12 Şubat 2010 Cuma

ABD Çöküyor mu?

ABD mevcut askeri planındaki 2.5 savaş kapasitesini, yeni doktrininde tek savaşa indirirken ve Çin’den gelen tehditleri ön plana çıkarırken, Rusya Medvedev’in onayladığı yeni Askeri Doktrini’nde ana hedefi NATO’nun genişlemesi olarak belirledi ve savunma yerine taarruz konsepti ilan etti.


İki ülkeye karşı iki konvansiyonel savaş ile başka ülkelerde küçük çaplı varlık bulundurma üzerine kurulu mevcut ABD Askeri Planı artık tarihe gömüldü! “Artık bölgesel çatışmaları ABD güçlerinin boyutlandırılması, şekillendirilmesi veya değerlendirilmesinde tek ve hatta ana şablon olduğunu söylemek uygun olmaz” denilen “Yeni Strateji Belgesi” ABD açısından yenilginin de itirafı olarak değerlendirilebilir.
Mevcut Strateji Belgesi’ndeki son büyük gözden geçirmenin 2006 yılında yapıldığını kaydeden CNN, Pentagon’un son dört yılda dünyaya bakışında önemli değişiklikler olduğunu, bu nedenle de yeni bir plana ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Washington 2006 yılındaki gözden geçirmede, Çin ve Tayvan nedeniyle yaşanacak geniş çaplı konvansiyonel bir savaş olasılığına odaklanırken, 2010’daki gözden geçirme ve yeni planlamada da, Çin’den gelen tehditleri ön plana çıkardı.
Peki, CNN’nin belirttiği gibi, ABD’nin son dört yılda dünyaya bakışı aslında neden değişti? Obama’nın Nobel Barış Ödülü almasına neden olan barışseverliği nedeniyle mi?!?
ABD 13 CEPHEDE KAYBETTİ
Bu değişime neden olan tek gerçek, ABD’nin son dört yılda tam 13 cephede kaybettiği gerçeğidir! Sıralayalım:
1.ABD, Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesine yanıt veremedi ve Kafkasya’da büyük yenilgi aldı. Washington, Sorosçu Turuncu Darbeyle işbaşına getirdiği Saakaşvili’nin çaresizliğini sessizce izlemek zorunda kaldı.
2.Gürcistan’a müdahale gibi bir gerekçe üzerinden Karadeniz’e girmek isteyen ABD, hem Rusya’nın hem de Türkiye’nin direnci karşısında geri çekildi.
3.Washington, İran’ı değil de aslında Rusya’yı açıkça hedef alan Doğu Avrupa Füze Kalkanı’nı rafa kaldırmak zorunda kaldı. (Yeni füze kalkanı yeri için Türkiye önerilirken, zaman zaman Romanya seçeneğiyle Moskova’nın tepkisi ölçülüyor)
4.ABD, Irak’ta tam bir bataklığa sağlandı! Bölgesel başarısı Irak’ın kuzeyinde kuracağı kukla devlete bağlı olan ABD, Irak’tan geri çekilirken kukla devletini Türkiye’ye himaye ettirme çabası içinde.
5.ABD, 2002’de, Irak’la birlikte şer ekseni ilan ettiği Suriye’yi değil işgal etmek, artık tehdit bile edemiyor. Mevcut bölgesel politik şartlar, Washington’u yıllar sonra Şam’a Büyükelçi atamaya bile yönlendirdi!
6.Irak’tan hemen sonra İran’a saldıracağına kesin gözüyle bakılan ABD, aradan geçen 7 yıl sonunda, değil saldırmak Tahran’la diplomatik temaslara bile geçti.
7.ABD’nin şer ekseni ilan ettiği bir diğer ülke, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ise çoktan unutuldu bile.
8. Şanghay İşbirliği Örgütü’nü çevreleme-zayıflatma-etkisizleştirme politikası izleyen ABD hem başarılı olamadı hem de örgütün yeni üye ve gözlemci kazanmasını engelleyemedi. ABD, örgüt üyesi ülkelere yönelik üs politikasını da uygulayamadı. Öte yandan ŞİÖ’nün temel unsurları olan Çin ve Rusya, tarihte ilk kez ortak askeri tatbikat yaparak ABD’ye meydan okudu.
9.ABD küresel ölçekteki planlamasının sıklet merkezi olan Afganistan’da bataklığa sağlandı. Kabil’den çıkamayan ABD, istediği oranda muharip destek gücü bulamadığı gibi askeri kayıpları artan ülkelerin geri çekilme tartışmalarıyla da boğuşuyor. Obama Afganistan için yeni bir strateji belirledi: El Kaide’nin güvenli barınak olanağına erişmesinin engellenmesi, Taliban’ın sağladığı ivmenin tersine çevrilmesi ve Afgan hükümetini devirebilme kapasitesine ulaşabilmesinin önlenmesi, Afgan güvenlik güçleriyle hükümetinin güçlendirilmesi.
10.Sincan ve Tibet üzerinden Çin’i karıştırmaya çalışan ABD, bu alanda da başarısız oldu. (ABD Tayvan konusunu kaşımayı sürdürüyor) Ekonomik büyüklük olarak Çin’le arsındaki makas hızla daralan ABD, Pekin yönetiminin Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya, Afrika’dan Avrupa’ya uzanan büyük yatırımlarını seyretmekle yetindi.
11.ABD’nin arka bahçesi olan Latin Amerika, teker teker Bolivarcı devrimlere ve iktidarlara sahne oldu.
12.ABD, Almanya-Fransa eksenli AB’nin uluslararası desteğini hemen hiçbir konuda alamadı. Rusya Alman Başbakanı Merkel’in en çok ziyaret ettiği ülke olmayı sürdürdü!
13.Washington ekonomik krizin üstünden bir türlü gelememektedir. Washington, 2010 bütçe tasarısına göre rekor bütçe açığı veriyor. 1.56 trilyon dolarlık açık ilk defa milli gelirin yüzde 10’un da üstüne çıkıyor! ABD doları son 8 yılda yüzde 25 değer kaybetti. Dünya genelindeki dolar cinsinden döviz rezervi 2002’de yüzde 71.6 oranındayken, 2009’un üçüncü çeyreğinde bu oran yüzde 61.6’ya kadar geriledi! Açığını on yıllardır, doların rezerv olmasıyla dengeleyen Washington, çok önemli bir kozunu kaybediyor!
Öte yandan ABD tekelleri içinde de büyük bir savaş yaşanmaktadır. Obama’nın durduk yere “istifa etmeyeceğim” açıklaması yapması manidardır!
RUS TAARRUZ DOKTRİNİ
ABD 2006 tarihli doktrinini güncellerken, Rusya da 2001 tarihli doktrinini yeniledi. Rusya’ya yönelik tehditlerin azalmadığı, tersine arttığı kaydedilen savunma doktrininde, “Kuzey Atlantik ittifakı kuvvetlerinin, NATO’nun genişlemesi de dahil olmak üzere, çeşitli şekillerde Rusya’nın sınırlarına yaklaşmış olması” birinci tehdit olarak belirlendi. İkinci tehdit ise ABD’nin Doğu Avrupa’ya füzesavar sistemleri yerleştirme projesi.
Rusya’nın yeni savunma doktrininin en çarpıcı bölümü ise nükleer silahlarla ilgili. Rusya, nükleer silahları sadece nükleer saldırıya maruz kaldığı ya da ülke güvenliğine yönelik konvansiyonel silahlarla saldırının gerçekleşmesi durumunda değil, kendisini böyle bir tehdit altında hissetmesi halinde bile, “önleyici saldırı” olarak kullanacağını ilan etti.
Böylece Rusya yeni askeri doktrinin ruhunun savunma değil taarruz ağırlıklı olduğunu ilan etmiş oldu!
Mehmet Ali Güller
Postager Haber

Hiç yorum yok: