20 Mart 2010 Cumartesi

Agos: İttihatçı çok, terakki yok

Agos Gazetesi 'İttihatçı çok, terakki yok' manşeti ile çıktı. Gazete, manşetinde tarihsel hatırlatmalarda bulundu, başyazısında ise Türkiye'nin Müslümanlarına sitem etti. Agos, "Meğerse, devlete rehin düşenlerin özgürleşmesi o denli kolay olmuyormuş" dedi.
Etkin Haber Ajansı / 20 Mart 2010 Cumartesi, 16:47
İSTANBUL- Agos Gazetesi 'İttihatçı çok, terakki yok' manşeti ile çıktı. Agos, Başbakan'ın büyük tartışma yaratan sözlerini okurlarına manşetten şöyle duyurdu: "Ermeniler söz konusu olduğunda, iktidarla muhalefet aynı telden çalıyor. Başbakan Erdoğan İngiltere'de, CHP'den Öymen ve Arıtman Türkiye'de gürledi: Türkiye'de yaşayan Ermenileri sınır dışı ederiz!"

MANŞETTE TARİHSEL HATIRLATMALAR

'İttihatçı çok, terakki yok' manşeti tarihe mal olan açıklamalarla desteklendi:
1923, Dr. Rıza Nur, CHP Milletvekili: "Vatanımızda başka ırkta, başka dilde, başka dinde bırakmamak en esaslı, en adil, en hayati iştir."
1930, Mahmut Esat Bozkurt, Adalet Bakanı: "Türk bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler."
1934, Şükrü Kaya, İçişleri Bakanı Yardımcısı: (İskan Kanunu hakkında) "Bu kanun tek dille konuşan, bir düşünen, aynı hissi taşıyan bir memleket yapacaktır."
1942, Şükrü Saraçoğlu, Başbakan: (Varlık Vergisi hakkında) "Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten faydalanarak zengin oldukları halde ona karşı bu nazik anda vazifelerini yapmaktan kaçınacak kimseler hakkında, bu kanun bütün şiddetiyle uygulanacaktır."
1956, Sinan Tekelioğlu, Demokrat Parti Milletvekili: "İstanbul'da Rumlarla, Batı Trakya'daki Türkler değiş tokuş edilsin."
1964, İsmail Sosyal, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü: "Eğer Atina, Kıbrıs buhranındaki tutumunu değiştirmezse Yunan uyruklularının tamamını toptan sınır dışı ederiz."
1991, Sabri Yirmibeşoğlu, Emekli Orgeneral: "Elbette 6-7 Eylül saldırıları Özel Harp Dairesi tarafından planlanmıştı. Olağanüstü planlı bir organizasyondu ve amacına da ulaştı. Sorarım size, bu sıra dışı başarılı bir eylem değil miydi?"
2000, Tansu Çiller, DYP lideri: "Türkiye'de iş yapan 30 bin Ermeni var. Bu Ermeni işadamlarını ya kendi çıkarları adına seferber edelim, gitsin Türkiye için lobi yapsın ya da hemen bu 30 bin kişiyi sınır dışı edelim."
2006, Şükrü Elekdağ, CHP Milletvekili: "Türkiye'de çalışan 70 bin kaçak Ermenistan vatandaşı işçinin kademeli bir şekilde ülkelerine gönderilmesi gerekmektedir. Bu yolda alınacak bir karar esasen bir yaptırım da sayılmaz, çünkü yapılacak olan, hatalı olarak uygulanmasından sarfınazar edilen Türk yasalarının uygulanmasıdır. Bu önerinin gayriinsani olduğunu yazdılar, ancak gayriinsanilik bunun neresinde?!"
2009, Vecdi Gönül, Savunma Bakanı: "Ermeniler ve Rumlar Türkiye'de kalsa, milli devlet olabilir miydik?"
2010, Canan Arıtman, CHP Milletvekili: "Türkiye'de çalışan kaçak Ermenilerin sınır dışı edilsin. 'İsveç'de tasarı lehine oy kullanan veya oylamaya girmeyen üç Türk parlamenterin Türkiye vatandaşlığı iptal edilsin. Ermeni tasarısının kabulü yönünde oy kullanan yabancı veya Türk milletvekillerinin Türkiye'ye girişi yasaklansın."
2010, Tayyip Erdoğan, Başbakan: "Benim ülkemde, 170 bin Ermeni var; bunların 70 bini benim vatandaşımdır. Ama yüz binini biz ülkemizde şu anda idare ediyoruz. E ne yapacağım ben yarın, gerekirse bu yüz binine hadi siz de memleketinize diyeceğim, bunu yapacağım."

BAŞYAZI'DA MÜSLÜMANLARA SİTEM

Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i politik suikasta kurban veren Agos'un başyazısında yer alan bazı ifadeler ise şöyle:
"Bazı laflar insanın ağzından kaçar... Bunların bazıları gaftır. Ama çoğu, kişinin zihinsel dilinin duyulmayan sesini yansıtır."
"Anlaşılan, o Ermeni işçiler müstakbel bir soykırım gündeminin pazarlık malzemesi olarak tutuluyormuş. Anlaşılan, o Ermeni işçiler Türkiye devletinin elinde rehineymiş."
"Bu topraklarda devletin insanlığı unuttuğuna çok tanık olduk. Olay 1915'de başlamadı ve orada bitmedi. Şu an bile, vakıf mallarını iade etmemek için meşruiyet anlayışını hiçe sayan, hukuku istismar eden, kendi vatandaşını makbul saymayan bir devlet anlayışı ile muhatabız."
"Ancak Türkiye'nin Müslümanlarının giderek bu dilin dışında durabilmelerini beklerdik. Meğerse, devlete rehin düşenlerin özgürleşmesi o denli kolay olmuyormuş. Onlar da çıkıp kendi güçlerine göre başka rehineler aramaktan kendilerini alıkoyamıyorlarmış."
"Şaşırmayız" başlıklı başyazı şöyle bitiyor: "Başbakan merak etmesin... Dizginler elinde. İsterse o insanları gönderir tabi. Hatta isterse bizi bile gönderir. Şaşırmayız..."

Hiç yorum yok: