak devrimle beraber ortaya çıkan ulus-devletin de en önemli amacı, eğitimin kontrolünü kilisenin elinden alarak modern ve laik bir eğitimin tek merkezi ve yöneticisi haline gelmekti. Bugün ise, laiklik kavgası kilise ile ulus-devlet arasındaki iktidar mücadelesi ile başlamış, ulus-devletin zaferinden sonra laiklik tartışmaları farklı eksenlere taşınmıştır.

Fransa ve İslam fobisi!

İslam ve İslami pratiklerin bu kavgada yerini alması Fransa’nın, özellikle Kuzey Afrika’dan ve diğer Müslüman ülkelerden göçmen kabul etmeye başlamasıyla ortaya çıkıyor. İslam’ın laiklik tartışmalarının merkezine oturmasının yakın tarihini şöyle bir hatırlayacak olursak, tartışmaların Raffarin hükümeti döneminde ilköğretim ve liselerde görünür dini simgelerin taşınmasını yasaklayan 15 Mart 2004 tarihli kanunun yürürlüğe girmesiyle alevlendi. Kanun başörtüsüyle beraber, Yahudi kippası, şıh türbanı ve büyük Hıristiyan haçlarının takılmasını da yasaklıyordu. Haziran 2008’de Faslı Müslüman’ın vatandaşlık başvurusunun „entegrasyon sorunu“ nedeniyle reddedilmesi tartışmayı başka bir boyuta taşıdı. Bu gelişmeden sonra Eylül 2008’de Ayrımcılıklarla Mücadele ve Eşitlik Yüksek Konseyi „entegrasyon anlaşması“ çerçevesinde ‘Fransa’da yaşayan yabancıların gittikleri dil kurslarında, vücudu tamamen kapatarak örtünmelerine izin verilemeyeceği’ yönünde fikir beyan etti. Nisan 2008’de Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından, Anayasa önsözünde yapılacak muhtemel değişiklikler üzerinde çalışması amacıyla kurulan komisyon aynı yılın Aralık ayında çalışmalarını tamamladı ve ‘etnik farklılıkların kamusal alanda tanınmasının reddedilmesini’ önerdi. Bütün bunlardan sonra Temmuz 2009’da konuyla ilgili başka bir komisyonun çalışmalarına başladığı ilan edildi. Göç, entegrasyon, ulusal kimlik ve sosyal kalkınmadan sorumlu Bakan Eric Besson, Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin isteği üzerine „Ulusal kimlik“ tartışmasını kamuoyu nezdinde başlatan isim oldu. Bu çerçevede Fransız halkının konuyla ilgili görüşlerini paylaşması için bir internet sitesi (debatidentitenational.fr) kuruldu. Buna paralel olarak iktidar partisi UMP’den bir grup milletvekili de burka konusuyla ilgili kendi çalışmalarına yer vermek üzere başka bir internet sitesi oluşturdular (la-burqa-en-debat.fr).

NPA’dan tartışmaya yeni boyut!
Konu hakkında Fransız kamuoyunun nabzını ölçmeye yönelik bütün bu adımlar atılırken Başbakan Fillon ‘Fransız toprakları üzerinde vücudu komple örten burka tarzı giyinme biçimine karşı olduğunu’ bildirdi („la burqa n’est pas la bienvenu en France“- Burka Fransa’ya hoş gelmemiştir). Ocak 2010’a gelindiğinde UMP içerisinde konunun bir yasa ile mi, yoksa farklı yollarla mı çözülmesi gerektiği tartışılmaya devam ederken, Başbakan Fillon yasa fikrine katıldığını ifade etti. Bununla beraber UMP, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilebilecek muhtemel bir olumsuz karardan sakınmanın yollarını aramaya da devam etti. Halkın da dahil edildiği 6 aylık bir tartışma süreci sonunda ilgili komisyon raporunu açıkladı ve 15 maddelik bir tedbirler paketi önerdi. Bunlardan biri de „Cumhuriyet değerlerine aykırı olması nedeniyle burkayı reddeden bir parlamento kararı alınması“ idi. Konuyla ilgili tartışma ve çalışmalar bölgesel seçimlerin sonrasına bırakılmış ve ortalık bir parça yatışmaya başlamışken sosyalist partinin başörtülü bir üniversite öğrencisini seçimlerde aday gösterdiğini açıklaması tartışmayı yeniden alevlendirdi.

Troçkist parti NPA’in 22 yaşındaki üniversite öğrencisi başörtülü Ilham Moussaid’i bölgesel seçimlerde Vaucluse bölgesinden aday göstermesi sağ ve sol partilerin kendi içinde de farklı görüşlerin doğmasına neden oldu. Kimi siyasiler başörtülü bir kadının kendi dini aidiyetini açık olarak ortaya koyduğunu, dolayısıyla ‘herkesi ve milli iradeyi temsil etmesi gereken’ bir adayın bu ilkeye baştan ters düştüğünü, bunun hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu savunurken, kimileri de bu tartışmaların Fransa’daki „İslamofobik atmosferi“ daha da beslediğini ifade ederek Ilham Moussaid’in adaylığını destekledi. Adaylığa karşı olanlar bu tür simgelerin kullanımının özel alanda sınırlı kalması gerektiğini, Cumhuriyet, yani milli irade tarafından seçilen ve herkesi temsil eden bir vekilin, kendisinin özel sahasında kalması gereken bir simgeyi kamusal alana taşıyamayacağını, buna gerek olmadığını ifade etti. 
Bu konuda iktidardan en sert tepki Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye yakınlığıyla bilinen İçişleri Bakanı Brice Hortefeux’den geldi. Fransız İçişleri Bakanlığı’na göre, ülkede çoğu 30 yaşın altında olan, bu şekilde tamamıyla kapanmış yaklaşık 360 kadın yaşıyor. Bunların yarısı kendi isteğiyle çarşaf giyenlerden, dörtte biriyse sonradan İslam dinine geçen Fransızlardan oluşuyor. „Beni rahatsız eden burka ve peçe… Bunlar bana ülkemizde kökten dinci akımların olduğu zamanları hatırlatıyor. Cumhurbaşkanı Sarkozy haklı olarak, olayın dini simgelerle alakası olmadığını, konunun kadınlık onuru ve kadınlara baskı uygulanmasıyla ilgili olduğunu vurguladı. Mevzu cinsiyet eşitliği… Ve bu cumhuriyetimizin en temel değerlerinden biri.“ Fransa’da burka, çarşaf ve peçenin yasaklanması için önerge veren komünist Milletvekili Andre Gerin, kadınların giydikleri bu kıyafetleri „seyyar hapishane“ olarak adlandırıyor. Seçim bölgesi Lyon’un banliyölerinde peçeli kadınların sayısındaki artışa dikkati çeken Gerin, NPA’nın yanlış bir yolda olduğunu belirtiyor.

Fransa’da muhalefetteki Sosyalist Parti bu konudaki tartışmalar sırasında açık tavrını koyarak, „Burkanın heryerde yasaklanması mümkün değil. Bir damgalıyıcı yasa olacağını biliyoruz. Ben hükümetten ve cumhurbaşkanından bunun hakkında düşünmesini istiyorum. Yasanın arkasından siyasi kazanımlar elde etmeye çalışmasınlar.“ açıklamasında bulundu.

Adım adım 2012’ye!
Aslında konu; türban veya burka gibi dini pratiklerin ne ölçüde hoş görülüp görülmeyeceğinin yanında, Fransa’nın göçmenlerin uyumu konusunda hayata geçirdiği uyum politikalarının ne ölçüde başarılı olduğu konusuyla da doğrudan ilgili. Kendini laikliğin beşiği olarak gösteren Fransa, göç ile beraber ortaya çıkan yeni sosyal yapıya yanıt vermekte hayli zorlanıyor, çoğunluğu Kuzey Afrika ülkelerinden gelen Müslümanlardan oluşan azınlıklarla çok ciddi sosyal çatışmalar yaşıyor ve bu çatışmalar yabancı düşmanlığı, İslamofobi gibi olguları da beraberinde getiriyor. 2005’te Fransa’nın banliyölerinde meydana gelen çatışmalar, bu başarısızlığın bir göstergesi olarak kabul ediliyor. 2005’de yaşananlar Sarkozy’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde asıl dayanak noktası haline gelmişti ve Sarkozy’i iktidara taşımıştı. 2005 olaylarından hemen sonra bir güvenlik endişesi yaygarası koparılmıştı. Bugün yine aynı endişe hortlatılıyor.

İktidar partisinin burka ve peçeli çarşafa yasak konusunda bu denli ısrarlı olmasının arkasında açık olan „güvenlik endişesi“ değil taynı zamanda 2012 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi perspektifi yatıyor. Fransa’da aşırı sağcı lider Jean-Marie Le Pen’in partisi Milli Cephe’nin (FN) 2002 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde özellikle İslam karşıtlığı ve ülkedeki yabancı göçmenleri seçim malzemesi olarak kullanıp seçimin ikinci turuna yükselmesinin ardından, merkez sağ partiler de bu konularda seçmenlerin aşırı sağa kaymasını engellemek için politikalar yürütmeye başladılar. Bu politikanın, Le Pen’in birçok söylemini merkez sağa uyarlayan Sarkozy’nin 2007 yılında cumhurbaşkanı seçilmesinde önemli rol oynadı.. Ancak Sarkozy’nin geçtiğimiz aylarda „öldüğünü“ söylediği FN, bu yıl 14-21 Mart tarihlerinde düzenlenen bölge genel meclis seçimlerinde, islam karşıtlığı söylemi sayesinde oylarını ulusal planda yüzde 12’ye yükseltti. Şu an Fransa’nın dördüncü büyük siyasi hareketi olan FN’nin, ülkenin Belçika, Almanya ve İtalya’yla sınır olan bölgelerindeki oy oranı yüzde 20 civarında. Anlaşıldığı üzere, Fransa’da türban-burka ve laiklik tartışmaları çok farklı eksenlerde devam edecek.

Entegrasyon mu asimilasyon mu!

Fransa’nın şu anda yaşadığı bu ciddi sorunun en önemli nedenlerinden biri de kuşkusuz Fransa Devleti’nin farklılıkları kabul eden ve benimseyen bir entegrasyon anlayışından ziyade, devrimle belirlenmiş Fransız ulusal kimliğinin olduğu gibi kabul edilmesini öngören bir entegrasyon politikası gütmekte ısrar etmesi. Bu tutum göçmenler arasında, özellikle Müslüman göçmenler tarafından, ‘entegrasyon’dan ziyade ‘asimilasyon’ olarak değerlendiriliyor. Aslında bugün Fransa’da sorun olarak görülen Müslüman göçmenlerin büyük bir bölümü, göçmen statüsünden çoktan çıkmış, ikinci, hatta çoğu zaman üçüncü kuşak olarak Fransa’da doğup büyümüş, Fransa’nın kendi vatandaşları olan ve kendilerini Fransız olarak tanımlayan kesimden oluşuyor. Dolayısıyla konu göçmen uyumunun da ötesinde, Fransız Devleti’nin kendi topraklarında doğup büyümüş olan vatandaşlarının bir kısmını hala Fransa ile bütünleşmiş görmemesi meselesi olarak kendini gösteriyor. Bu da bizi tekrar, ‘farklılıkların kabulü’ temeline dayalı çağdaş vatandaşlık anlayışının ne kadar benimsendiği sorusuna götürüyor. Müslüman Fransızların şu anda aklında olan soru ‘Bugün burka, yarın başörtüsü ya da diğer özgürlükler mi’ sorusu. Fransa ise; başörtüsü, burka ve helal yiyecekler gibi Müslüman nüfusla beraber tanışılan konularda nasıl hareket edeceğini hesaplarken, sürekli olarak laiklik kavramına ve onun belirlediği sınırlara atıfta bulunuyor. Ancak bugün gelinen noktada, Müslüman olan/olmayan bir kısım Fransızın devletten beklediği, bu kavramların çok dinli ve çok kültürlü yeni Fransız toplumunun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden tanımlanması ve geliştirilmesi yönünde. İktidar çatışmaları ve beklentileri, yaşanan ekonomik krizin perdelenmesi vb birdizi sorunla boğuşan hükümetin burka tartışmasını daha uzun süre yürüteceği aşikar. Bu tartışmanın toplum üzerindeki etkisi ise aşırı sağda birikme yaratırken, son bölgesel seçimlerde görüldüğü üzere sol siyasete yönelimi de güçlendiriyor.


‘Farklılıkların’ ve ‘Özgürlüklerin’ kıtası olarak bilinen Avrupa şimdilerde kılık kıyafetle uğraşır oldu.
Avrupa’da son yıllarda yükselişe geçen İslamofobi kendisini Belçika, Fransa, İtalya gibi ülkelerde peçe, burka vb kıyafetlerin yasağının gündeme gelmesiyle gösteriyor.
Belçika güvenlik zaafına yol açtığı için peçe,burka gibi kıyafetlerin açık alanda giyilmesini yasaklamayı öngören tasarıyı Federal Parlemento İçişleri Komisyonu’ndan geçirirken, tasarının haziran ayında yasalaşabileceği ifade edilmekte.Üstelik yasağa uymuyanlar para ve hapis cezalarına çarptırılabilinecek.
İtalya’da hükümetin koalisyon ortağı olan Kuzey Birliği Partisi(KBP) ise Belçika’yı desteklediğini benzer bir tasarıyı parlementoya taşıyacaklarını açıkladı..
İtalya’da faşizm dönemine dayanan bir yasa, güvenlik gerekçesiyle maske ve benzeri biçimlerde kişilerin yüzlerini gizleyerek dolaşmalarını yasaklıyor. Söz konusu yasada 1975’te yapılan değişiklikle yüzün saklanması, teröreylemlerini önleme amacıyla da yasaklanmıştı.
Kaynaklar: Oliver ROY, La laïcité face à l’Islam, Edition Stock, 2005.
Jean BAUBEROT, Laïcité 1905-2005
“Voile islamique: chronologie d’une polémique” , lemonde.fr, 26.01.2010
Libération.fr, „Candidate voilée du NPA:Besancenot assume, Aubry «n’aurait pas accept黓,04.02.2010
Lemonde.fr, “La communauté musulmane entière se sent prise en otage par le débat sur la burqa”, 26.01.2010
Özyurt, C. (2005) Küreselleşme Sürecinde Kimlik ve Farklılaşma, Açılım Kitap Yay. İstanbul.
Yeni Özgür Politika gazetesi

Hiç yorum yok: