22 Şubat 2010 Pazartesi

Cemaat Ağının Sardığı Güney Kürdistan

Orta Asya’da 1990’lı yılların başından bu yana Fetullah Gülen cemaatine ait okul, üniversite, dernek, vakıf, hastane ve dil merkezleri açılıyor. Söz konusu okulların, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olup bu kurum tarafından değerlendirmeye alınması gerekirken, aksine bu okulları Milli Güvenlik Kurulu ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) gibi kurumlar değerlendirmeye almaktadır. MİT bunun yanı sıra bu harekete en büyük destek sunan kurumların başında gelmektedir.

Bunun yanı sıra 1999 ve 2000 yıllarında Gülen cemaatinin Özbekistan'daki okullarının kapatıldığı ise herkesçe bilinmektedir. Okulların kapatılma sebebi de Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’a karşı düzenlenen suikastta bizzat bu okullarda “görev” yapan kişilerin rol almasıdır.

Rusya Güvenlik servisi, bu ülkede okul kuran cemaate bağlı dernek ve vakıfların MİT ile bağlantılı ve istihbarat faaliyetlerinin yanı sıra bulundukları alanlarda ideolojik çalışmalar yürütmekte olduklarını ortaya çıkarmış ve faaliyette bulundukları bölgelerde TC lobisi oluşturma çalışmaları yaptıklarını belirlemişti.  Rusya’da da cemaatin okul, vakıf, dernek ve şirketleri Rusya Güvenlik servisi tarafından kapatılmış ve çalışanlar sınır dışı edilmiştir.

Güney Kürdistan’da da 1994 yılından itibaren “eğitim” kurumlarını açmaya başlayan Gülen cemaati faaliyetlerine devam etmektedir. Bu kurum ve kuruşların ideolojik olarak Kürdistan’da Turancılık ve Pantürkizm faaliyetlerini sürdürdüğü açıktır. Cemaatin bu tür ırkçı, sömürgeci ve yayılmacı faaliyetleri birçok devlet tarafından yasaklanmasına rağmen Güney Kürdistan’da hala faaliyet yürütmelerine izin veren kimlerdir? Yahut neden göz yumuluyor? Yine başka kimlerin ne gibi menfaatlerinin olduğu aydınlanmaya muhtaç sorulardır.

Gülen okullarında eğitim dilinin İngilizce olması buralara olan rağbeti artırıyor. Bunun yanı sıra ilk ve ortaöğretim okullarında Arapça ve Kürtçenin Soranice lehçesinde de derslerin verilmesi için talepler artıyor. Ama bu okulların esas gerçeği başkadır. Okul kayıtlarında her ne kadar resmi dil olarak İngilizce gösterilse de esas olarak Türkçe okutulmaktadır. Bu gerçeğin görülebilmesi için haftalık ders çizelgelerine bakmak yeterlidir. İlk ve orta öğretimin yanı sıra lisede de Türkçe, Türkçe Dil Bilgisi ve Türk Tarihi dersleri bu çizelgelerde en fazla olan dersler arasındadır.

Cemaat 2006 yılında Kerkük’te okul açma çalışmalarını sonuçlandırdı. Ancak cemaat üyeleri şehirde yeni okulların açılması için YNK üst düzey yöneticileri ve Güney Kürdistan bölgesel yönetim başkan yardımcısı Kosret Resul ile bir araya geldiler. Görüşmede Gülen okullarının genel sorumlusu Muammer Türk ile söz konusu yetkililer karşılıklı olarak birbirlerine “şükran”larını sunduktan sonra Kerkük ile ilgili yeni projelerde anlaştılar.

Gülen cemaatinin Güney Kürdistan’da açtığı okullar şunlardır:

Hewlêr:

1-       Fezalar Eğitim Kurumu
2-       Işık Dil Merkezi
3-       Işık İlköğretim Okulu
4-       Nilüfer Kız Koleji
5-       Işık Erkek Koleji
6-       Işık Üniversitesi

Süleymaniye:

1-       Süleymaniye Kız Koleji
2-       Selahattin Eyyubi Erkek Koleji
3-       Selahattin Eyyubi Dil Merkezi

Kerkük’te ise 1 okul ve 1 dil merkezi bulunmaktadır.

Cemaat okullarında 23 Nisan ve 19 Mayıs gibi bayramlar kutlanmakta, İstiklal marşı ezberletilmektedir. Kutlamalar, okulların bahçesinde yapılmakta,  öğrenci velileri de davet edilerek katılımları sağlanmaktadır. Fakat Kürt Ulusal marşı “Ey Reqîb” okutulmamakta, yine Güney Kürdistan’daki resmi bayramlar kutlanmamaktadır.

Öte taraftan söz konusu okullarda Atatürk’ün resimleri de asılmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye Tarihi ile Atatürk’ün hayatının öğrencilere ezberlettirilmesi Kürt öğrenci velilerini rahatsız etmektedir. Fakat öğrenci velileri bu konuda önleyici tedbirlerin bölge hükümetinden gelmesinden yana olduklarını söylemektedirler.

Okulların bir de Türkiye ilgili faaliyetleri de var. Okul öğrencilerinden “bazı”ları yılda bir kez grup halinde Türkiye’ye götürülmekte ve gezdirilmektedir. Amaç, “Türkiye’yi tanıtmak ve Türkiye sempatizanlığını geliştirmek.” Fakat bundaki asıl amacın ne olduğu öğrenci velileri tarafından da bilinmektedir. Öğrenciler arasından seçilenler tatil kentleri ve kamplara götürülmektedir. Buralarda gezinti adı altında ideolojik eğitimlerin verildiği sır değildir.

Cemaatin faaliyetleri elbette bunlarla sınırlı değil. Haftanın Perşembe günlerinde bazı öğrenciler ve velilerinin katılımıyla “oturma” ve “dini sohbetler” gerçekleştirilmektedir. Bu biçimde Güney’de kitleselleşmeyi hedefleyen Fetullahçıların bu konuda hayli mesafe aldıkları da gözlemlenmektedir. Tüm bu faaliyetlere rağmen Güney Kürdistan hükümetinin göz yumması kafalarda soru işaretleri uyandırmaktadır.

Fetullahçıların en fazla üzerinde durdukları kentlerden biri Hewlêr’dir. Şehirde okullaşma faaliyetleri kadar sağlık alanında da önemli çalışmalar söz konusudur. Bu amaçla 2006 yılında Hewlêr’in “Doktorlar” sokağında Sema hastanesi açılmıştır. Bu hastane, lazer göz merkezi olmasının yanı sıra dahili hastalıkları için şikâyeti olan hastaları da tedavi etmektedir. Hastane Gülen cemaatine yakın kişiler için % 50 indirim uygulamaktadır. Cemaatin kurumlarında görev yapan öğretmen, memur ve öğrencileri ise ücretsiz tedavi etmektedir.

Hewlêr’de açılan bir diğer cemaat “organizasyonu” ise Atasay Kuyumculuk’tur. Hükümetten izin alınmadığından resmi olarak geç açılan kuyumcu, geçtiğimiz aylarda resmen açılmıştır. Atasay Kuyumculuk, Gülen cemaati için Irak ile Türkiye arası para transferi görevini de yapmaktadır. Özellikle Güney Kürdistan sahasında cemaatin elde ettiği “gelir”leri Türkiye ya da başka ülkelere transfer etmektedir.

Gülen cemaatinin okullarında okuyan öğrencilerin çoğunluğu Türkmen çocuklarından ve Güney Hükümetinin üst düzey yetkililerinin çocuklarından oluşmaktadır. Bu okullardan mezun olan öğrencilerden bir kısmı seçilerek, “öğrenimlerine devam etmek” üzere Türkiye’ye gönderilmektedir. Bu öğrenciler, Türkiye’deki üniversitelerin Türkiye Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ayırdığı kontenjanlara yerleştirilmektedir. Özellikle de Ankara ve Kayseri’deki üniversitelere alınmaktadır. Gülen cemaatine TSK yoluyla ayrılan kontenjanların sayısı her yıl değişmektedir. Güney Kürdistan’dan gönderilen öğrenciler üniversite eğitiminin yanı sıra “başka” eğitimlere de alınmaktadır. Öğrenciler TSK ve MİT’in bursu ile okumakta, üniversite eğitimi bitip de Güney Kürdistan’a döndüklerinde ise Türkmen Cephesi ya da Türkmenlerin TV, radyo veya kültür derneklerinde “iş”e başlamaktadırlar.

Söz konusu cemaat okullarında okuyan bir başka öğrenci grubu ise Bölge hükümetinde görevli üst düzey yetkililerin çocuklarıdır. Cemaatin bölgesel hükümet içinde kendi işlemlerini daha kolay yollardan yürütebilmesi için bu öğrencilerin varlığı önemlidir.

Cemaat tarafından kullanılan diğer bir grup da Türkiye’den gelen iş adamlarıdır. Bunlardan bazılarının çocuklarını okutmak için ilk başvurdukları yer Gülen okullarıdır. Cemaat oluşumu içinde yer alan memurlar sık sık yaptıkları toplantı ve tartışmalarında yeni projeler gerçekleştirmek için Türkiye’den gelen iş adamlarına danışmaktadırlar. Yani Türkiye’den gelen iş adamlarının cemaatle irtibatta olmalarını sağlayan tek şey çocuklarının Gülen okullarında eğitim görmesi değildir. Bu iş adamları, çocuklarının bu okullarda okumasından dolayı gerek Güney Kürdistan’da gerekse de Türkiye’de büyük yardımlarda bulunmaktadırlar.

Goran Akreyî

Hiç yorum yok: