16 Mart 2010 Salı

Türüt Laz değildir!

Mehmedali Barış Beşli
Hrant Dink cinayetinin duruşması yeni yapıldı. Yargılama davanın olağanüstülüğüne rağmen klasik bir şekilde devam ediyor, sanıkları mahkeme binasına getiren aracın üzerinde "Ya sev ya terk et!" yazıyor, şaşırmıyoruz. Teknik olarak yargılamayı yapan mahkeme bir karar verecek ve sanıklar hakkında çeşitli cezalara hükmedilecek ve belki de bazıları beraat edecekler.

Salakhalı İsmail Türüt ise bir şarkı söyleyerek bu siyasi cinayet ve şovenizme karşı var olan sıkıntılarımızı bir kat daha arttırıyor. Türüt gibi bir zatın böyle bir şarkı söylemesi Türkiye'de milliyetçiliğin hangi noktalara geldiğini göstermesi açısından önemli ve vahim. Türüt neden böyle bir şarkı söyledi sorusunun cevabını aradığımızda bir ihtimal sansasyon yaratmak ve buradan albümünün satış rakamlarını arttırmak, bir diğer ihtimal ise Karadeniz'e verilmeye çalışılan "görevin" bir parçası olmak olabilir.

Birinci ihtimali değerlendirdiğimizde Türüt'ün bir albüm yapmasının ticari bir iş olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Dolayısıyla bu önceden hesaplanmış bir satış stratejisi olabilir. Nitekim milliyetçi duygulara hitap etmek son yıllarda iyi prim yapıyor. Çevrenizdeki bayrakların sayısını bir sayın. Ya da bayrak imalatıyla uğraşanların beyanlarını okuyun gazetelerde.

Diğer ihtimal ise daha can sıkıcı Sevgili Hrant Dink'in katil zanlısı çocuk Trabzonlu, Andrea Santoro yine bir Trabzonlu çocuk tarafından Trabzon'da öldürüldü, TAYAD üyelerine linç girişimi yine bu şehirde yaşandı. Cinayetlerin soruşturma haberlerinden de anlaşıldığı gibi Trabzon istihbari faaliyetlerin tahmin edilebileceğinden çok daha yoğun yaşandığı bir yer. İddiaya göre ise Trabzon'da sadece MİT değil, yabancı servisler de faal. Şimdi ise kimsenin bir komando olarak görmediği, göremeyeceği Türüt komandoluğa soyunmuş vaziyette. Şimdiye kadar bu milliyetçi ve dini hassasiyeti doğası gereği çok da ciddiye alınmayan bu zat ne kadar farkında bilmiyorum ama adeta Trabzon'u derin devletin başkenti haline getirmeye çalışan bir komplonun adamı olmuş durumda.

Benim asıl anlayamadığım nokta ise daha farklı. Türüt'ün müzikal olarak diğer albümlerine göre daha düzgün olan "Piryoz" -bana pek Türkçe gibi gelmedi(!)- isimli albümünde Fuat Saka'nın katkıları biliniyor. Nasıl oluyor da böyle bir şarkı söyleyen Türüt kendine yönetmen olarak Fuat Saka'yı seçebiliyor? İnsan hiç mi fikir alışverişinde bulunmaz, hiç mi etkilenmez? Bir tek bunla da bitmiyor tabi gariplik. Türüt'ün arkasında çalan bazı isimler de size tanıdık gelecek Mahmut Turan, İlhan Yabantaş gibi. Ne yaparsın ekmek parası mı diyeceğiz şimdi?
Diyor ki Türüt "ben Musluman ve Turk oğlu Turk'um". Doğrudur insan ne olduğuna sosyal olarak kendisi karar verir ya da ne olmak istediğine. Ama o zaman biraz da Türkçe çalışmak lazım. Şarkıda da "öcünüz" diyeceği bir yerde "ocunuz" diyor. Türüt neden /ö/ ve /ü/ seslerinde zorlanıyor acaba? Laz olduğundandır diye düşünenleriniz olabilir, aman yanlış bilmeyin Türüt Laz değildir!

Lazuri.Com / 03.10.2007

Hiç yorum yok: