1 Ocak 2010 Cuma

AKP’yi rahatsız eden Diyarbakır raporu...

AMED (13.01.2008)- Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, bölgeye ve Diyarbakır’a negatif ayrımcı uygulama yapıldığını belirterek hazırladığı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de sunduğu Kentsel ve Bölgesel Sorunlar, Güçlükler, Tespitler ve Çözüm Önerileri adlı raporda hükümetin teşvik, kamu yatırımı, istihdam politikaları eleştirildi. Baydemir, teşviklerde bölgeye pozitif ayrımcılık yapılmasını, Irak’a Habur dışında bir sınır kapısı daha açılmasını, yine bölgeye hitap edecek uluslararası bir havaalanı açılmasını, bölgesel doğal zenginlik kaynaklarının bir bölümünün kalkınma ve sosyo-ekonomik sorunların çözümü için kullanılmasını istedi. Baydemir raporun birinci bölümünde Diyarbakır ve bölgenin sosyo-ekonomik durumunu istatistiki verilerle ortaya koyarak, devlet ve hükümet kurumlarının bölgesel ve kentsel kalkınmaya yönelik politikalarını resmi verileri kullanarak eleştirdi. Baydemir raporunun ikinci bölümünde ise Büyükşehir Belediyesi’nin mali durumu, öz kaynak yaratma, şirketleşme ve dış kredi/hibe bulma çabalarını, değişik gerekçelerle engellenen projelerine yer verdi. İşte Baydemir’in hükümeti rahatsız eden ve Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ile ilgili bakanlara verdiği raporun öne çıkan bölümleri şöyle. EN GERİ 15 İL BÖLGEDE Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2003 tarihli İllerin ve Bölgelerin Sosyo-ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması’na göre Güneydoğu ve Doğu Anadolu en az gelişmiş iki bölge olarak yer alıyor. Sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksine göre Diyarbakır 81 il arasında 63’üncü sırada yer alıyor. Diyarbakır’dan sonra gelen 18 kentin 15’i yine Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunuyor. DPT araştırmasında sosyo-ekonomik açıdan en geri kalmış 16 ilin ikisi hariç hepsi bölge ili. DOKTOR AZ BEBEKLER DAHA FAZLA ÖLÜYOR Türkiye’de ortalama 10 bin kişiye 13 hekim düşerken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi 7 bölge içinde son sırada yer alıyor. Diyarbakır 10 bin kişi başına düşen hekim sayısı 7’dir ve bu durumda bile Türkiye’nin 81 ili arasında 55. sırada yer alıyor. Paralelinde yüzde 5.7 oranında bebek ölüm oranı ile Türkiye’nin 81 ili içinde 8’inci sırada bulunuyor. SADECE İHLALLERDE BİRİNCİ Sosyo-ekonomik gelişme açısından nerdeyse tüm göstergelerde en alt sıralarda bulunan bölge birinci sırada olduğu tek alan, insan hak ihlalleri oldu. Yoksulluk Diyarbakır başta olmak üzere bölgenin genelinde insan onurunu zedeleyen boyutlara ulaştı. Bölgeden Batı’ya doğru nüfus, beyin ve sermaye göçü özellikle 1960 ve 1970’lerde çok yoğun olarak yaşandı, bu göç dalgası bölgelerarası gelişmişlik farklarının artmasına ve bölgenin ekonomik üretim ve ticaret açısından durgunlaşmasına sebebiyet verdi. 1990’lar boyunca Olağanüstü Hal çerçevesinde “güvenlik” gerekçesiyle bölgenin kırsal yerleşim birimlerinin çok önemli bir kısmını boşaltılması ekonomik değil siyasal nedenlerin temel sebep olduğu çok büyük bir göç dalgası daha yarattı. 1998 tarihli TBMM Göç Komisyon Raporu’na göre “güvenlik gerekçesi ile boşaltılan” yerleşim birimi sayısı Kasım 1997 itibariyle 3428’dir. EN ÇOK DİYARBAKIR ETKİLENDİ Zorunlu göç uygulamaları ile yaşanan çatışmaların olumsuz etkilerine en çok maruz kalan şehirlerin başında Diyarbakır geliyor. Son yirmi yıl içerisinde kent nüfusu 275.000’den fiilen 1.000.000’a çıkan kent, bu nüfusu absorbe edecek yapısal mekanizmalardan yoksun olduğu için hem kentsel hizmetler hem de istihdam alanlarında ağır sorunlar yaşanıyor. Zorunlu göç gecekondulaşmayı doğurdu, işsizlik ve enformel sektörlerin günlenmesini sağladı, sosyo-ekonomik kültürel ortam ile bütünleşme sorunlarını ortaya çıkardı. 3. SIRADAN 63.SIRAYA GERİLEDİ Diyarbakır Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde belli bir durgunluk ve gerileme yaşadı. 1927 yılında yapılan Cumhuriyet’in ilk Genel Nüfus Sayımı verilerine göre, toplam sanayi istihdamı oranı açısından İstanbul ve Bursa’dan sonra Türkiye’nin 3. büyük kentiydi. 1972 DPT verilerine göre, Cumhuriyet’in ilk 50. yılında sanayi üretimi açısından 27. sıraya gerileyen Diyarbakır, 2000 yılı itibariyle Türkiye’nin 81 ili içerisinde 54. sıraya kadar geriledi. Diyarbakır, genel sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında Türkiye genelinde ancak 63. olabildi. İŞSİZLİK HAD SAFHADA DİE’nin 2000 nüfus sayımı verilerine göre Diyarbakır’ın işsizlik oranı yüzde 30,2’dir. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın 2002 verilerine göre ise, kentte 28.000 çalışana karşılık 312.000 kişi iş ararken, il genelindeki işsizlik oranı 2007 itibariyle yüzde 70’e vardı. Yoğun göç ile kalabalıklaşan ilde mutlak yoksulluk oranı, UNICEF’in 2000 verilerine göre, yüzde 39,7. Kırsal ekonomik üretim biçiminden koparak kentte sanayi ve hizmetler ağırlıklı bir üretim ağına dahil olan ancak yeterli eğitim ve iş niteliğine sahip olmayan nüfus enformel sektörün belkemiğini oluşturuyor. İşsizlik, yoksulluk ve açlıktan en fazla etkilenenler doğal olarak kadın ve çocuklar oluyor. KÖY-GETTO KARIŞIMI YAŞAM 1990’larda göç eden yoksul ailelerin şehrin kenar mahallerinde yaşayan çocukları birçok suça karışırken, şehrin çeperlerindeki mahalleler köy-getto karışımı bir toplumsallık geliştirerek kentsel yaşamda ciddi tahribatlar yarattı. Yoğun göç kentin altyapısı ve imarında ciddi sorunları beraberinde getirdi. Kentte bulunan 10 bin gecekonduda 80 bin kişi yaşıyor. Bu gecekonduların büyük kısmının sit alanlarında olması kentin tarihi mirasında da ciddi tahribatlara yol açıyor. HÜKÜMETLER ÇÖZÜM ÜRETMEDİ Son 20 yılda yaşanan çatışma ortamı kamu ve özel sektör yatırımlarının çok büyük oranda durmasına sebebiyet vererek istihdam ve ekonomik gelişme açısından ciddi bir daralmaya yol açtı. Hükümetler bu durumun aşılması için çözümleyici politikalar üretemedi. Yatırımcılar bölgenin ciddi bir potansiyeli olduğunu bilmekte, ancak bölgedeki siyasal istikrarsızlık yüzünden isteksiz ve çekingen kalmaktadır. DOĞUYA GİDİLDİKÇE DURUM KÖTÜLEŞİYOR İllerin gelişmişlik dağılımını analiz eden DPT’nin sosyo-ekonomik gelişmişlik haritalarına bakıldığında Türkiye’nin batısından doğusuna doğru gidildikçe geri kalmışlık olgusunun sistematik bir şekilde ağırlaştığı görülür. Söylem olarak neredeyse tüm siyasal partiler bu sosyo-ekonomik eşitsizlik durumuna vurgu yapmakta, ancak pratik politikalar durumu değişmemektedir. 59. Hükümetin kalkınmacılık söylemi ile uyguladığı teşvik yasası, yatırım teşvikleri ve yatırım-istihdam yaratmaya yönelik kamu yatırımlarının bölgesel dağılımını gösteren resmi rakamlar bu uygulamaların bölge açısından olumlu bir sonuç doğurmadığını açıkça gösteriyor. DİYARBAKIR YATIRIM TEŞVİKİ ALAMADI Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre, teşviklerden aslan payını alan ilk 10 il arasında bölgenin hiçbir kenti bulunmuyor. 2007 Ocak-Temmuz döneminde Türkiye genelinde gerçekleştirilmiş toplam 16 milyar 613,4 milyon YTL tutarlı 1491 yatırım teşvik belgesine bağlandı. Söz konusu yatırımlarda en büyük payı 2 milyar 826,8 milyon YTL ile İstanbul aldı. Buna göre yedi ayda teşvik belgesine bağlanan yatırımların yaklaşık beşte biri bu ilde gerçekleştirilecek. İstanbul’dan sonra ilk 10 il arasına Kahramanmaraş, Ankara, İzmir, Antalya, Zonguldak, Kocaeli, Kastamonu, Adana, Bursa girdi. YÜZDE 2 NÜFUSA YÜZDE 0,83 YATIRIM TEŞVİKİ Türkiye İstatistik Kurumu’nun projeksiyonlarına göre 2007 itibariyle 1.517.672’lik nüfusuyla ülke nüfusunun yüzde 2’sini oluşturan Diyarbakır, 139, 2 milyon YTL ile toplam yatırım teşviklerinin ancak yüzde 0.83’ünü alarak 26. sırayı alabildi. Yani, yüzde 2’lik nüfusa giden yatırım teşvik payı yüzde 0.83 olarak gerçekleşmişti. 2004-2007 Ocak-Temmuz dönemlerinde şu ana kadar 4 yılda yapılan toplam yatırım teşviki 58 milyar 655 milyon 680 bin 743 YTL’dir. Türkiye nüfusunun yüzde 10’unu oluşturan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, aynı dönemde 3 milyar 580 milyon 330 bin 182 YTL yatırım teşviki alarak toplam teşviklerin ancak yüzde 6,1’ini alabildi. Yani, yüzde 10’luk nüfusa yüzde 6,1 pay verildi. Nüfusun yüzde 10’unu oluşturan bölgenin, yatırım teşvikleri ile söz konusu dönemde Türkiye genelinde yaratılan istihdamdan aldığı pay ise ortalama yüzde 6,6’da kaldı. Yine, 2004–2007 Ocak-Temmuz döneminde toplam 8809 olan yatırım teşvik belgesinin 625’ini alan bölge ancak yüzde 7,1 pay aldı. TEŞVİKLER BU HÜKÜMETTE DÜŞTÜ Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Yatırım Teşvik Belgelerinin yıllar itibarıyla dağılımı şöyle: 2002 yılında yüzde 9,2; 2003’te yüzde 7,3; 2004’te yüzde 7,8; 2005’te yüzde 4,8; 2006’da yüzde 6; 2006 Ocak-Mart döneminde yüzde 5,1; 2007 Ocak-Mart döneminde yüzde 4,2. Kısacası, DPT’nin resmi kayıtları bir önceki hükümetin göreve geldiği 2002 yılı (yüzde 9.2) ile 2007 yılı (yüzde 4,2) arasındaki farkın 2 kattan daha fazla gerilediğine işaret ediyor. 2002 yılında bölgenin aldığı teşvik belgesi 2007 yılının ilk verilerinin gösterdiği teşvik belgelerinin 2,2 katıdır. Durum beş yıl içerisinde iyiye değil yüzde 120 kötüye gitti. Teşvik belgelerinin ortalama yüzde 40’lık oranı sürekli olarak sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyesi itibariyle zaten 1. sırada olan Marmara Bölgesine gitti. YATIRIMLARDA DA BÖLGE GERİLEDİ 2003-2007 döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri bir kez bile olsun nüfusları oranında kamu yatırımı alamadı. 2005 yılı itibariyle ülke nüfusunun yüzde 9,97’sini oluşturan Güneydoğu Anadolu son beş yıl içerisinde ortalama yüzde 7,74; ülke nüfusunun yüzde 8,92’sini oluşturan Doğu Anadolu Bölgesi ise ortalama yüzde 6,49 yatırım alarak, nüfus paylarından daha az yatırım aldı. Marmara Bölgesi 2003–2007 döneminde her yıl kamu yatırım payını doğrusal ve düzenli bir şekilde arttırdı. 2003 yılında yüzde 23,86 pay alan Marmara, 2007 yılında yüzde 31,51 seviyesine ulaştı. Kısacası, 2003–2007 döneminde genel olarak zengin olan bölgelerin kamu yatırımı arttı, fakir olanlar, Karadeniz hariç, yerinde bile sayamadı, geriledi. Bölgelerarası eşitsizlikleri giderebilecek adaletli bir kamu yatırım politikasının geri kalmış bölgelere göreli olarak daha fazla ödenek ayırması gerekirken durum tersi oldu. Bölgelerarası gelişmişlik farkının kapatılması için yapılması gereken şey daha nüfusları oranında bile yatırım alamayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun diğer tüm bölgelerden daha fazla kamu yatırımından faydalanmasını sağlamaktır. DİYARBAKIR SON SIRALARDA DPT verilerine göre sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyesi itibariyle Türkiye’nin 81 ili arasında ancak 63. olabilen Diyarbakır 2003–2007 arasında 648.688 milyon YTL kamu yatırımı aldı. Bu miktarla Türkiye’nin 16 Büyükşehir belediyesi arasında kişi başına yatırım miktarı olarak ancak 15. olabildi. Dolayısıyla, ne Diyarbakır ne de bölge bırakın pozitif ayrımcılığı, daha nüfusu oranında bile yatırım alamadı. Bu durum her geçen gün kentsel ve bölgesel sosyo-ekonomik geri kalmışlık meselesini derinleştiriyor. 2003-2007 döneminde nüfusuna oranla aldığı kamu yatırımı itibariyle ilk 3 sırayı alan Büyükşehir belediyeleri sırasıyla Eskişehir, Kocaeli ve Ankara oldu. HAYRAT DEĞİL SOSYAL DEVLET Diyarbakır ve bölge halkı yoksul değil, yoksullaştırılmıştır. KÖYDES kalkınmaya yönelik sürekli istihdam yaratan bir proje değildir. Köylere yol ve su gitmesi son derece önemlidir. Ancak, insanlarımızın onurlu bir hayat sürebilmesi için içme suyunun yanında aş-ekmek olanakları yaratılmalıdır. Bölgenin ve kentin acil istihdama ihtiyacı vardır. Adil koşullarda çalışabilen, emeğinin karşılığını alabilen insanların zaten ne bedava kitaba ve çocukları için ayda 20-30 YTL’lik okul harçlığına, ne de kışlık kömüre ihtiyacı olacaktır. Bölge nüfusu hükümetin sosyal devlet değil, “hayır” politikaları ile tüketici-bağımlı duruma sokulmaktadır. Hayır yapmak vakıfların, sivil toplum örgütlerinin ve hayırsever vatandaşların işidir. Sosyal devlet hayır işlemekten farklı bir şeydir. Vatandaşlık hukukuna göre devlet vatandaşına “hayır” yapmaz; sosyal devlet olmanın gereği olarak tüm vatandaşlarına hakları olan insanca çalışmak ve emeklerinin karşılığını alabilmek için uygun istihdam koşulları yaratır. Ancak, hükümet ne teşvik yasası, ne de temel altyapı ve istihdam yaratmaya yönelik kamu yatırımlarının dağılımı ile bölgesel gelişmişlik farkının kapatmaya yönelik hiçbir aktif politika izlememiştir. DİYARBAKIR ÇEPER İL SEÇİLDİ Kentsel ve bölgesel sosyo-ekonomik gelişme açısından önemli konulardan bir tanesi de kurumsal yapısı ve çalışmaları itibariyle tartışma konusu olan Bölge Kalkınma Ajansları’dır. Diyarbakır hâlihazırda Urfa’nın merkez seçildiği NUTS 2 bölge sınıflandırılmasına tabi tutulmuş, Diyarbakır bu sınıflandırma ile çeper konumuna itilmiştir. Mardin ili Batman, Şırnak ve Siirt’le birlikte oluşturduğu bölgeye merkez tayin edilmiştir. Mardin ve Urfa’da Bölge Kalkınma Ajanslarının kurulması planlanmaktadır. Sadece bölgenin değil Türkiye’nin sembolik, kültürel, idari, siyasi ve sosyo-ekonomik merkezlerinden biri olan Diyarbakır bu çeper konumu ile bölgeyi sosyo-ekonomik olarak ilerletme ve sosyal olarak bütünleştirme potansiyelini harekete geçirebilme olanağından mahrum bırakılmaktadır. Hem anakent olma özelliği ve 12 öncelikli il arasında bulunması ve sayısız kentsel ve bölgesel avantajlarına rağmen, Diyarbakır mevcut sınıflandırma sonucunda Kalkınma Ajansı’na ev sahipliği yapamaz duruma düşürülmüştür. Diyarbakır’a, sahip olduğu tüm avantajları göz önünde bulundurularak bölgesel konumuna denk düşecek bir rol verilmeli ve diğer 15 Büyükşehir belediyesi gibi Diyarbakır da merkez il statüsüne alınmalıdır. BÖLGESEL ÖNERİLER - KOBİ ve yatırım teşvikleri, kredi ve sübvansiyonlar, vergi muafiyetleri vb. alanlar ile yatırımların altyapısal hazırlığı olarak ulaşım, enerji, bilgi-iletişim gibi alanlara öncelik verilerek bölge somut yatırımlara hazırlanmalıdır. Teşviklerin ve kamu yatırımlarının dağılımda daha fazla pay ve pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. - AB’den alınacak katılım öncesi yapısal dönüşüm fonlarının bölgeye aktarılması için özel çaba sarf edilmeli, bölgeye pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır. - Diyarbakır, Mardin, Siirt ve Batman illerinin hepsine hizmet sunabilecek konum ve kapasitede ortak bir uluslararası havaalanının yapılması bölgesel ticaretin önündeki en büyük engeli ortadan kaldıracaktır. - Habur sınır kapısına ek olarak Irak’la ticari ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik yeni bir sınır kapısının açılmalıdır. - Yerel ve bölgesel doğal zenginlik kaynaklarımızdan (su, enerji, madenler, petrol vb.) elde edilen gelirin yerel ve bölgesel dinamikler ile ortak belirlenecek bir bölümü yerel ve bölgesel kalkınma ve sosyo-ekonomik sorunlarının çözümü için kullanılmalıdır.

Hiç yorum yok: