7 Mart 2010 Pazar

Kürtler, Roj TV Ve PKK

Türkiye’de yaşayan ırksal bazdaki mevcut azınlıkların hemen hemen hepsinin birer devleti vardır. Örneğin; Ermenilerin (Ermenistan), Rumların (Yunanistan-Bulgaristan-Makedonya), Yahudilerin (İsrail) ve diğerleri. Fakat, çoğunlukta oldukları halde Kürtlerin şu anda kurulu bir devleti yoktur. O nedenle, tarihleri boyunca başkalarının boyundurluğu altında yaşadıkları için hep bir koruyucu aramışlardır.
DEP, HEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP … gibi partilerin çizgisindeki Kürtlerden edindiğim gözlemlerim sonucunda; Kürtlerin büyük çoğunluğu PKK’yi koruyucu bir güç olarak gördüğünü söyleyebilirim. Bu çizgideki kürt halkının içinde bizzat yaşayarak bu sonuca ulaştım. Dolayısıyla, PKK’yi koruyucu bir güç olarak gördükleri için bu örgütü sevabıyla-günahıyla birlikte destekliyorlar. O nedenle, belirttiğim çizgideki Kürtleri PKK’den ayrı tutmak mümkün görülmemektedir.
Basında okuduğum Sayın Prof. Doğu Ergil’in; “PKK’nin önündeki siyasi engelleri kaldırıp, bir an önce siyasallaşmasını sağlamalıyız” tezini doğru buluyor ve destekliyorum.
Öyle ise, yol yakınken gelin bu söylemi hep birlikte bir an önce hayata geçirelim. Bunun için Türkiye’de ortam müsaittir ve koşulları mevcuttur.
15 yaşımdan beri solun içindeyim, 60 yaşıma merdiven dayadığım bu güne kadar hala tartışıyorlar. Kısır çekişmelerden ve tartışmalarından dolayı bir adım ileri gidemiyorlar. Böyle giderse belki de yüz yıllarca daha tartışacaklardır. Artık Türkiye Solu her türlü kısır çekişmelerden kaçınıp, ortak çıkarları çerçevesinde birlikte hareket etmek zorundadırlar.
Her türlü kısır çekişmeleri ve tartışmaları bir tarafa bırakarak, çok acil olarak ortak paydalar etrafında tüm liberal, demokrat, sol, sosyalist, Alevi ve samimi dindar kesimlerin bir araya gelip, demokratik bir platformu oluşturmaları kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Böylesi bir platformun oluşması demek, milyonları harekete geçirmek demektir. Böylesi bir platform hem AKParti’nin alternatifi olur ve hem de aynı zamanda “Demokratik Cumhuriyet”in oluşması için bir fırsat yaratacaktır.
Son günlerde Türkiye’de yapılan bazı kamuoyu yoklamalarında milyonlarca kararsız seçmenin olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan TEKEL başta olmak üzere, bir çok kurum özelleştirilmekte olup, yüzbinlerce işçi işsiz bırakılmaktadır. İşte bu muazzam gücü kullanmanın tam zamanıdır.
Bazı ulusalcı solcuların bana kızdıklarını hisseder gibiyim. Ben burada sadece bir tespit yapıyorum. Gerek yasal ve gerekse yasadışı meşru  örgütlerin sevaplarını-günahlarını tartmak bana düşmez. O nedenle, Kimsenin bana kızmasına gerek yok.  
Gün, birlikte mücadele etme ve birlikteliği kurma günüdür.
Gün, Demokratik platformun acilen oluşmasını sağlamaktır.
Gün, “demokratik vatan, demokratik ulus, demokratik Anayasa” çerçevesinde “Demokratik Cumhuriyet”in temelini atmaktır.
Gün, “hırsla kalkan, zararla oturur” misali kızmak değil, tam tersine barışı ve özgürlüğü tesis etmek için demokrasi mücadelesine kesintisiz devam etmektir. 05.03.2010
Mustafa Elveren

Hiç yorum yok: