22 Şubat 2010 Pazartesi

Konfederalizmin ilkeleri-4

4. Bu durumda tek alternatif demokratik konfederalizmdir. Bu, piramit tarzı bir örgütlenme modelidir. Burada söz, tartışma ve karar topluluklarındır. Tabandan en üste kadar delegeler seçimle gelir ve tepede bir koordinasyonu oluşturur. Delegeler halkın bir yıllık memurları gibi çalışır.' (A.Öcalan)

Ekonomik kriz ve açmazlarıyla, alternatifsiz olduğu sürece, insanlığı an be an tüketme pahasına da olsa, küresel emperyalizm ayakta kalmayı sürdürüyor. Çağdaş Roma imparatorluğu rolünü oynayan ABD'nin sebebi olduğu ve çelişkileri çeşitli biçimlerde yönlendirerek sonuçlarını belirlemeye çalıştığı ulusal, dinsel, kültürel sorunların yaşanma ve 'çözüm' yöntemlerinin, çağımızın dili olmadığı, esas akışı bozamayacağı düşüncesindeyiz. Irak, Afganistan bu gerçeği büyük acılar pahasına yeterince açık kanıtlamıştır. Küresel emperyalizmin aktörleri, işgallerle, şiddetle, özgürlük hareketlerini 'terör' yaftasıyla öcüleştirerek, elbette demokrasi getiremez, bunu beklemek çağımızın derin akıntısından bihaber olmaktır. Çağımızda artık metropol-sömürge ilişkisi değişmiştir. Bağımlılık ve sömürü sürse de, 'yeni sömürgeciliğin' belirlediği ilişki sistemi aşılmıştır. Oluşmaya başlayan yeni ilişki niteliklerinin anlam kapsamlarını belirlemek, yani yeniden tanımlamak gerekmektedir.
Neo-liberalizmin şekilsizleştirdiği, sınırlarını muğlâklaştırdığı sınıfların, özgün kimlikleriyle örgütlenme olanaklarını çoğaltacakları ve 'öz-yönetim' -M.Albert'in kullandığı manada- gücüne kavuşacakları bir çağdan söz ediyoruz. Demokratik ortam, emekçi ve emeğe yakın sınıfların hızla gelişmesini, özgürleşmesini beraberinde getirecektir. Tek sınıfın hegemonyasının geçerli olduğu diktatörlükler, oligarşik rejimler miadını doldurmuştur. Uluslararası ilişkilerde tek yanlı bağımlılığa dayalı ilişkiler yerini daha dengeli, eşit, karşılıklı etkileşim içinde demokratik ilişki ve birliklere bırakıyor.

Özgürleşmek isteyen bireyin, demokratik taleplerde bulunan toplumun gereksinimlerine, arayışına yanıt olamayan tekçi, merkeziyetçi, 19. yüzyılın katı bürokratik sınır mantığına dayalı ulus-devlet ve örgüt biçimlerinin tümü aşılmaya mahkûmdur. Bu noktada bir çözüm ve alternatif arayışı kaçınılmazdır. Demokratik Toplumcu Hareketi dünya genelinde evrensel, sağlam bir bakış açısı, ideolojik-politik perspektife kavuşturmak, birlik halinde organizeli hareket etmesini sağlamak, günün öncelikli görevlerindendir. İşte Konfederalizm, tam da bu noktada, toplumun kendi demokrasisini kurmasının toplumcu modelidir. Özgürlük Hareketi'ndeki arayışlar, evrenselleşme eğilimi, potansiyel ve gelişme gücünü taşıyor. Yarım asra yaklaşan deneyim, teorik ve pratik birikim, demokratik konfederalizm gibi güçlü bir modelle Çözüm iddiasını ortaya koymuştur. Özgürlük Hareketi'ne saldırmak yerine, doğru anlam verilirse bir modelin geliştirildiği görülecektir. Son derece yüzeysel ve yer yer de kasıtlı yaklaşımlarla 'ideolojik olarak silahsızlanma' vb. yakıştırmalarda bulunmak yerine, gerçek ideolojik kavrayışın, bilimsel sosyalizmin özünün bu olduğu görülmelidir. Gerçekleri kendi ölçülerine uydurmaya çalışanlar, çok geçmeden yaşamın canlı gerçekliğince aşılacaklardır.

***

Çözüm konusunda, toplumun gelişim yasallığına uygun perspektif, model ve program yaşamsal önemdedir. Geçmiş genellikle model konusunda dayatıcıdır, alışkanlıklar gibi kolay aşılamaz. Toplumsal ilerlemede, çözümleyicilik ve hızlandırıcılık manasında, katalizör rolü oynayan devrimci hareketlerin son halkası bilimsel toplumculuktur. Ancak reel sosyalizm deneyimleri başarısız olmuş ve aşılmıştır. Kapitalizmin Ulus-devlet modeli önceki bölümde genişçe açımladığımız gibi paradoksal bir çıkmaza sebep olmaktadır ve tasfiyesi kaçınılmazdır. Küresel tekelci bir devlet modeli de oluşturulamamıştır, böylesi bir arayış gerçekçi de değildir. Biz, çağımızın toplumcu çözüm modeli Demokratik Konfederalizmdir diyoruz.

***

Küresel kapitalizmin günümüzdeki yol açtığı çelişkiler, toplumun tümünü hedeflemektedir. tekelciliğin gelişme düzeyi, iletişim-bilişim teknolojisinin tüm olanakları kullanılarak geliştirilen bireysel ve toplumsal manipülasyon, yönetme teknikleri korkunç boyutlardadır. Neredeyse toplumun tamamı teslim alınmış durumda. 'Olağanüstü medya kurumları ve diğer teknik olanakları birleştirip, büyük yönetim gücüne ulaşan', mali oligarşinin, yani mali gücü elinde bulunduran tekelci bir azınlığın, küresel saldırısı altında, onunla çelişik konumda olan bütün bir toplumdur, insanlıktır. Demokratik konfederasyon; Kadın, gençlik hareketleri, başta olmak üzere ‘emperyalizmin insanlığa ve canlı sosyal çevreye dayattığı kişiliksizlikten ve kirlilikten büyük rahatsızlık duyan, geniş insanlık cephesindeki meslek grupları, odalar, Sendikalar, insan hakları savunucuları, savaş karşıtları, çevreciler, hayvan severler, feministler, nükleer silahlanma karşıtları, barış dernekleri, vicdani retçiler, demokrat hekimler, hukukçular, akademisyenler, sanatçılar, aydınlar, yazarlar gibi dernekler, birlikler, kulüpler, partiler ve sayısız grupların; özetle toplumu oluşturan bütün sosyal kesim ve kategorilerin kendi demokratik örgütlenmesini yaratmasını, politikaya ve kendisini ilgilendiren tüm konu ve kararlara doğrudan ve özgür-eşit konfederasyon yurttaşlığı temelinde, katılmalarını öngörür. Yerelde ve yerinde oluşan örgütlerin yakınlaşma, dayanışma, ortaklaşma, iç içe geçme ve esas olarak federasyonlar biçiminde örgütlenmeleri ve kendi özgür yurttaşlık meclislerini oluşturmaları sonucu kendin olabilen ve kendini gerçekleştirme özgürlüğünü yakalayan, örgütlü, karar sahibi bir toplum oluşacaktır. Demokratik konfederalizm dediğimiz sistem en alt oluşumun kararlarda belirleyici olacağı bir tür genel koordinasyon sistemidir. Girişteki alıntıdan da anlaşılacağı üzere, seçilmiş delegelerin bir üst koordinasyonu yani daha kapsayıcı ya da daha geniş ve geneli temsil eden koordinasyonları oluşturacağı piramit tarzı bir sistemdir. Ancak bu sistemin merkezi, hiyerarşik, üstten belirlemeci yapılarla karıştırılmaması gerekir. Tamamen demokratik işleyişe sahiptir ve seçilen delegeler temsil ettiği toplumsal kesimin yetkileri belli, görevlileri gibi işlev görür. Demokratik konfederalizm bürokratikleşmeye, oligarşik kastlaşmaya, çeteleşmeye, diktatörlüğe ve istismara karşı önlem sistemidir. Dolayısıyla öz güç ve öz yeterlilik ilkesine dayanır. Gücünü toplumun kendisinden, halktan alır ve ekonomi de dâhil her alanda öz yeterliliğe ulaşmayı benimser.

Yine 'toplum ile doğa arasında çok büyük bir uçurum oluşmuştur.' İstatistikler insanlığın, tarihinin en büyük doğa tahribatıyla karşı karşıya olduğunu kanıtlıyor. Ekolojik dengenin bozulması, kuraklık, yerkürenin ısınması, atmosfer kirliliği, bitki ve hayvan türlerinde azalma giderek daha tehlikeli boyutlara varıyor. Betonlaşma, insanı doğadan koparıyor. Dünyamız yaşanmaz hale getiriliyor Demokratik konfederalizm buna karşı demokratik ekolojik toplum modelini esas alıyor. Ekonomi politikası doğaya, çevreye uyumlu, sürdürülebilir bir politikadır. İnsan doğa ilişkisinde; İnsanın toplumsal, kültürel olduğu kadar doğal bir varlık olduğu gerçeğinden hareketle ekolojik dengeyi korumayı yaşamsal değerde kabul ediyor. Yine Kadın sorunu, çağımızın hayati sorunlarından biridir. 21. yüzyıla damgasını vuracağı kesin gibidir. Ekolojik toplum mücadelesi kadın özgürlük mücadelesi ile birleştiğinde toplumun demokratik özgürlükçü değişimi, gelişimi büyük ivme kazanacaktır.

İnsan, kültürel, ethik ve moral olarak korkunç boyutlarda bir çürümeyi yaşıyor. Tarih ve toplum bilinci çarpıtılıyor. İnsan idealleri, değerleri sürekli saldırı altındadır. İletişimin 'altın çağı'nda insan ilişkilerinde bir iletişimsizlik; insanın kendine, toplum ve doğaya yabancılaşması, geleceksizleşmesi var; dengesizlik, hiçlik duygusunu hâkim kılıyor. Depresyon ve stresin pençesinde kıvranan bir insan yaratılmıştır. 'Demokratik konfederalizm tüm kültürel varlıkların tanınması, korunması ve kendini ifade özgürlüğünü esas alır.' Ayrıca bireysel hak ve özgürlükleri geliştirmeyi vazgeçilmez görür ve toplumsal demokrasinin gelişimiyle birleştirir. Bireysel ve toplumsal özgürlükleri en ideal dengede yani optimum noktada buluşturmaya çalışır, bireysel özgürlükler ile toplumsal gelişmeyi karşı karşıya koymayı reddeder.

'Demokratik konfederalizm, toplumsal sorunların zora ve şiddete başvurulmadan çözülmesini esas alır, yani barış politikasına dayanır.' Askeri sanayii dünya ekonomisinde en büyük kalemlerden biri. Ekonomisi askeri sanayiye dayanan bir güç savaş ister, çünkü pazarı budur. Bu nedenle Barış aktivistlerinin eylemleri insani, ethik yönü kadar ekonomik olarak da son derece önemlidir. Eğer bir istatistik çıkarılırsa-ki yayınlanıyor her yıl-askeri sanayiye, savaşa ayrılan kaynaklar, insanların gelişimi için kullanılırsa, sağlık, eğitim açlık gibi, çağımızın gelişim seviyesi dikkate alındığında, insanlığın yüzünü kızartan birçok sorun ortadan kalkacaktır. Demokratik konfederalizmin ekonomi politikası önemli bir başlık ve mutlaka ele alınması gerekir, uzmanların katkılarıyla. Merkezi planlama olmaz, katılımcı planlamanın birçok yönü alınabilir, alınmalıdır. Sadece kooperatiflere, atölyelere dayalı bir ekonomi de olmaz. Basit bir entegrasyon, küresel sermayeye teslimiyet asla olamaz. Bu konuda da yerel değerler ile küresel değerlerin etkileşimi, yakınlaşması ve bütünleşmesine benzer bir program izlenebilir. Programın uzun vadeli hedefleri olacaktır tabii ki, ama kısa vadede sermayeyi üretime yönlendiren, emek gücünü olabildiğince güçlendirerek denge sağlayan, çevre ile uyumlu ve öz-kaynaklarına- kendine yeterlilik düzeyinde- dayanan, mali sermayenin mahkûmiyetinden kurtulan, kullanım değerine öncelik veren bir ekonomi programı oluşturmak mümkündür. Böyle bir program eğitim, sağlık, sosyal güvenceler gibi yaşamsal konularda, kamusal tam bir çözüm de içeriyorsa, uygulanabilir ve gerçekçi hedefler doğrultusunda dönemsel planlamalar yapılarak hayata geçirilebilir. Başarılı olmaması için de bir sebep yoktur.

'Demokratik konfederalizm, küresel emperyalizme karşı halkların küresel demokrasisinden yanadır. 21. yüzyılda tüm halkların ve insanlığın yaşamak durumunda olduğu bir sistemdir. Bu da küresel çapta demokratik konfederasyona doğru gidiş ve yeni bir çağa yürüyüş demektir.'


N.Mehmet Güler

Hiç yorum yok: