23 Mart 2010 Salı

Kürdlerin ırkçılıkla mücadelesi



21. yy’da Kürd özgürlüğüne karşı tavır alan Avrupa, ırkçılıktan yana tavır aldığının farkında olmalıdır. Yaklaşık 35 milyonu yok sayılan bir ulusun sesini duyurmaya çalışan RojTV’yi Al Capone benzetmeleriyle susturmaya çalışmak Hitler dönemine dönmektir.



KÜRDLERİN IRKÇILIKLA GLOBAL MÜCADELESİ
Dünya Kürd meselesini anlamada eksik, yetersiz kalmakta. Kürdistan sorunu elbette ki siyasal bir sorun ama siyasetüstü bir alan var ki o da Kürdlerin 21.yy’ın ikinci onyılında ırkçılıkla mücadele etmek zorunda kaldıklarıdır. 20 milyon Kürdü yok sayan, tanımayan Türk devlet sistemi tepeden tırnağa ırkçıdır. Avrupa bu devletle Kürdlere karşı ortak hareket ederek nasıl konumlandığının farkında mıdır?

21 yy’da mutlaka özgürleşecek bir Kürdistan’ı bugünden düşmanlaştırmak kimseye bir fayda getirmez. Kürdlerin Avrupa, İsrail ve Amerika’nın bugünkü tutumunu not ettiklerini bu ülkelerin siyasileri bilmeliler. Kürd siyasetçisini aşan ve kontrol edilemeyecek bir Kürd aydın / entellektüel duyarlılığı var ve bunların halk üzerindeki güçleri Kürdler üzerinden politika yürütenlerce iyi görülmeli.
Kürdler kültürleri, tarihleri ve coğrafyaları –dizayn edilen güçlüler ve –bu dizaynı yapan uluslararası ittifakları tarafından kısıtlanan / yok sayılan bir millet. Bu güçlülerin (Türkiye, İran, Suriye) destek verilen / sessizlikle karşılanan politikaları ırkçı politikalardır. Türkler ırkçıdır. Suriyeli Araplar ırkçıdır. Farsların Kürdistan’da uyguladıkları politikalar ırk bazlıdır. Irak Kürdlerinin elde ettikleri geniş otonomiye bu kadar değer vermelerinin ve bölgelerine dair defansif siyaset yürütüyor olmalarının nedeni çok yakın geçmişte Saddam tarafından maruz bırakıldıkları soykırıma varan ırkçı uygulamalardır.
Kürdlerin Kürdlerle birlik oluşturdukları, bir araya getirildiğinde Kürd ve Türkün birlik oluşturmadığı, Kürdlerin ve Türklerin farklı şeyler oldukları dünyada bilinmiyor / doğru ifade edilmiyor. Chomsky Kürd meselesi hakkında konuştuğunda bunu bilmediğini ya da kendi Amerikan karşıtlığının ve üçüncü dünyacılığının hatırına Kürdleri kurban ettiğini farkediyoruz. Oysa Kürdistan’ı ziyaret eden her yabancı Kürd sorununun bir milletin bağımsızlığı sorunu olduğunu hemen anlamakta, soruna çözümün bu milletin kültürel ve siyasi hayatını yaşamasının önündeki engellerin kaldırılması olduğunu görmekte.
Bir Faslı Mağrıbi ile bir Fransız ne kadar aynıysa bir Kürd ve Türk de o kadar aynıdır. Farklı ülkelerin Kürdleri Avusturyalılar ve Almanlar gibi farklı tarihlerin aynı dili konuşan insanları değil, ülkelerinin ortasına, İsviçre’de imzalanan Lozan Anlaşması’yla bir gecede sınır çizilerek zorla birbirinden kopartılmış, halen bugün birbirine yabancılaştırılmaya çalışılan ulusal bir topluluktur. İran, Türkiye, Suriye veya Irak; nerede olursa olsun Kürdlerin mücadeleleri bu nedenle bağlantılıdır / içiçedir. Kürdlerin tek bir devlet çatısı altında yaşamaları kültürel, tarihsel ve coğrafi aynılıktan ve kırk milyon nüfusun birarada yaşama isteminden dolayı gerekliliktir, haktır.
Özelde Kuzey Kürdistan’da genelde ise tüm Kürdistan’da Kürd sorununu RojTV baskınında malzeme edildiği üzere PKK’yle, yani bir siyasetle sınırlama eğilimi var. Kürdler yasaklarla yok sayılmaya, yok edilmeye çalışılıyor. Avrupa’daki yaklaşık bir milyonluk Kürd nüfusu sığınmacı göçmenlerden oluşmakta. Yüzölçümü 500 bin kilometrekare –Fransa kadar– olan 40 milyon nüfuslu Ortadoğu’nun göbeğindeki Kürdistan’la ne yapmayı tasarlıyor Avrupa? Brüksel’de Valon ve Flaman parlamentolarına ek bir Kürd parlamentosu kurulamayacağına göre –20. Yy’ın sonlarında denendi ve yürümeyeceği görüldü–, nedir Avrupa’nın Kürd ve Kürdistan politikası?
Kürdlere karşı Türk Devleti ile ortak hareket ederek 21. yy’da da ırkçılığın yanında tavır aldığının farkında mı Avrupa?
Mehmet Husedinmhusedin@yahoo.com

Hiç yorum yok: