30 Mart 2010 Salı

AKP'nin Anayasa Paketi ve Icerdigi Gizli Sahtekarliklari

29 Mart 2010
Yeni_Özgür_PolitikaAvukat ve akademisyenler, tartışılan anayasa değişikliği paketini yeterli bulmadıklarını ve AKP’ye güvenilmemesi gerektiğini açıkladı...
AKP’nin her sıkıştığında böylesi radikal bir yönelime başvurduğunu belirten Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Sibel Özbudun, “radikal”bir çıkışla bir taşla birkaç kuş birden vuracağını hesapladığı bir hamleye giriştiğini belirtti. Akademisyen Özbudun, şöyle konuştu: “Kendini “statükocu”güçlere karşı kararlı bir mücadele sürdüren yılmaz bir reformcu gibi göstermek, küçük siyasal çalımlarla muarızlarını “derin devletçi”, “statükocu”, “antidemokrat”, giderek “Ergenekoncu”vb. ya da en azından “samimiyetsiz”pozisyonuna düşürmek, hamleleri başarıya ulaşmasa da “Eski Rejim”in üç temel sütunu, CHP, ordu ve hukuk sistemini aşındırmak… Bu kez de öyle oldu: Anayasa Mahkemesi, HSYK, Yargıtay ve Danıştay’ın sınırlayıcı karşı-hamleleri ile önü kesilen AKP hükümeti, kamuoyunun karşısına, “12 Eylül Anayasası”nı kısmen değiştirme savıyla çıktı.”

Özbudun, şöyle devam etti: “Hiç kuşku yok ki, “aşınmak”ne kelime, “Kemalist”, “Vesayetçi”, “Derin”vb. terimlerle de tanımlanagelen “Eski Rejim”in, yerini emek temelli, kültürel çeşitliliği bir zenginlik sayan, çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı bir sisteme terk ederek ortadan kaldırılmasından yana olanlardanım. Ve tabii 12 Eylül rejiminin bütün sorumlarından hesap sorulması, (Anayasası dahil) bütün sonuçlarıyla birlikte tarihin çöp tenekesine atılması gerektiğini düşünenlerdenim. Buna karşılık, AKP’nin keserinin her daim kendine doğru yonttuğunun vurgulanması gerektiğini düşünüyorum. AKP’nin Anayasa değişikliği önerilerine üstünkörü bir bakış dahi, “çoğunluğun mutlak hakimiyetine”dayanan bir zihniyetle hukuk sistemini ele geçirme niyetini açığa çıkartacak, paketi “şık”göstermek için rastgele eklenen maddelerin süfliliğini ortaya koyacaktır.”

“Örneğin 10. maddenin, kadınlarla erkeklerin “hak eşitliği”ni düzenleyen hükmüne, “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz”ve çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz”gibi fazladan bir yorumla süslenmektedir.

“Özel hayatın gizliliği”ni düzenleyen 20. maddeye tasarıyla eklenmesi önerilen “kişisel verilerin isteğe bağlı olarak korunması”hükmü de anayasal düzlemde ele alınmanın hiçbir önemi haiz olmadığı, yasa değişikliğiyle düzenlenebilecek bir hüküm. “Ailenin korunması”başlıklı 41. maddeye eklenmesi önerilen “Her çocuk, yeterli himaye ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir”düzenlemesinin ne anlama geldiğini anlayan, beri gelsin.

Önerilen değişiklikler arasında belki de en trajikomiği, kamu emekçilerinin “Toplu iş sözleşmesi”hakkını düzenleyen 53. maddenin başlığının, “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı”olarak değiştirilmesi… “Kapsamı, istisnaları, yararlanacaklar, yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, Uzlaştırma Kurulunun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar”ın düzenlenmesi çıkartılacak olan kanuna bırakılan bir “toplu sizleşme”hakkı… Hem de grevsiz! Bir karikatür! Oysa AKP “hukukçuları”iktidar partisinin bu Anayasa değişikliği tasarısıyla gerçekten yapmak istedikleri konusunda son derece net ve ayrıntıcı… “Bunlar neler”mi? Parti kapatmaların Meclis’te grubu bulunan partilerin temsilcilerinden oluşacak bir komisyona bırakılması (böylelikle de kapıyı Kürtleri temsil eden ya da sosyalist vb. partilerin kapatılmasına açık bırakırken, kendi partilerinin kapatılmamasını güvence altına almak) (Md. 69)…

YAŞ kararlarına yargı yolu (böylelikle ‘irticaî faaliyetler’ gerekçesiyle TSK’dan atılanların geri alınmasının sağlanması) (md. 125)... Ve en ayrıntılı ve köklü değişiklik önerileri Anayasa Mahkemesi ve HSYK üyelerinin çoğunluğunun seçimini Parlamento (dolayısıyla da iktidar partisi) ve Cumhurbaşkanı’na bırakan ve her iki kurumun da bileşimini büyük ölçüde değiştiren öneriler: Md. 146, 147, 148, 159…”

“15. madde kaldırılmalı’
Sibel Özbudun, bu düzenlemelerin onaylanması için AKP’nin yapacağını ileri sürdüğü bazı değişiklikleri ise “onaylamamız için uzatılan elma şekeri” şeklinde tanımladı. Özbudun, şöyle konuştu: “Tüm bir hukuk sisteminin dümenini kendi eline verecek bu düzenlemeleri onaylamamız karşısında bize uzattığı tek kayda değer elma şekeri ise, galiba Anayasa’nın 12 Eylül rejiminin koçbaşı kurumları, MGK ve Danışma Meclisi üyelerini yaşam boyu dokunulmaz kılan geçici 15. maddesinin kaldırılmasıdır.” Özbudun, devamında şu soruları yöneltti: “Peki, paketin parlamentoda ya da referandumla olduğu gibi kabul edilmesi durumunda AKP denetimindeki bir yargı sisteminin bu iki kurumun üyelerinden sağ kalanları vicdanlarımızı ferahlatacak bir yargılama sürecine tabi tutacağına inanalım mı gerçekten? Sahi, AKP iktidarı döneminde Adalet Bakanlığı örneğin Kenan Evren aleyhine iddianame düzenlediği için HSYK tarafından görevden alınan savcı Sacit Karasu, ya da Şemdinli iddianamesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’tan da söz ettiği için aynı yazgıyı paylaşan Savcı Ferhat Sarıkaya lehine herhangi bir girişimde bulunmuş muydu?”

‘Özlemleri karşılamıyor’
AKP’nin ‘kendine müslüman’ davrandığını dile getiren akademisyen Özbudun, bu iddiasını şu sözlerle destekledi: “AKP’nin Anayasa reformları “paketi”nden bu ülkede Kürtlerin, kendi kültürlerini özgürce yaşayıp geliştirmek, kamusal alanda kendi kimlikleriyle varolmak isteyen diğer kültürel grupların, sosyal hakları neo-liberal politikaların her adımında biraz daha budanan, örgütlenme ve hak arama yolları cendereye kıstırılmış emekçilerin, çevre ve kültürel miras üzerindeki yağmaya son verilmesini bekleyen yurttaşların, eğitim ve sağlığın tüm yurttaşların eşit biçimde erişebileceği parasız bir kamu hizmeti ilan edilmesini bekleyen kadın ve erkeklerin; Sünni inanışı ‘resmi din’ statüsüne yükselten uygulamalara son verilmesini ve din eğitiminin zorunlu olmaktan çıkartılmasını talep eden Alevilerin… kısacası, sizin, benim, bu ülkede alnının teriyle yaşamaya çabalayan dürüst ve sıradan insanların insanca, onurlu bir yaşam özlemlerine karşılık verecek bir şeyler beklemek, abesle iştigaldir” Özbudun son olarak, bahsettiği bu konulara karşılık gelecek bir anayasanın da, ancak emek ve demokrasi güçlerinin mücadelesiyle oluşturulabileceğini kaydetti.

Nesin: Yeni anayasa yapılmalı
Türkiye İnsan Hakları Kurumu kurucu üyelerinden, Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin de, AKP’nin anayasa değişikliği paketini yetersiz bulduğunu söyleyerek, “yeni anayasadan yanayım” dedi. “Her şeyden önce bence bir Anayasa bu kadar uzun olmamalı. Anayasa’da temel ilkeler ve öncelikler belirtilmeli, gerisi yasalarla halledilmeli. Yoksa zırt pırt anayasa değiştirmek gerekir ki bunun da kolay olmadığını biliyoruz. Örneğin %10 barajının ve daha birçok maddenin bana kalırsa Anayasa’da yeri yoktur” diye konuşan Prof. Dr. Ali Nesin, “önerilen Anayasa değişikliği elbette yeterli değil” dedi. AKP’nin herkesin ‘Türk’ olduğu ve ‘Türklük’ün yüceltildiği gibi konularda değişikliğe gitmemesini eleştiren Nesin, bu maddelerin en önemli sorunu oluşturduğunu vurguladı.

Nesin, bu konuyu ise şu ilginç sözlerle değerlendirdi: “Bunların bir sorun olduğunda hemfikirim ve değişmesi gerektiğini de düşünüyorum. Ama neyi kimden istiyorsunuz? AKP’nin böyle bir değişiklik isteyeceği meçhul olduğu gibi istese bile yapamaz. Komünist olmayan birini ‘komünistlik yapmıyor’ diye eleştirmek gibi bir şey bu.”

Prof. Dr. Ali Nesin, AKP’nin talep edilen her değişikliği yapacak bir parti olmadığını söyleyerek, AKP’nin değişiklik istese bile statükonun korunmasından yana davrandığını ifade etti. Tutuklu Kürt çocukları için de bir düzenlemenin şart olduğunu açıklayan Nesin, “ancak çocukların 20 yıla varan hapis cezalarına çarptırılmaması için anayasayı değiştirmek gerekliliği zaten başlı başına ucube bir durumdur” diyerek, tutuklu çocukların haklarının korunmasının anayasayı değiştirmeden de yapılabilmesini istedi.

Önerilen anayasanın yeterli olmadığı gibi çok fazla eksikler de barındırdığını kaydeden Nesin, söz konusu paketin anadilde eğitim sorununa, üniversitelerin özerkliğine, azınlık haklarına, seçim barajına ve daha birçok temel soruna çözüm bulmadığını belirtti. Nesin, sözlerini şu benzetmeyle noktaladı: “Ben şahsen bu 12 Eylül Anayasası’nın değişmesini diliyorum. Bektaşiye sormuşlar hangi şarap daha iyi diye. Birini tatmış, “diğeri” demiş. Yeni Anayasa’dan yanayım sizin anlayacağınız”

‘Demokratikleşme kaygısı taşımıyor’
Avukat Kamil Tekin Sürek, AKP’nin anayasa değişikliği paketinin, ülkenin en ciddi sorunları için bir getiri sağlamayacağını vurgulayarak, “AKP’ nin Anayasa değişikliği paketi sadece AKP’nin ulusalcı olarak tanımlanan siyasi güçlerle iktidar mücadelesinde elini güçlendirecek hususları içeren bir yasal düzenleme paketidir. Anayasa’nın demokratikleşmesi kaygısı taşımamaktadır” değerlendirmesinde bulundu. Anayasa değişikliği paketinde önemli bulunabilecek bir düzenleme olmadığını kaydeden Sürek, geçici 15. maddenin kaldırılması olumlu gibi görünse de, aradan 30 yıl geçtikten sonra cuntacıların yargılanıp yargılanamayacağının tartışmalı bir konu olduğunu dile getirdi.

Avukat Sürek, şöyle konuştu: “AKP’ nin böyle bir niyeti olduğuna dair belirtiler de bulunmamaktadır. HSYK ve YAŞ kararları ile memurların disiplin suçları ile ilgili kararların yargı denetimine tabi olması olumlu sayılabilir ama yetersizdir. Askeri yargı tümden kaldırılmadıkça, YAŞ kararlarının yargı denetimine gitmesi önem arz etmemektedir. Keza, HSYK demokratikleşmedikçe bu kurum kararlarının da yargı denetimine tabi olması çok fazla birşey ifade etmemektedir”

AKP hükümetinin ülkenin en ciddi sorunlarını gündeme taşımasının altında samimiyet yatmadığını savunan Kamil Tekin Sürek, “AKP yargıda güçlenmek istiyor. Partisinin kapatılması için bir dava açıldığında ya da bir anayasa değişikliği yaptığında aleyhine karar vermeyecek bir Anayasa Mahkemesi oluşturmaya çalışıyor. HSYK’yı da taraftarları ile ele geçirip yargının geneline hakim olmayı hedefliyor” dedi.

TMK tümden kaldırılmalı
Tutuklu Kürt çocukları ve siyasetçileri konusuna da değinen Sürek, bunun için Anayasa’da bir değişiklik olamayacağını, bu konunun ceza yasası, Terörle Mücadele Yasası gibi yasaların konusu olduğunu bildirdi. “Fakat, AKP uzun süredir TMK’ de bir düzenleme yapacağını belirtmesine rağmen hala bu değişikliği gerçekleştirmedi. Hazırladığı tasarı da yetersizdir. TMK’nin tümden kaldırılması gerekir” diye konuşan Sürek, AKP’nin, Anayasa’nın ilk üç maddesine dokunulmayacağı yönündeki açıklamasını ise, şöyle değerlendirdi: “Anayasa’nın ilk üç maddesi ve giriş bölümü, 1982 Anayasası ile kurulan rejimi sonsuza kadar yaşatmayı hedefleyen düzenlemelerdir. Ama, bu düzene faşist bir düzen diyoruz. O halde, demokratik bir düzen istiyorsak giriş ve ilk üç madde de değişmelidir. Ayrıca, bir anayasada değişmeyecek maddelerin olması da anti demokratiktir. Çünkü, dünya, toplum vs. değişmektedir. Bu değişime uygun anayasa ve yasaların yapılması kaçınılmazdır”

ALİ BARIŞ KURT/İSTANBUL

Hiç yorum yok: